35. B Ö L Ü M
"Bir şeyler hissediyorum, bir şeyler yaşıyorum içimde ama ne olduğunu anlamıyorum."
Üzerime temiz kıyafetler geçirirken Tom da kendine çeki düzen vermek için kendi odasına gitmişti. Aynanın karşısında karman çorman olmuş saçlarımı fırça yardımıyla düzeltmeye çalışırken karnımdaki sızı tekrardan kendisini belli etmişti. Tom'la geçirdiğimiz keyifli vakitten sonra sargımın kanlandığını görmüş ve Tom'a fark ettirmeden gitmesini beklemiştim. Ardından ise yeni bir sargı sararak misafirimizi karşılamak için hazırlanmaya koyulmuştum.Saçlarımı güzel bir şekle sokup sararan suratıma biraz renk kattıktan sonra odadamdan çıktım ve merdivenlerden aşağıya indim. Salondan gelen seslere bakılacak olursa Tom benden önce inmişti.
Son basamaktan indiğimde gözüme ilk çarpan kişi babam oldu. Altındaki bir koltuk değil de bir tahtmış gibi güçlü bir görünümü vardı. Her zamanki duygusuz ifadesinu takınmış, sessizce oturuyordu.
Ardından Lazar'ın bahsettiği misafir gözüme çarptı. Onu gördüğüm ilk an, Tom ile el sıkıştığı andı. Adam epey uzun boyluydu, hemen hemen Tom'la aynı hizadaydı. Siyah saçlarını ve sakallarını kısacık kestirmişti. Bu sıradan yakışıklı görünümünü bozan şey ise sağ kaşının üzerinden başlayıp şakağına doğru ilerleyen 5-6 santimlik bir yara iziydi.
Salona girdiğimi fark eden ilk babam oldu.
"Rothina'yla tanış." Onun sesini duyan misafirimiz Tom ile el sıkışmaya devam ederken başını benden taraf çevirdi ve tıpkı benim ona yaptığım gibi beni inceleyerek kendi içinde bir değerlendirme yaptı.
Adımlarım gittikçe onlara yaklaşırken yüzüme soğuk bir gülümseme kondurdum. "Merhaba."
"Merhaba, Leydi Grindelwald," diyerek Tom ile el sıkışmayı bıraktı. Ardından elini bana uzattı. "Rotten." Soyadını ya da kim olduğunu söylemesini bekledim ancak susarak ona uzattığım elimi kibarca tutarak dudaklarına götürdü. Sıcak dudaklarını tenimin üzerine bastırdığınds gözlerini gözlerimden bir saniye olsun ayırmadı. Bu cesaretine karşılık gerilsem de olumsuz bir tepki vermedim.
Sonunda elimi öpmeyi bırakıp beni serbest bıraktığında adamın yanından ayrılarak bir kanepeye doğru ilerledim. Bu sırada çaktırmadan elimin tersinu elbiseme sürtüyordum. "Günlerdir yoksun ve geri döndüğünde yanında bir adam var." Kanepeye oturarak bacak bacak üstüne attım. "Peki kim bu misafirimiz?"
Sorumla birlikte Rotten denen adam sırıtarak karşımdaki kanepeye otururken Tom da yanıma biraz mesafe bırakarak oturdu. Yeşil gözleri avını izleyen bir yılan gibi Rotten'ın üzerindeydi. Eminim ki, onu şu anda aklında ölçüp biçiyor, kendine göre çıkarımlarda bulunuyordu. Ona bakan biri ne düşündüğünü anlayamazdı çünkü çok ifadesiz bir surata sahipti ve ben de bir zamanlar onun bu surat ifadesinden hiçbir şey anlamıyordum. Ancak şimdi tek bir bakışımla Rotten hakkında olumsuz şeyler düşündüğünü anlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CROWN OF DARKNESS
FanfictionGellert Grindelwald, eski dostu Albus Dumbledore tarafından yenilip kendi yarattığı hapishane olan Nurmengard Kalesi'ne hapsedildiğinde arksında bıraktığı tek kişi, henüz bir yaşındaki kızı Rothina Grindelwald'du. Rothina, yıllarını kimsesiz geçiri...