"Bugün neden böyle görünüyorsun?"
Dirseğini sıraya, yüzünü ise avucuna yaslamış Jimin'i seyrediyordu Jungkook. Ona bakmaktan alıkoyamıyordu kendini. O kadar güzel bir sevgiliye sahipti ki bunun için şükrediyordu sürekli.
"Nasıl görünüyorum? Kötü müyüm?" Jimin hızla elini saçlarına götürüp düzeltmeye başladığında Jungkook elini tuttu ve öptü parmaklarını.
"Her zamanki gibi mükemmelsin."
Jimin'in yanaklarını sıkıp saçlarını okşadı. Elinin altındaki yumuşak tutamları seviyordu. Pamuk gibiydiler ve çok güzel kokuyorlardı.
"Teşekkür ederim."
Jimin utandığı için kafasını yere eğerken engel olamadığı bir gülümseme belirmişti yüzünde. Utanıyordu Jungkook'un böyle şeyler söylemesinden. Belki çoğu zaman belli etmiyordu ancak Jimin özünde utangaç biriydi.
"Sade bir teşekkürle geçiştirebileceğini mi sandın?"
"Ne yapabilirim senin için?"
"Bu akşam benimle bir randevuya çıkabilirsin istersen."
"Olur," dedi gülümserken. Sevgilisinin tişörtünü parmak uçlarının arasına aldı. "Nereye gidelim?"
"Sen sadece hazırlan ve beni bekle. Akşam 7'de alacağım seni."
Jungkook göz kıptı ve bu Jimin'in kalbini eritti. Gülümseyerek başka tarafa bakmaya başladı. Jungkook onun bu haline gülerken kibar bir şekilde çenesinden tuttu ve kendisine bakmasını sağladı. Öpmek adına eğildiği sırada sınıfın kapısı açılmıştı. Jimin, Jungkook'u iterken gelenin Taehyung olduğunu görüp rahatlamışlardı.
"Ama ben sizi her seferinde böyle basacak mıyım? Ya bir başkası gelmiş olsaydı?"
"Ama gelmedi."
O sırada kapı tekrar açılmış ve iki kişi girmişti. Taehyung sırıtarak Jungkook'a kapak işareti yapmış ve onların önüne oturmuştu. Jungkook birkaç gündür Jimin'in yanında oturuyordu bu yüzden kendisi önde oturmak zorundaydı.
"Akşam için süslenmene gerek yok. Zaten fazlasıyla güzelsin ekstra bir çabaya girme."
Jungkook, Jimin'e doğru fısıldasa da Taehyung duymuş ve gülümseyerek arkasını dönmüştü.
"Nereye gidiyoruz akşam?"
Jimin arkadaşının şakasına yaptığını bildiği için gülerken Jungkook göz devirdi.
"Seni davet eden yok." Jimin'in masanın üzerindeki elini tuttu. Ancak sınıfta oldukları için Jimin çekmişti. "Sevgilim ve ben gidiyoruz."
Taehyung ona söylenerek önüne dönerken Jungkook sevgilisine döndü. "Ne zamana kadar saklayacağız ki?"
"Jungkook biliyorsun ki göz önünde olmak istemiyorum. Öğrenirlerse bizi göz hapsine alırlar ve bu çok rahatsız edici."
"Seni anlıyorum her neyse üzgünüm. Ama bilmelisin ki benim açımdan hiçbir sıkıntı yok."
"Anlayışın için teşekkür ederim."
"Jimin." Gözlerini kapatarak kafasını geriye attı. "Şu an seni öpmemek için çok zor duruyorum."
Ardından diğer öğrenciler gelirken öğretmen de gelmişti. Derse başlamışlardı başlamasına ancak Jungkook asla uslu durmuyordu. Hiç olmazsa bir eşyayı bilerek yere düşürüp almak için eğildiğinde Jimin'in dizini veya kolunu öpüyordu.
"Rahat durur musun? Dikkatim dağılıyor."
"Aşkımdan nasıl yanıp tutuştuğumu görebilsen keşke."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Blood is Yours // KookMin
FanfictionKehribar rengindeki gözlerine bakarken gülümsedim. Belimdeki elini sıklaştırıp gülümseyerek karşılık verdi bana. Şimdi söylemenin sırasıydı sanırım. "Kanım senindir, Jungkook."