14. Bölüm

164 29 15
                                    

"En azından haber verebilirdin?"

Taehyung'un azarlaması bir türlü bitmiyordu. Okuldan beri aynı şeyleri söyleyip duruyordu.

"Çok merak ettim Jimin. Seni aradım her yerde. Neyse ki Yoongi halime acıdı sanırım, nerede olduğunu söyledi. Yoksa polisi arayacaktım."

"Saçmalama Taehyung. Biraz kötü olduğum için çatı katına çıktım işte."

"Jungkook'la?"

Taehyung'un muzip sırıtışı Jimin'in utanması ile daha çok büyürken yerinde zıpladı bir kez.

"Jungkook'dan hoşlanıyorsun."

"Taehyung!"

"İtiraf et işte. Ben senin en yakın arkadaşın değil miyim? Niye saklıyorsun anlayamıyorum."

"Çünkü," Taehyung'un meraklı bakışlarından kaçırdı gözlerini. "Çünkü henüz kendime bile itiraf edemedim."

Bir anda garipleşen hava ikiliyi sessizleştirdi. Taehyung da daha fazla üstüne gitmedi arkadaşının. Yol ayrımına geldiklerinde sıkıca sarıldı. Saçlarını öptü. Jimin evinin olduğu sokağa girerken gözlerinin dolduğunu hissetti.

Jungkook'a karşı hisler beslememeliymiş gibi hissediyordu. Tuhaf bir şeyler vardı. Jungkook'u da anlayamıyordu zaten. Bazen çok iyi davranıyordu bazen ise görmezden geliyordu. Jimin'in kafası çok karışıktı ve dolmuştu. Dokunsalar ağlayacak gibi hissediyordu.

Sessizce eve girdi. Aynı sessizlikte odasına çıktığında karşısında gördüğü yüz ile duraksadı. Jeon Jungkook tam karşısındaydı.

"Ne işin var burada?" Çantasını kenara bırakıp onun tam karşısına dikildi. "Evime izinsiz girmeyi huy edindin."

"Pencereni açık bırakma o halde."

Jungkook'un sırıtmasında göz gezdirdi. Ne de güzel yakışıyordu ona gülümsemek. Yutkunarak gözlerini kırpıştırdı.

"Neden geldin?"

"Bir şey konuşmam gerekiyor seninle."

Kaşlarını yukarı kaldırarak kendini işaret etti. "Benimle?"

"Evet."

Jungkook'u kolundan tutup yatağa oturttu. Kendisi de yanına oturdu. Çünkü şu an ayakta duracak hali yoktu. Hasta gibi hissediyordu kendisini. Jimin'in kendisini dinlediğini belirten bakışıyla dudaklarını araladı.

"Ben gidiyorum."

"Nereye?"

"Çok uzağa."

Sertçe yutkundu Jimin. Gözlerini kapatıp bekledi bir süre. Kalbi gerildiği için çok hızlıydı. Derin bir nefes çekip gülümsedi. Bu gülümsemenin ne kadar sahte olduğunun farkındaydı Jungkook. İçinden geçenleri duyabiliyordu.

"İyi yolculuklar o halde." Ayağa kalktı Jimin. "Söyleyecek bir şeyin kalmadıysa biraz dinlenmek istiyorum."

Jungkook'u açık açık kovuyordu çünkü daha fazla kendini tutabileceğini sanmıyordu. Gülümseyerek ayağa kalktı Jungkook.

"Kendine dikkat et."

"Ederim."

Jimin'in yüzüne bakmadan konuşması canını sıkıyordu. Kafasını sallayarak arkasını döndü. Gitmek istemiyordu ancak biraz zaman ikisine de iyi gelir gibiydi. Pencerenin önüne gelip bir süre dışarı baktı. Ardından hızla dönüp Jimin'e doğru yürüdü. Dudaklarını diğerininkilere bastırdı. Jimin'i öptü. Yapmamalıydı biliyordu ancak içinde kalsın istememişti o an.

Arkasına bile bakmadan çıktı o evden. Geride kalbi buruk bir genç bıraktığının farkındaydı. Gözlerinden akan yaşlarla yatağına oturdu Jimin. Gitmesini hiç ama hiç istemiyordu. 'Gitme' deseydi kalır mıydı diye düşünmeden edemedi.

"Neden bunu yaptın Jungkook?" Gözlerinden yaşlar akmaya devam ediyordu. "Madem gidecektin neden beni öptün?"

෴෴෴

"Sanırım Jungkook bugün de gelmemiş."

Adını duyar duymaz dolan gözlerini kırpıştırıp kafasını yere eğdi. Onsuz koskoca iki gün geçmişti ve Jimin itiraf etmeliydi ki onu özlemişti.

Ne ara bu kadar bağlandığının farkında değildi ancak ona karşı derin hisler beslediğini biliyordu artık. Adını duyduğunda bile kalbi sızlıyordu.

"Sen iyi misin?"

"Evet." Dedi gülümseyerek. Bunun sahte olduğunu Taehyung biliyordu. "İyiyim."

"Kantine gidiyorum gelmek ister misin?"

"Böyle iyi."

Taehyung sınıftan çıktığı sırada birisine çarpmıştı. Dengesini kuramayıp yere düşecekken son anda biri tarafından tutulmuştu. Belindeki ellerin sahibine baktığında beyninde şimşekler çarpmaya başlamıştı sanki. Oysa daha önce defalarca gördüğü yüzdü bu. Hiç sevmediği yüzdü. Şimdi neden böyle hissediyordu.

"İyi misin?"

"E-evet." Kekelemesine içinden kızıp doğruldu. "Teşekkür ederim beni tuttuğun için."

Gülümseyerek sorun olmadığını söyledi Yoongi. Ardından gitti. Taehyung bir süre onu izledi arkasından. Bu çocuk neden bir anda gözüne hoş gelmeye başlamıştı anlam veremedi. Hipnoz olmuş bir şekilde sınıfa geri girip yerine oturdu. Kokusu aklından çıkmıyordu.

"Ne çabuk geldin?"

Jimin'in kendisini dürtmesine omuz silkti. Şu an kafasında başka şeyler vardı. Onun bu garip hallerine alışkın olan Jimin kafasını yeniden sıraya gömdü. Günün geri kalanında da iki gündür yaptığı gibi Jungkook'u düşündü. Gitmeden önce öptüğü o an beyninde tekrar tekrar canlanıyordu.

____________

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum bebekler 🥺❤️

~Maria

My Blood is Yours // KookMinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin