Sesini duyar duymaz kolumdaki yılanın varlığı kayboldu.
Ona baktığımda sinirlendiğini gördüm.
Tek kaşım havaya kalktı.
"Tam olarak neye sinirlendiniz?" diye sordum sırıtarak.
Gözlerini kapattı ve derin nefes aldı.
Yılanını kıskanmıştı.
Elimi çenesin...
Merhabalar. Kitabın ilk bölümüne bu kadar ilgi gösterdiğiniz için teşekkür ederim 🤎 Göz atmadıysanız önceki karakterler bölümüne bir göz atın derim. Öyleyse keyifli okumalar. Love y'all 🤎
(Kitabımızın kapağını değiştirdim. Nasıl olmuş? Kitabımız gibi kaoslu, kaotik.)
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
~•~•~Elaine Laila Parker~•~•~
~•~•~19.06.2024~•~•~
~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~
"Acıyor mu?" diye sordu annem.
Bir yandan elime merhem sürüyor diğer yandan acısını hafifletmek için üflüyordu.
Çok fazla acıyordu ama "Hayır." dedim gülümsemeye çalışarak.
Onu daha fazla üzmek istemiyordum.
Kraliçe Lidia bu sarayda beni seven tek kişiydi.
Bu yüzden zaaflarımın en başında o geliyordu.
Kocası ve ilk göz ağrısı biricik kızı bunu çok iyi biliyordu.
Bana karşı en büyük kozları annemdi.
"Oğlum..." dedi annem şefkatle.
Ellerini yanaklarıma yerleştirerek yüzümü okşadı.
"Benim güzel oğlum..."
Gözlerim dolunca daha fazla dayanamadım ve kollarımı ona doğru uzattım.
Annem hızla beni kolları arasına aldı ve şefkatle kucakladı.
"Oğlum, sakın pes etme." dedi saçlarımı öperek. "Ezdirme kendini, karşı çık. Sana karşı beni kullansalar bile boyun eğme asla. Beni düşünme oğlum."
Kafamı iki yana salladım.
Annemin hayatı ile kumar oynamazdım ki.
"Boş ver anne."
Boynunu öptüm ve derin nefes aldım.
"Hem belki bu evlilik benim kurtuluşum olur. Düşerler yakamdan."
Annem dolu gözleriyle yüzüme baktı.
22 yıllık hayatımda ilk kez kraliçe Lidia'yı bu kadar çaresiz ve güçsüz görüyordum.
Annem çok güçlü bir kadın, kudretli bir kraliçe ama nasıl ki o benim zaafım ben de onun zaafıydım.
Annem korkuyordu. Ama babamdan değil Lilith'den.
Bunca yıl babama bir kez bile boyun eğmemiş bir kadındı annem. Şimdiyse kendi kızının korkusundan babama karşı çıkamıyordu.
"Anne..." dedim düşüncelerimden sıyrılarak.
"Söyle oğlum." dedi saçlarımı okşayarak.
"Neden ben..?"
Düşündüm.
Aslında cevap açıktı.
Geleceğin kraliçesi Lilith sefil olarak gördüğü Darkar'ın herhangi bir varisiyle evlenmezdi.
Sevgili kralımız da biricik kızını böyle harcamazdı.
Ordularımızın gelecekteki baş komutanı ve şimdiki generali Esmeralda'yı da harcayamazdı.
Esmeralda bir savaş dahisiydi. Bütün gün karargahta strateji oluşturur, orduya nasıl avantaj sağlayacağını düşünürdü.
Bu yüzden en kolay yol hiçbir işe yaramayan küçük prensi harcamaktı. Yani beni.
İlk sorumu es geçerek "Ben kiminle evleneceğim?" diye sordum.
Annemarie veliaht prensesti yanlış hatırlamıyorsam. Lilith'le yakın yaşlarda olmalıydı.
Onu direkt eledim. Çünkü Darkar'da işler biraz farklıydı.
Orada erkek üstünlüğü vardı. Her ne kadar ilk doğan tahta çıksa da evlendiği taktirde krallığın idaresi kocasına geçiyordu.
Darkar kralı tahtını göz göre göre bana teslim etmezdi.
İkinci Zephyr, onu da eledim. Çünkü o da Esmeralda ile aynı konumdaydı. Geleceğin ordu baş komutanı. Onunla evlenirsem orduların kısmi idaresi bana geçerdi. Belki de geçmezdi. Hem Zephyr erkekti. En büyük etken bu.
Erkeklerin bir biriyle evlenmesi mümkündü ama kraliyet aileleri bunu pek tercih etmezdi.
Dördüncü olan da erkekti, Agron.
Onu da eleyince geriye bir tek prenses Luna kalıyordu. Üçüncü olan.
"Muhtemelen Luna." dedim düşüncelerimi sesli şekilde dile getirerek.
Annem anlamayarak yüzüme baktı. Dalmıştı.
"Boş ver." dedim ve anneme sığınıp gözlerimi kapattım.
Sorgulamadı ve saçlarımı sevmeye başladı.
Gözlerimi kapatmış sessizce düşünürken iç çekme sesi duydum. Ardından yanağıma bir ıslaklık düştü.
"Anne?" dedim şaşkınca ve hızla yerimden doğruldum.
Annem gözyaşlarını silmeye çalıştı ama görmüştüm.
"Anne neden ağlıyorsun?" diye sordum telaşla. "Ağlama kıyamam güzel gözlerine. Lütfen ağlama annem..."