Derin bir iç çektim."Evet, bu benim adım." Arkamı döndüm, Morgana bana kaşları çatık şekilde bakıyordu.
"Her gece yasak saatte n'apıyorsun?"
"Yine mi sorgu?"
"Bence yerli bir sorgu Pearl, yakın arkadaşım olman bir düzine insanın ölmüş olduğu gerçeğini değiştirmez" Derin bir nefes aldım.
"Evet..." Fısıldadım.
"Senin bu işin içinde bir parmağın var evet ama rolün tam olarak ne? Çünkü seni birazıcık bile tanıyorsam varis olmana imkan yok." Kollarını kavuşturdu.
"Doğru tahmin." Yine fısıldayarak cevap verdim.
"Rolün herneyse, bence bir açıklama hakediyorum." Dedi, gözlerimi kapattım ve bastırdım.
"Hayır, Morgana..."
"Arkadaşlığımıza verdiğin değer bu mu Pearl? Benden belki de senin hayatına son verebilecek bir sırrı saklaman." Gözlerimi açamadım.
"Lütfen..."
"Senin için hiçbir değerim yok mu? Öylece çöpe mi atacaksın beni..." Sesi ağlamaklı çıkıyordu, gözümü açmaya cesaret edemedim.
"Herşey sizin güvenliğiniz için, bırak sizi koruyayım..." Yalvardım, Tom'a bile sırf arkadaşlarım sayesinde itaat ediyordum. Sizi korumak içindi herşey.
"Benim için güvenli olana bırak ben karar vereyim..." Kafamı salladım.
"Hayır... Morgana hayır..." Gözlerim doldu.
"Pearl, ne hayır... Lütfen... Arkadaşlığımız bitecek görmüyor musun, bizi kendimden uzaklaştırıyorsun!"
"Eğer gerekiyorsa, arkadaşlığımız da sona erebilir."
"Öyle mi Pearl?"
"Öyle." Dorea'nın hıçkırık sesini duyunca ona döndük. Morgana'nın da gözleri doldu, Dorea'nın sırtını sıvazladı.
"Bizi dinlememeliydin, uyumaya çalış..." Dorea yorgana sarıldı.
"Bizi her neyden korumak istiyorsan, teşekkür ederim kız kardeşim.(arkadaş anlamında)" Morgana arkası dönük konuştu.
"Rica ederim, kız kardeşim." Üzerimi değiştirmek için lavaboya girdim, çıktığımda uyumuşlardı. Bende yatağa uzandım, içimde bir yumru vardı.
Ertesi gün uyandığımda odada kızlar yoktu, bende giyinip çıktım. Koridorda yeni ölüm haberlerini duyarken, Dorea'nın Charlus'un omzunda ağladığını gördüm. Morgana yanında onu teselli ediyordu. N'olduğunu sormak için tutuşuyordum ama cesaret edemedim zaten o anda Morgana ile yüz yüze geldik. Gözlerini bir süre kapalı tutup açtı ki bu herşey yolunda demekti, teşekkür eder gibi kafamı eğdim.Büyük Salon'da Slytherin masasına, Tom'un yanına oturdum. Sinirli gibi duruyordu.
"N'oldu?" Gözlerimin altı mosmor halde yemek yemeye çalışıyordum.
"O kız ölmeden önce Hufflepuf'lı bir ahmağı öldürmemle suçlamış. Oklar bana döndü, üstelik Dumbledore'un gözü sürekli üzerimde. Artık Basilisk'i kullanamam." Diyince biraz daha iyi hissettim.
"Eee, şimdi napacaksın? O zaman toplantıları da yapamayız."
"Toplantılar da yapılmayacak, şimdilik dağılacağız. Birde Hogwarts'ın kapatılma dedikodularından dolayı Dumbledore'a da sordum, cevap vermedi. Muhtemelen öneriyi o attı. Eh, Rubeus'a suçu atma zamanı da geldi." Fısıldanmaya devam ettik.
"O zaman okuldan atılacak ve Hogwarts kapanmayacak ama neden istemiyorsun?"
"Hatırlamıyorsun, boşver." Yemeğine devam etti, duygularını yüz ifadesinden anlayamıyordum çok karmaşıktı. Bende kafamı salladım, kahvaltıdan sonra KSKS dersime gittim.
Dil bağlayan Lanetini öğrendikten sonra herkes sınıftan çıktı ancak, profesör bana seslendi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tılsım •Tom Marvolo Riddle•
Fiksi PenggemarPearl Briella Bagshot, Grindelwald'ın küçük kuzeni. Uzun, hafif dalgalı, platin sarısı saçları, soluk teni ve buna rağmen pembe burnu, dudakları, yanakları, buz mavisi gözleri olan güzel, çekici, zeki ayrıca güçlü bir kız. Ailesine, akrabalarına, k...