Innocent Mafia ~ Yizhan

7-Aciz, savunmasız ve korkmuş

    

     - Var amca. Aslında ben kimim? Neden dna veya kan testlerim her hangi bir aile ile uyuşmuyor? Bu evrende sadece annem ve babam mı varmış? Hiç bir akrabamız yok mu? Ve ismim. Onu kendim mi söyledim size yoksa başka bir şey mi var? Karanlıkta yürümeye çalışıyorum sanki.

                    °°°°°°

     - Zaman geldi sanırım. İsmini ben koydum. Yibo benim oğlumun adı. Eşim Çinli olduğu için bu isimde ısrar etmişti. Wang ise eşimin Çin'deki soyu. Sana bu ismi verince onlar yanımda gibi hissediyordum. Eşim çok çalışmama kızar, bana 'Ben Wang soyundanım ama sen benden daha Wang'sın.' derdi. Wang Çince kral, hükümdar demekmiş. Ve hükümdarlar eşleri, çocukları yerine işleriyle meşgül olurlarmış. Sormadan söyleyeyim Yibo mutluluk anlamına geliyor. Sen benim ikinci mutluluğum oldun. Eşimle oğlumun yokluğuna senin varlığınla dayanabildim.

     - Üzgünüm amca sana geçmişi hatırlattım. Özür dilerim.

     - Yibo sakin ol oğlum. Üzülme. Ben onları sevgiyle hatırlıyorum. Onları unutmadığım için mutluyum. Sen bana dayanma gücü verdin.

     - Sana ne kadar teşekkür etsem az amca. Şimdi bu hüzünlü konuları kapatalım. Yarın biraz daha bilgi vereceğim Zhan'a. Onu bu evrene hazırlamam gerekiyor. Her şey kusursuz olmalı ki planımız başarıya ulaşsın.

     - Ne zaman sıkışırsan hemen beni ara. Görüşürüz oğlum.

     Ekran kapandığında Yibo konuştuklarını düşünmeye başladı.

     *Demek ismim de yokmuş. Neden bunu bunca yıl hiç düşünmedim? Sean benim hayatımda da değişikliklere yol açtı. Ahh Zhan demeliyim. Buna önce kendim alışmalıyım. Ne kadar rahat uyuyor. Elbette sayemde. Yarın onu epey şok edecek bir gün olacak. Onun o şaşkın bakan hali çok tatlı. Korkmuş haline çok üzülüyordum. Ancak o aşamayı geçtik sanırım. Sean'ın gençliği böyle miydi? Dünya yılına göre elli yaşında nasıl görünüyordu acaba? Eski Dünya resimlerine baktığımda bariz değişiklikler var. Bizim evrendeki beş yüz yaşındakiler bile onlardan daha genç duruyor. Ama ileri yıllarda epey değişimler var. Bize daha yakınlar şimdi. Galiba yaş ortalaması değişmiş. Şimdilerde yüz yaşındaki biri ancak yaşlı sınıfına giriyor. Ama onlarda bile farklar var. Bazıları epey dinç görünürken bazıları hayli deformasyona uğramış. Genetikler değiştikçe insanlar da değişmiş. Hava, yiyecekler, içecekler çok etken görünüyor. Bu açıdan şanslıyız. Evrenimizde böyle deformasyon yok. Neden ölüm sözcüğü yok bizde? Şimdi bu aklıma takıldı. Kaybolmak, uyuyup uyanmamak deniyor buna. Öldü demek daha kolay değil mi? Ah tamam kaybolanlar için bunu söyleyemeyiz. Belki onlar düştükleri başka evrenlerde yaşıyorlar. İyi de diğer kural neden çıkmış? Kendinle karşılaşmamalısın denmiş bize. Bunu nereden öğrendiler? Kesin gizlenen çok şey var. Bunları öğrenmemiz yasak sanırım. Ama neden? Yiboo bırak şimdilik bunları. Beynini dinlendirmelisin. Sabaha az kaldı. Biraz uyumalıyım.*

     Taiki Okabe ekran kapanınca düşüncelere daldı. Hayatlarında bir şeyler değişiyordu artık. Yibo'nun merakı su yüzüne çıkmıştı. Ona gerçekleri anlatma zamanı yaklaşıyordu. Bundan sonra durdurulamazdı Yibo. Aslında kendisi de çok istiyordu anlatmayı. Ama Yibo merak etmeyince o da susmuştu. Sean'ın gelişi evrenlerinde çok değişime yol açacak gibiydi. Hele Zhan'ın kim olduğunu öğrendiğinde çok kızmamasını diledi içinden. Kızmakla kalsaydı keşke. Bir yanı aşırı merak ediyordu. Sean'ı Zhan yerine koyup öfkesini ona yöneltebilir miydi? Aslında Zhan'ın da suçu yoktu o meşum olayda. O zamanlar o da küçüktü çünkü. Evrenlerinde huzursuzluk olmasın diye üstünü örtmüşlerdi olayın. Ya sonrası. Onu düşünmek bile istemiyordu. Ama susmaya mecbur bırakılmıştı. Olay bir kaç kişi ile sınırlı değildi ki. Bütün evren isyana kalkışabilirdi. Başkanlarla görüşmesi gerekiyordu. Gerçekler Yibo ve halka açıklanmalıydı. Yibo keşfederse olay büyüyebilirdi. Ekranını açıp baş danışmana bağlandı.