12- Sen, ben ve şehir

34 5 10
                                    

    

     - Nee? Yani kim konuşan dediğim olay ve konuşan benim yani öyle mi? Korkudan kendimin konuştuğunu sandım ama inanmamıştım.. O hep benimle mi kalacak bundan sonra?

                   °°°°°°

     - Kalmaması için elimden geleni yapacağım. Her şey aslında sana bağlı.

     - Ne demek bana bağlı?

     - Sean sen buraya alışamadın. Bu çok doğal dün bir bugün iki. Hemen her şeyi kabul edip benimsemen beklenemez. Bak şöyle yapalım bir hafta boyunca burada dinlen. Ben de işten izin almıştım on beş gün serbestim. Bütün yoğunluğum sende olacak. Sana bu Evreni tanıtacağım. En azından kafanda sorular oluşunca bana sorarsın.

     - Güzel fikir. Çünkü her şey çok hızlı gelişti ben de haliyle karışık düşüncelere daldım. Ahh dürüst olmam gerekirse burada kendimi yabancı hissediyorum.

     - İşte can alıcı nokta bu. Sen burada rahat olmadıkça zayıf düşeceksin. Bu da Zhan'a fırsat yaratacak. Şunu gözlemledim senin zayıf anlarında ortaya çıkıyor. Psikiyatrist düşünmüştüm ama şimdilik erteliyorum bunu. Belki hiç ihtiyacımız kalmaz. Yaşayıp göreceğiz. Seni güçlendirmeliyiz kısaca. Burayı sevmezsen yaşamak zor gelecek sana. Bu da yok olman anlamını taşıyor. Beni Zhan'a bırakıp gideceksin demektir. Bunu ister misin?

     Yibo bilerek bunu belirtti. Sean ona karşı bir şeyler hissediyorsa gerçekten gitmek istemeyecekti. Kirli bir oyundu bu. Sean'ın duygularını kullanıyordu. Ama bunu yaparak onun gerçek düşüncesini anlamış olacaktı.

     Haklıysa Zhan yok olacak. Sean, Zhan olarak buradaki hayatına devam edecekti. Bunu çok istiyordu Yibo. Kendini de çözmüş olacaktı. Sean hakkında ne düşünüyordu. Ondan etkilendiği gibi bir gerçek varken kendi duygularını da anlayacaktı.

     - Yibo yine daldın gittin ne dediğimi duydun mu?

     - Çok üzgünüm kafamda planlar yapıyordum. Ne söylemiştin?

     - Ohooo ben yine yalnızmışım. Kendi kendime konuşuyormuşum.

     Sean'ın sitemi bile tatlıydı. Bu adam nasıl bir şey böyle diye düşündü Yibo. Bazen bilge gibi konuşuyor bazen ise küçük bir çocuğa dönüyordu. İki gün mü olmuştu geleli? Sanki yıllardır onu tanıyor gibiydi. Yani o yakınlığı hissediyordu.

     - Sean cidden üzgünüm. Bir haftada neler yapacağız kafamda planlamazsam çakılırız. Ee ne diyorsun şimdi? Savaşacak mısın, bırakacak mısın?

     - Yibo ben ömrüm boyunca hiç bir şeyden kaçmadım. Son gün belki hissettim öleceğimi yine de durmadım. Yunshi gelme evde kal dediği halde onu dinlemedim. İyi ki dinlememişim. Dostlarım, adamlarım orada ölürken ben evde korkak biri gibi haber bekleyecektim. O zaman toplanan herkese bakıp şöyle dedim; "Bu işe birlikte başladık. Bu yolda bugüne kadar birlikte yürüdük. Bazen koştuk bazen yavaşladık ama hiç birbirimizden ayrılmadık. Bugün de aynı şekilde hareket edeceğiz. Terslik olursa birlikte göğüsleyeceğiz. Anca beraber kanca beraber." Şimdi seninle bir yola çıkıyorsak beraber savaşacağız. Sanırım anlatabilmişimdir.

     - Sen müthiş bir adamsın Sean. Beni şaşırtıp duruyorsun. Tam artık bitti Sean'ı kaybedeceğiz dediğim anda fena halde kayaya çarpıyorum. Bu çarpmadan memnunum. Böyle kararlılığa devam et. Ola ki o ses yine çıkar da sen duyarsan panikleme. Tek istediğim bu. Kolay değil biliyorum ama yapmak zorundasın ne yazık ki.

     - Eee nereden başlıyoruz?

     - Önce yemek yiyoruz sonra ekran başına geçip tura çıkıyoruz. Akşam da seni gerçek anlamda gezdireceğim.

Innocent Mafia ~ YizhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin