Bölüm 23: New York'ta bir gece

980 62 14
                                    

"Anca paket yolluyorsunuz, bunları Alaz nasıl getirir diye soran yok bakıyorum," diye söylenerek Rüya ve Yaman'ın FaceTime konuşmasını bölmüştü Alaz. Şimdi Rüya ile birlikte kafasını ekrana sığdırmaya çalışıyor, bir yandan da Yaman'la tartışıyordu terasta. Asi de karşı koltuklarda oturmuş, sadece onları izlemekle yetiniyordu.

Doğumgününden bir on gün sonra, sadece bir hafta New York'ta kalacağına dair dedesine taahhüt verip izin koparabilen Alaz, Alaz'lık yaparak kimseyi şaşırtmamış, son gün biletini açığa alarak Asi dönene kadar onunla New York'ta kalacağını söylemişti. Dedesi duruma sinirlenmiş, Alaz'ı sorumsuz olmakla suçlamıştı, Serhan Amca, Alaz'ın Metin Arıkan ve klanı ile vakit geçirmesinden hoşnut değildi – iki saatte bir arayarak Metin'in etrafta olup olmadığını kolaçan ediyor, etraftaysa döndüklerinde yapabilecekleri baba oğul aktivitelerini sıralıyordu. Alaz da babasını rahatsız etmek istediği her an Asi ve ailesi ile ne kadar iyi vakit geçirdiğini ballandıra ballandıra anlatıyor, çoğu zaman midesine Asi'nin sert dirseğini yiyene kadar susmuyordu. Yaman, Alaz'ın Arıkan-Wyatts klanı ile vakit geçirmesini kıskanıyor, her gün hâlâ staja gitmek zorunda olduğu için söylenirken, Çağla ve Ece (buna Cesur da dahil) Alaz'ı taşıyıcı olarak görüyor, eve durmadan getirmesi için bir şeyler sipariş ediyorlardı. Yatma düzeninden ne kadar rahatsız olursa olsun ailesi ile vakit geçirme durumu, en çok Alaz'ın işine geliyor gibi duruyordu – Asi'nin anlamadığı bir şekilde Asi ile vakit geçirmeye ek olarak Alaz, devşirme klanının her biriyle ayrı ayrı vakit geçirmekten ve türlü türlü aktivitelerin içinde yer almaktan inanılmaz zevk alıyor gibi duruyordu. Zaman zaman Asi'yi kendi haline bırakarak Deniz ve Umut'la ortadan kayboluyorlardı. Geceleri ise farklı bir düzen hâkim gibiydi, gün içerisinde ne yaparlarsa yapsınlar hepsi günün sonunda aynı masanın etrafında buluşuyor, akşam board game oynayarak geçiriyorlardı zamanlarını terasta. Uyku zamanı gelince de Alaz oğlanlarla birlikte kalmamak için Rüya'yı ikna etmeye çalışıyor, Asi ve Rüya'nın kapısının önünde en az yarım saat kedi gibi dolanıyordu.

Şimdi ise, Arıkan-Wyatts klanı kahvaltıdan sonra günü tembelce geçirmek için terasın farklı köşelerine dağılmış kendi hallerinde takılıyor, bir yandan da o gün yapabilecekleri şeyler hakkında önerilerde bulunuyorlardı. Alaz, Yaman'la tartışmaya son verdikten sonra Rüya da birkaç dakika daha Yaman ile konulmuş, sonra da telefonu kapatmıştı. Asi'nin yaram yamalak dinlediği konuşmaya göre Deniz, Soho'ya gitmelerini önermiş ve grubun geri kalanı — hatta Rüya ve Umut bile — daha geçen gün oraya gittiklerini artık farklı bir yere gitmek istediklerini şiddetli bir biçimde dile getiriyordu. Asi kardeşlerinin tartışmalarını dinlerken, Alaz'ın yanına gelip oturduğunu kulağının dibine girip konuşana kadar fark etmemişti.

"Seni bu gece bir yere götüreceğim," dedi Alaz, neredeyse fısıldayarak. "Sadece ikimiz." Asi ilgisiz görünmeye çalıştığını görünce konuşmasına devam ederek ekledi, "Eğer istersen. Sizinkilerle konuştum, tamam dediler."

Asi mırıldandı, bu ne bir onay ne de bir reddetmeydi, sonra Alaz kolunu Asi'nin koltuğunun arkasına yerleştirdi. New York'un çirkin sıcakları yetmezmiş gibi Asi, Alaz'ın vücudunun sıcaklığına ve bağın sürekli, hoş titreşimine karşı eridiğini hissediyordu.

"Sonrasında da başka şeyler yapabiliriz diye düşündüm," diye mırıldandı Alaz, şimdi o kadar yakındı ki, dudakları neredeyse Asi'nin kulağına değiyordu. Asi ürperdi ve başını ona doğru çevirdi, ruh eşinin arsızlığı sınır tanımıyordu ve Asi en çok bunu seviyordu. Burunları birbirine dokundu ve gözleri, onun yanağına sürtündüğünde kapandı. "Hep ailenleyiz. Sensizlikten öleceğimi hissediyorum Asi kız. Ne dersin?"

Asi de aynı şekildeydi – bir türlü yalnız kalamıyorlardı, tamam anlamına gelecek şekilde sessizce başını salladı, hem Alaz ona bu kadar yakınken odaklanmakta ve dinlemekte zorluk çekiyordu. Diliyle dudaklarını ıslattı ve aniden onu öpmek istedi. Tüm ailesinin sadece birkaç adım ötede olması önemli değildi. Çenesi yukarı kalktı, ağzını ona daha da yaklaştırdı. Alaz'ın nefesi tenini gıdıkladı ve onu öpmek üzere olduğundan emindi —

Bazı Ruh Eşi SorunsallarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin