Bölüm 15: Mavi Fil ve Karışık Tost

949 54 4
                                    

Ortanca çocuk olmanın belirli getirileri vardı ve Alaz Soysalan hep bunun faydalarından sonuna kadar yararlanmıştı. Ne abisi gibi kendisinden fazla bir beklenti vardı, ne de Ece gibi pamuklara sarılıyordu. Çoğu zaman görünmezdi. Dikkatleri üzerine çekmeden istediğini yapabiliyordu. Karıştığı türlü muzurluklar sonrası yakalandığında veya şikayet geldiğinde abisi, onun yerine suçu üstleniyor, onun yerine bütün azarları işitiyordu. Abisinin kardeşi olmanın avantajları fazlaydı, Alaz da bunu sonuna kadar kullanıyordu. Güvenilir bir limandı Yaman, Alaz bunu asla yüksek sesle itiraf etmeyecek olsa da Yaman'ın kardeşi olmayı seviyordu.

Sonra bir de Ece vardı, ailenin en kıymetlisi – en miniği. Annesinin zorlu bir hamilelik geçirdiğini zar zor hatırlıyordu Alaz çocuk aklıyla. Sonradan öğrendiği kadarıyla annesi yedi aydan sonra riskli olduğu için geri kalan 2 ayı yatarak geçirmek zorunda kalmış, Ece de doğduğunda kalbinde bir delikle doğmuştu. Doğar doğmaz girdiği ameliyat sonrası, Ece hayatı boyunca dikkat etmesi gereken bir hastalığa sahip olmuş, ailenin en küçüğü olmanın üstüne bir de kalp hastası olması eklenerek pamuklara sarılanını olmuştu. Yaman'ın abicilik yapabileceği yeni bir kardeş, Çağla'nın erkekler arasından kaçış noktası, Alaz'ın ise bebeği olmuştu. Diğer kardeşlerinden farklı olarak Ece ile küçüklüklerinden beri müzik; ikisinin de ortak dili olmuş, bir noktada Ece onsuz uyumayı reddeder olmuştu. Yaman'ı hayatı boyunca geçme gibi bir derdi olmamıştı Alaz'ın, ama yalan değil, Ece'nin ilgisi ve favori abisi olmak güzeldi, ve kendiliğinden kazandığı bir mücadeleydi.

Bir de sonra Çağla vardı; fındığı - dünyaya gözünü birlikte açtığı, Alaz ne kadar kabul etmek istemese de süper ikiz iç güdüsünü beraber paylaştığı, asla itiraf etmeyecek bile olsa diğer kardeşlerinden farklı yere koyduğu. Aynı kıyafetlerin farklı renklerini giyerek büyüdüğü, oyuncalarını paylaştığı, her ilki beraber deneyimlediği, günü geldiğinde kurtulamadığı, bazı zamanlar ise "keşke anne karnında yesem" dediği, asla paylaşmak zorunda kalacağını düşünmediği, hep Alaz'ın olacak olanıydı. Tabi bu, Asi'nin gelişine kadardı. "6 yaşına kadar her şey çok güzeldi" diye düşündü küçük Alaz, sinirle karşısında ikizi ile oynayan kıvırcık saçlı kızı sinirli gözlerle izlerken.

Birkaç ay önce taşınmışlardı yan villaya annesi ve ablası ile birlikte; ablası daha sevimli ve ılımlıydı - annesi de hafif ruhsuz - bu kız ise nerede ne yapacağı belli olmayan türdendi, Alaz'la birbirlerini gördükleri ilk andan itibaren sevmemişlerdi. Neden sevsinler ki? Oyun arkadaşı Çağla; hep onunlaydı, abisini de bir ara ablası ile birlikte, dörtlü oyun oynarken görmüş, Alaz'ı davet bile etmemişler, yokluğunu hissetmemişlerdi. Davet edilmediği oyun sayısı ziyaretleri ile birlikte artıkça küçük Alaz'ın Asi'ye karşı duyduğu öfke artmış, hırçınlaşmıştı. Çağla, Yaman hepsi Asi'ci olmuştu başına; Ece daha minik olduğu için Asi rüzgarına kapılmamıştı, o açıdan hala o kalesi sağlamdı.

Çoğu zaman Asi ve Rüya'nın kendilerine geldiklerini bile yok sayarak çözüm üreten ve yeni oyunlarla kardeşlerinin dikkatini çekmeye çalışan Alaz, her defasında başarısız oluyor, üstüne Çağla'nın ağzından "Asi söyle, Asi böyle, Asi ile bunu yaptık" söylemlerini duydukça, en çok O'na ait olan parçasının, bu sonradan gelen işgalci kız tarafından ele geçirilmesinin hırçınlığını üzerinde taşıyordu. O yüzden ki, elinden geldiğince Asi'ye hayatı dar etmeye çalışıyor, her fırsat bulduğunda, Çağla ile oyunlarını baltalamaya çalışıyordu. Barbielerin kafasını koparmış, boya kalemlerini kırmış, oynamaktan zevk aldığını fark ettigi mavi fili saklamış ama ne yaptıysa yapsın Asi'yi onlara gelmekten ve Çağla'nın tüm vaktini ele geçirmesini engelleyememişti. Oyuncaklarla başlattığı bu savaş, daha sonrasında fiziksel boyuta ulaşmış, Asi ile karşılaştığı zamanlarda saçını çekmiş, itmiş, cimciklemiş, hatta ısırmıştı– ama kız bana mısın dememişti.

Alaz fiziksel şiddetin boyutunu arttırdıkça Asi de aynı şekilde cevap verir olmuş, yetmemiş Çağla'yı da yanına almıştı. Günün sonunda Alaz, Çağla'nın ağlayarak ettiği şikayetler yüzünden ya annesinden ya da babasından azar işitir olmuştu. Abisinin de Rüya ile oynamayı tercih etmesi tuzu biberi olmuştu; Alaz kendi evinde bu işgalciler yüzünden yalnızlaşıyordu.

7 yaşlarında bir gün, annelerini ikna ederek, sadece Çağla ile birlikte okul çıkışı oyun parkına gitmeye ikna etmek için çok uğraşmıştı Alaz, Asi'siz bir gün geçirip Çağla'yı tekrar kendi saflarına çekebilmek için. Abisi dedesiyleydi, Alaz'ı da almak istemişlerdi yanlarına ama Alaz istememişti, annesi ve Çağla'yla vakit geçirmeyi kafaya koymuştu. Annesi o gün hastanedeki işleri ayarlayabilmiş ve çocukları parka götürmek için okul çıkışı onları kapıda beklemişti. Annesini araba önünde gördüğünde Alaz heyecanlanmış, fakat Asi'yi de Çağla'nın hanında görünce bütün hayalleri suya düşmüştü. Asi ve Çağla, sanki sıra arkadaşı değilmişcesine, o gün olanları heyecanla Neslihan'a atlatırken Alaz somurtmuş, Çağla'nın Asi'nin nesini sevdiğini sorgular olmuştu. Yine istemediği ot dibinde bitmişti.

Parka geldiklerinde Çağla ve Asi, Alaz'ı peşlerinde bırakıp oyun oynamaya başlamışlardı. Alaz ise tek başına takılmış sonrasında sıkılarak annesinin yanına geri dönmüştü. Annesi ise birkaç kez onlara katılmasını söylemiş ama Alaz omzunu silkmekle yetinmişti.

Bazı Ruh Eşi SorunsallarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin