- İstemiyorum araç filan. Işınlanıyorsun ya. Yorulunca o şekilde gideriz. Nasıl fikir?
- Sen çok kurnaz olacaksın belli. Tamam kabul. Bu gece sen, ben ve şehir varız. Ve de şekil değiştirmek zorundayız yine.
°°°°°°
Yibo ve Zhan yine şekil değiştirerek şehir turuna çıkmışlardı. Yibo'nun şu an ki evi şehrin biraz dışında olduğu için şehir içine ışınlanarak gittiler. Zhan'ın gözleri bir orda bir burda dolaşıyordu. Gece her yer ışıl ışıldı. Yerde de araçların olması dikkatini çekiyordu. Neden onlar havadan gelmişti? Lüks bir restoranın kapısından içeri girdiler. Zhan'ın gözleri daha da büyüdü. Giriş, sadece mumlarla aydınlatılıyordu. Kendini eski zaman şatolarından birinde hissetti. Dıştan normal bir restoran görünümlü bu yerin içi tamamen bir şatonun yemek salonu gibiydi. Garsonlar bile giyim tarzlarıyla o zamanı yansıtıyordu. Siyah frak ceket. Beyaz gömlek, papyon ve kollarında asılı beyaz bir peçete ile atmosferi tamamlıyorlardı. Yibo usulca gülüyordu onun şaşkınlığına. Bu onun beklemediği bir şeydi ve şaşırması doğaldı.
Yibo, amcası ile arada dışarıda yemek yerdi. Çeşitli restoranlar keşfetmişlerdi. Burası da onlardan biriydi. Evrenlerinde bu tarz mekanların olduğunu araştırınca öğrenmişti. Dünya ile aynı yaşam biçimlerinden geçmişlerdi. Eskiye duyulan özlem miydi yoksa şimdi oldukları zamandan sıkılmışlarda bu tarz mekanlar mı oluşturmuşlardı?
İnsan denilen varlıklar her evrende aynı diye düşünmüştü o zaman. Hep değişim aranır bulunca sıkılınır eskiye dönülürdü arada. Bazen kıyafetler bazen saç şekillerine yansıtılırdı. Kimi zaman ise bu tarz mekanlarda özlem giderilirdi. Nostaljik esintiler deniyordu dünyada. Kendi evreninin de bu rüzgardan etkilendiğini söyleyebilirdi.
Zhan dışarıda yiyelim dediğinde aklına ilk burası gelmişti. Yirmili yılları yansıtan bir yer vardı. Ona sonra götürecekti Zhan'ı. Sevinip mutlu olacağından emindi. Şu an bile şaşkın bakan gözleri parlıyordu. Kendini dünyasında hissettiğine emindi. Zhan konuştuğunda bunu onaylamış oldu. Bunu kabul ettiğine seviniyordu şu an.
Kapıda karşılayan şef garson Yibo'nun isteğiyle onları iki kişilik güzel bir masaya götürdü. Yibo, Zhan'ın oturması için sandalyeyi kibarca çekti. Zhan çok mutluydu. Otururken bile gözleri her yerde geziniyordu. Şef garson da aynı şekilde Yibo'ya yardımcı oldu. Hareketlerinde zarafet vardı. Onları başbaşa bırakıp çekildi.
- Yibo, Yibo burası çok güzel. Kıyafetler, masalar hatta şamdanlar. Ahh kendimi orta çağda sandım bir an. Kitaplarda okuduğumuz, resimlerini gördüğümüz şeylerin şimdi içindeyim. Çığlık atmamak için zor tutuyorum kendimi. Sanki on beş yaşına girmiş heyecanlı bir genç gibi bağırıp zıplamak istiyorum. Yerimde zor duruyorum.
- İstersen beş dakikalığına seni boş bir alana götüreyim.
- Ciddi misin? Yapar mısın? Bunu çok isterim. İçim içime sığmıyor gerçekten.
- Bakar mısınız? Masamızı kimseye vermeyin. Rezerve olarak ayırın. Arkadaşıma bahçeyi gezdireceğim. Hemen geliyoruz.
Yibo ve Zhan yürüyerek arka bahçeye çıktılar. Yibo'nun amacı buradan boş bir alana ışınlanmaktı. Ama bahçenin girişinde şaşkınlıkla bakan Zhan onu duraksattı. Zhan'ın yüzündeki tebessüm giderek büyüyordu. Kocaman bir gülümsemeye döndüğünde Yibo afalladı.
Onu iki gün sonunda ilk kez böyle gülerken görüyordu. İçi ısındı bir anda. Zhan'ın Nolan'a anlattıkları geldi aklına. Yibo'nun odasına doğan güneş olduğunu söylemişti. Şimdi ise o gecenin güneşi olmuştu gülümsemesiyle. Loş bahçe parıl parıldı. Zhan'ın ne demek istediğini anlamıştı. Bazı insanlar gülünce evren ışıldıyordu. Ayrıca bulaşıcıydı gülmek. Yibo farkında olmadan ona gülümseyerek bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Innocent Mafia ~ Yizhan
Fanfic** - Sen benim adıma konuşamazsın. 'Ooo Sean. Epey güçlü bir ruhun var. Aşk deyince ortaya çıktın. Neyse şimdilik sana sesimi çıkarmayacağım. Bir şey bilmiyorsun çünkü. Amaa patilerini Yibo'nun üstünden çek. Ona sadece üzüntü verirsin sen.' ...