14. bölüm

43 25 2
                                    

Medya:son feci bisiklet-80
İlacım sende bilirsin...
.
.
.

Yaptıkları yetmezmiş gibi çatının üstünde duruyordu.
Zaten ölmeyi hak etmiş. Ben niye burdayım acaba merdivenden çıkarken sorgulamadım.

Arkasını döndüğünde ise bana kısa bir bakış attı ve düşeceği yere odaklandı.

İlkokulda bütün yaptığı yaramazlığın suçunu bana atan ve benimle dalga geçen birisiyle göz teması kurmak beni kör edebilirdi.

Alara. Bana göre Angie Everhart'ın kardeşi

Kızıl, kırmızı karışım saçları rüzgarın etkisiyle dağılırken o hâlâ umursamadan bir düşeceği yerden bir de o ilkokulda benle dalga geçen kıza bakıyordu.
İlk söz ondan geldi.

"Senin ne işin var burada!?"

"Aksiyon için geldim beni tanıdın mı?
Ben açelya hani o ilkokulda dalga geçtiğin kız."

"Tanımaz mıyım? Günler çok hızlı geçiyor."

Bir tane çakacağım kafasına görecek günleri.

"Evet evet hâlâ aklımda o şeyler ama az sonra yapacağım şey seni bile hem şaşırtacak hem de.."

Gülerek söylendi.
"Hem de ne? Ne yapabilirsin ki bana?"

"Hem de etkileyerek. Kızım bak sen çok kaşınıyo'n zaten şuraya sıkıldığım için geldim daha da sıkma canımı."

Hızla adımlarımı ona doğru yönelttim.

"Haydi, gel de kaşı ozaman"

Mesafeyi kapatarak çatının en üst kısmına onun yanına çıktım.

"Olur.. zevkle."

Beklemeden hızlıca onu iki omzundan da sertçe iktirdim ve düşmesini sağladım.
Ardından ona yapmacık gülümsememimi yerleştirdim.
Bu iş çok güzel ya sevdim bunu.

Sesi kulağımda yankılansa da umursamadan kimsenin girmemesi dileğiyle çatıdan uzaklaştım.

Sıra 2. Yalanda.

Sahte çığlıklar ve bağırmamla kapıda enai gibi duran güvenliklere koştum. Gözyaşlarım yalan için akıyordu adeta.

"Güvenlikler onu tutamadım atladı beni dinlemedi!"

"Ne! Nasıl! Olamaz!"

Sıra cümlelerini sıraladıktan sonra iki görevlide aşağıya inmeye başladılar.
Çok fesatım...

HAYIR! OLAMAZ!

BUNU DÜŞÜNMEDİM!

Ya kız benim onu düşürdüğümü söylerse hayır o kız yüzünden okuldan olmak istemiyorum. Bunu neden düşünmedim ki?

Ya ölmüşse ama ölmez ki?!

Sıra sıra dizdiğim kafamın içindeki düşünceler bir an kafamdan çıkmayıp kuş gibi havalada süzülürken hızlıca merdiven tırabzanından tutunup aşağı inmeye başladım.

Bir basamak.
İki basamak.
Üç basamak.

Somurtkan bir yüz ifadesiyle dışarı çıktığımda arkadaşlarım ve kerem de dahil herkes bana kinle bakmaya başladı.

"Ne oluyor burada? Neden herkes bana sinirli bakıyor?"

Aslı hızlıca gecikmeden cevap verdi.

"Ne olduğunu görmüyor musun açelya! Bu kızın dedikleri doğru mu!"

Aslı bana ilk defa birisini üstlenerek ve onu haklı çıkartmaya çalışarak bana bağırmıştı. Evet, doğru ben yapmıştım. Onu ben irktirmiştim ama ölmeye de kendisi lazımdı. İlkokul çocukları gibi
Gel de kaşı demesini biliyor ama!

Gözümden Bir damla yaş geldi. Keremin bunu görmesi uzun sürmedi. Onunla göz teması kurduğumda o hâlâ bana duygusuz bir şekilde bakıyordu.

"Ne demiş..."

"Açelya beni omuzlarımdan tutup beni iktirdi. Demiş bu doğru mu söyle bana?!"

"D-doğru"
Bari ayrıntıya girmeseymiş Angie Everhart'ın kardeşi

Müdür hızlıca yanıma gelip "kızım gel senin bir aileni arayım." Dedi fakat ben müdüre diretmeye de çalışsam başaramadım.
Müdür bana birşeyler desede yine de kereme bakıyordum fakat görüş alanımdan hızlıca çekip gitti. Ben gözyaşlarımı kısa sürede durdursamda yine de okula müdürle girdim. Duygu bile bana sinirli bir şekilde bakıyordu.

Devam edecek

SuskunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin