- Kimi gönderdin mi? Bu da ne demek Yibo? Korkunç bir yaratık gibi hissettim kendimi. Öyle miyim senin gözünde?
°°°°°°
- Sean, Seaan ahh Sean delirtiyorsun beni. Sen korkunç yaratıksan ben neyim? Ben de seni duyuyorum. Aramızda zihinsel bağ var anlamıyor musun? Sen çok özel birisin. Ben öyle mutluyum ki anlatamam bunu. Yaratıcıya teşekkürdü o sözlerim. Yani biz burada bu şekilde kullanıyoruz. İyi biri ile tanıştığımızda söylediğimiz söz. Ben ikinci kez kullanıyorum bu cümleyi.
- Evreniniz çok garip. Dünyada kullansan bunu çok farklı tepkiler alırsın. Az evvel duyduğun gibi. Biz kötü belalı kişiler için söyleriz buna benzer cümleyi. 'Tanrım bu nereden çıktı karşıma? İşin yoksa uğraş dur.'
- Of çok kötüymüş. Kimbilir belki bizde de öyleydi zamanla değiştirdiler anlamını. Aklıma gelmişken uyarmalıyım. Sakın Tanrı kelimesini kullanma. Farkındayım zor olacak ama burada Tanrı olarak söylenmiyor. Neden değişmiş bunu kimse bilemez sanırım. Belki yaşlılar biliyordur, belki bir kayıtda yazılıdır. Ben kendimi bildim bileli yaratıcı deniyor. Aslında ikisi de aynı. Hatta Tanrı demek daha bile kolay. Kısa. Dünyalılar nasıl Tanrıyı görmüyorsa biz de yaratıcıyı görmedik.
- Yibo biraz hızlan. Evde rahatça konuşmalıyız bunları.
- Ohh Nihayet geldik. Nerede kalmıştık?
- Yaratıcı veya Tanrı meselesini konuşuyorduk. Ama bu şimdilik önemli değil. Önce amcamı aramalıyım. Yok yardımcısı yanındadır şimdi. En iyisi zihin bağlantısı.
- Yibo bu zihin bağlantısında konuşulanları başkaları duyamıyor mu?
- Evet. O yüzden bu yolu kullanıyoruz. Ama istediğimiz kişileri bu bağlantıya dahil edebiliyoruz. Şimdi sen biraz uzan şurada. Ben hemen konuşup döneceğim.
- Yibo odadan çıkmana ne gerek var? Sizi dinleyemem ki zaten.
Yibo gülmeye başladı. Öyle masum bir ifade ile söylüyordu ki onu yok yere suçladığın hissini veriyordu.
- O anlamda değil. Burdayım çıkmayacağım. Bağlantıya girip çıkacağım anlamında döneceğim dedim.
- Of çok garip konuşma biçiminiz var. Doğrudan söylesen iyi olmaz mı? Ama burada tek yabancı benim. Herkes her şeyi açıklamak zorunda değil.
- O güzel beynini bunlarla yorma. Sen artık yabancı değilsin. İlk geldiğin günden beri buraya aitsin. Hadi dinlen biraz.
Yibo amcası ile bağlantı kurup tüm bildiklerini anlattı.
- Amca bunu araştırabilir misin? Bu bizim için inanılmaz güzel bir ipucu. Yan tarafta oturduysak ailem hakkında bilgi edinebilirim. Şu an orada kim oturuyor? Önceki sahipleri kimmiş? Evet değişmiş ama eski kayıtlar vardır mutlaka.
- Bunu bana bırak Yibo. Hemen araştırma başlatacağım ben. Zhan sana böyle söyledi diyorsun da bu ne kadar doğru? Bunu öğreniriz mutlaka. Sen Sean ile ilgilen. O nasıl? Alışabiliyor mu?
- Çok çabalıyor, başaracak eminim. Bugün epey yol katettik. Onun sayesinde o eve gittik. Hatta bazı anılar bile zihninde canlanmış.
- Epey heyecanlanmışsın oğlum. Haklısın da. Dediğim gibi bu iş bende. Siz çalışmalarınıza devam edin.
Bağlantıdan çıkınca koltukta uzanan Sean'a döndü Yibo. Uyumuştu bile. Gülümsedi. Ama kalbi sızladı yeniden. Onu anlamaya çalışıyordu. Buraya uyum sağlamak zordu. Kendi bu durumu yaşasa neler hissederdi kimbilir? Onu izlerken dalıp gitmişti. Sean gözlerini birden açınca irkildi. İzlerken yakalanmıştı. Bir kaç saniye sonra anladı. Bu Zhan'dı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Innocent Mafia ~ Yizhan
Fanfiction** - Sen benim adıma konuşamazsın. 'Ooo Sean. Epey güçlü bir ruhun var. Aşk deyince ortaya çıktın. Neyse şimdilik sana sesimi çıkarmayacağım. Bir şey bilmiyorsun çünkü. Amaa patilerini Yibo'nun üstünden çek. Ona sadece üzüntü verirsin sen.' ...