Bölüm 30: Olasılıkların Dayanılmaz Hafifliği

826 55 45
                                    

Not: son bölüm olduğuna hala inanmamakla birlikte, olasılıkların arasında birbirini bulan bu ikiliye, yeniden beni yazmaya teşvik ettiği için teşekkür ediyorum.

Başka alternatif dünyalarda buluşmak dileğiyle🤍

—-

"inanabiliyor musun? Bitli Hanım tam tahmin ettiğimiz gibi köşede duran kurbağayı yalamış" diye mutfaktan içeri girmişti Alaz, Asi mutfakta kahve içip camdan bahçesine bakmakla meşgulken. Soğuk havalarda begonvilleri içeri almıştı Asi, havaların ısınmasıyla birlikte saksıları dışarı çıkarmanın vakti gelmiş gibi duruyordu.

"İyi olacak mıymış peki?" diye sordu Asi kahvesinden bir yudum alırken. Sabah, Bitli'yi Asi'nin bahçesinin içerisinde ağzından köpükler gelirken bulmuşlardı. Bir panikle Alaz - tabi üç yaşındaki kızlarına çaktırmadan - Bitli'yi kaptığı gibi Cesur'un kliniğine götürmüştü.

"Cesur, bir sorun olmadığını ama yine de müşahede altında kalması gerektiğini söyledi. Ben de onu dinleyerek kızımızı klinikte bıraktım, yarın düğünden önce gidip almayı planlıyorum" dedi Alaz gelip karısının saçına minik bir öpücük bırakmadan önce. Umut ve Ece 18 yaşına gelip, eşleşmeyince dostça ayrılıp hayatlarına devam etmişlerdi. Ece şimdi Prag'da yaşayıp mimarlık yaparken, İtalyan komşusu Antonio ile geçen yaz eşleşmişti. Umut ise Afrika'da, sınır tanımayan doktorlara katılmışken eşleştiği Fransız Clemence ile evleniyordu bu hafta sonu. Hatta yarın. Bütün aile heyecanlıydı. Alaz hariç, Fransızları göründe otomatik koşullanmış gibi huysuzlanıyordu ve aynı ortamda bulunmaktan nefret ettiğini çekinmeden söylüyordu. Fransızlar Alaz'ın gereksiz dürüstlüğünden anlamsızca ekstra hoşlandıkları için, bu durum adamı daha da çıldırtıyordu.

"Hamur çok üzülecek, gittiğinizden beri kapının önünde yatıyordu" dedi Asi, kalkıp Alaz'a kahve koymak için tezgaha doğru uzanırken. "Ha bu arada aklıma gelmişken, bugün Ada'yı uyanınca sen götürüyorsun Tuna'lara oyun oynamaya. Stüdyodan aradılar son şarkıyı yeniden kaydetmemiz gerekecek gibi duruyor. Henüz belli değil, belirli olursa Çağla ile minik bir işimiz var halledip oraya geçme durumum var." diye de ekledi. Asi, sonunda hayalindeki albümü çıkartacaktı, çok az kalmıştı. Tünelin ucundaki ışığı görebiliyor gibiydi. Bora ve İngiliz ortağı ile Türkçe-İngilizce mix bir indie albüm üzerinde çalışıyorlardı. Müzik öğretmenliğine ve Tolga'nın mekanında çıkmalara ara vermek istemediği için, albüm çalışmaları uzun sürmüştü - hem de çok.


"O çocuktan nefret ediyorum." diye homurdanmıştı Alaz, dolabı açıp bir şeyler yemek için bakınırken. Asi'nin dedikleri Tuna'dan sonra uçup gitmişti Alaz'ın aklından sanki.


"4 yaşındaki çocuğa karşı yoğun hisler besliyor gibisin" demişti Asi kaşını kaldırarak.


"Kızımızın etrafında dolaşıyor."

"Sana kötü bir haberim var hayatım, 3 yaşındaki kızımız, Tuna'dan hoşlanıyor ve sen ne kadar kabul etmek istemesen de hisleri karşılıklı." demişti Asi gülerek.

"Neden Pera ya da ikizler gibi değil ki Ada da?" diye hayıflanmıştı Alaz, dolabı geri kapatırken. Anlaşılan dişine göre yiyecek bir şey bulamamıştı.

Asi, Alaz'ın bugün oyun buluşması için hazırladığı atıştırmalıkları yemediği için sevinmişti. Yese de sorun olmazdı ama bu hafta yemek getirme sırası Asi'deydi ve bu sabah mide bulantısı ile uğraşırken, Alaz toplantıda olduğu için, bir yandan Ada ile ilgilenmek bir yandan da kokusundan hoşlanmadığı salatalıkları doğramak onu çok zorlamıştı. Ada'da hiç böyle olmamıştı halbuki, mide bulantısı dahi yaşamamıştı. 'Kendine gel' dedi Asi hızlıca, 'emin değilsin daha - bugün Çağla ile hastaneye gidip netleşene kadar her şeyi buna yorma.' Asi'nin karşısındaki içsel mücadelesini Alaz farketmemişti çünkü Tuna olayına takılı kalmıştı, ona göre kızlarının birinden hoşlanması bile mümkün olamazdı. Gerçekten kızlarının Pera ya da ikizlere benzemesini isteğinden değildi söylemi ve huysuzluğu, sadece bir kız babası olarak kızının ilgisini paylaşamıyor, hiçbir erkeği yaşı kaç olursa olsun yanına yakıştıramıyordu.


"Hatırlatırım Pera'nın da meşhur Yiğit'i vardı" demişti Asi. Pera 5 yaşındaydı, Çağla ve Cesur'un ikizleri Bora ve Barlas da 4, ama içlerinde en sosyal kelebek olan Ada'ydı - Alaz'ın minik bir kopyasıydı. Annesinden tek saçlarının kıvırcıklarını almıştı minik kız, tipi, huyu hepsi babasıydı.

Bazı Ruh Eşi SorunsallarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin