19. Bölüm

124 21 18
                                    

"Jimin?" Diye seslendi ona kıyafet ayarlayan sevgilisine. Kendisine dönmesi ile gülümseyerek belinden çekti. "Sen de benimle duş almak ister misin?"

Jimin'in elindeki kıyafetler yere düşerken yutkundu sertçe. "Ben de mi?"

Jungkook onunla oynamaya devam etmek istiyordu ancak kalbi davul gibiydi. Bu yüzden onu rahat bırakmaya karar verdi.

"Evet, çıplak olmak zorunda değiliz, iç çamaşırımız üzerimizde kalabilir."

Ama rahat bırakmak da istemiyordu. Sevgilisinin bu halleri çok tatlıydı. Şaşkınlıktan ve heyecandan aralanmış tombul dudakları, sürekli kırptığı gözleri, kızarmış yanakları çok çok tatlıydı.

"Bilmem, olur mu ki?"

"İstersen olur."

Biraz düşünmenin sonunda kabul eden Jimin ile Jungkook da heyecanlanmıştı. Mutluluğu yüzünden okunurken Jimin bunu anladı. Birbirlerini mutlu ettikleri için seviniyorlardı.

"Gel."

Jimin, Jungkook'un elini tutup onu odasındaki banyoya götürürken heyecanlıydı. Sanki birlikte olacaklarmış gibi bir heyecan vardı üzerinde. Kendisini sakinleştirmeyi denedi. Çaktırmadan nefes egzersizleri yapıyordu.

Alt tarafı birbirimizi yarı çıplak görececeğiz. Sakin ol Jimin.

İçinden heyecanını telkin etmeye çalışarak banyoya adımladılar. Jimin suyu ayarlarken Jungkook soyunmaya başlamıştı bile. Jimin kıyafet seslerinden soyunduğunu anladığı için kalbi ağzında atıyordu sanki. Suyu hallettiğinde arkasını döndü. Döndü dönmesine de gördüğü  manzara karşısında nefesi kesilmişti.

Jungkook'un sırtı, Jungkook'un kolları, Jungkook'un dövmeleri, Jungkook'un göğsü, Jungkook..

"Ne oldu?" Dedi keyifle sırıtan ve her şeyin farkında olan Jungkook. "Neden öyle bakıyorsun?"

Adeta özenle yapılmış bir heykel vardı karşısında. Zar zor gözlerini vücudundan ayırdıktan sonra yutkundu.

"Ben duş almaktan vazgeçtim. Su hazır, işini bitirince gelirsin."

Gitmek üzere adımını atmıştı ki Jungkook onu kolundan tutup hemen arkasındaki duvara yaslamış ve zaman kaybetmeden dudaklarına yapışmıştı. İkisi şehvetle öpüşürken Jungkook, Jimin'i tek hamlede kucağına alıp duvara yasladı. Kendisini de ona bastırdığında Jimin yüksek sesle inlemişti. Bunu ikisi de beklemiyordu. Her şey bir anda gelişmişti. Jimin'in çıkardığı ses onları kendilerine getirirken Jungkook'un kucağından inmek için hareket etti. Bir anlık dürtüsüne karşı gelememişti. Üstelik inlemişti de. Yarın Jungkook'un yüzüne nasıl bakacağını hiç bilmiyordu.

"Üzgünüm ben bir anda kendime hakim olamadım. Senden izin almam gerekirdi."

"Hayır," dedi Jungkook'u kötü hissettirdiğini fark ederek. "Ben sadece çok utandım. İzin almana gerek yok. Lütfen kendini kötü hissetme."

"Hoşuna gitti mi yani?"

Jimin beklemediği soru ile gözlerini büyütürken ne diyeceğini şaşırmıştı. "Ben bilmem." Diyebilmişti sadece.

"Ne yani hoşuna gidip gitmediğini anlayamayacak kadar kısa mıydı? Öyleyse daha uzun öp-"

"Benim çok uykum geldi biliyor musun? Hadi sen rahatça duşunu al."

Hızlı adımlarla hatta koşarak çıktı banyodan. Birkaç dakika içinde üzerini değiştirip yatağa girdi. Olabildiğinde kısa sürede uyumak istiyordu. Bir zaman sonra Jungkook banyodan çıkmış ve yatakta uzanan sevgilisinin yanına uzanmıştı. Odanın kapısını kilitlemeyi unutmamıştı tabi ki.

My Blood is Yours // KookMinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin