Chapter 28: Nothing but the truth

163 17 8
                                        

Hello everyone. Bölüm bol kaoslu ve bir tık karışık olabilir. Ama dikkatle okursanız pek bir sorun olmayacaktır. Yine de anlamadığınız şeyler olursa sormaya çekinmeyin. Keyifli okumalar. Love y'all 🤎

~•~•~Elaine Laila Parker~•~•~

~•~•~05.09.2025~•~•~

~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~

Çadıra girdiğimizde içeride bize liderlik eden kadından daha yaşlı bir kadınla karşılaştık. Çadırın tam ortasında oturmuş bembeyaz gözbebeklerini tam olarak üzerimize dikmişti. Dikkatli baktığımda kadının kör olduğunu anlamam uzun sürmedi. Göz kırpmadan, kitlenmiş gibi geldiğimiz kısma, çadırın girişine, bakıyordu.

Biraz ürkütücüydü doğrusu.

Tedirginlik dalgası usul usul vücudumuzu sararken ona doğru bir kaç adım attık. Her ne kadar sessiz adımlar atsak da geldiğimizi hissetmiş gibi yavaşça ayağa kalktı ve kırış kırış olmuş yüzündeki huzurlu gülümsemeyle bizi selamladı.

Şefkatli bir ses tonuyla "Hoş geldiniz, kurtarıcılarımız." dedi.

Ne demek istediğini anlamamıştım ve gariptir ki, üzerimde bir baskı hissediyordum şu an. Ama uyum sağlamayı tercih ettim.

Ona daha çok yaklaşarak istemsizce duyduğum saygıdan, yaşından dolayı da olabilirdi, eğildim kadının karşısında. Agron da tereddütsüz beni taklit ederek eğildi ve "Hoş bulduk." dedi.

Kadın titreyen eliyle önündeki minderleri gösterdi ve "Oturun." dedi kendisi de oturarak.

İkiletmeden geçip oturduk.

Yüzündeki gülümsemeyle "Aç ve ya susuz hissediyor musunuz?" diye sordu sevecen bir şekilde.

Sorgularcasına birbirimize baktık ve Agron "Aslında biran önce neden burada olduğumuzu öğrenip Karra'ya gitmeyi istiyoruz." dedi saygı çerçevesinde.

Kadın başını salladı ve iç çekerek "Korkarım artık Karra'ya gidemezsiniz." dedi.

Kaşlarım çatılırken "Neden?" diye sordum merakla.

Tereddüt etmeden "Çünkü Karra çoktan düştü." dedi ve elini havaya kaldırıp nereden çıkardığını bilmediğim küçük beyaz küreye dokunarak olanları görmemizi sağladı.

Görüntüler kesik birer anı parçalarıymış gibi hızlı hızlı akmaya başladı. Akan her görüntüyle saç telime kadar titredim. Gördüklerimiz kan dondurucuydu. Alev içinde kalmış krallık, başı ve ya başka bir uzvu eksik bedenler ve hayatta kalmak için çaresizce koşuşturan insanlar dehşete düşmeme neden oldu.

Her ne kadar etkilenmiş olsa da benim aksime daha sakin tepki vererek "Ne zaman oldu bütün bunlar?" diye sordu Agron.

Bir kaç saniye düşünüp "Tam olarak siz ormana adım attığınızda bunlar oluyordu." dedi kadın ve elini küreden çekerek görüntüleri yok etti.

Güç almak istercesine Agron'un elini sıkarak "Yetişemedik..." dedim fısıltıyla.

Yüzüme baktı üzgünce ama bir şey demeden sadece elimi daha güçlü sıktı.

Kadın tekrar bir iç çekti ve "Zaten yetişemeyecektiniz çocuklar. Bu yüzden kendinize yüklenmeyin" dedi. "Celine anahtarı tam olarak düşmanlar saray kapılarına dayandığında size ulaştırdı. Yetişemeyeceğinizi o da biliyordu. Tek amacı kötü niyetli kimselerin ormana giremeyeceğinden emin olmaktı. Bu yüzden anahtarı saraydan uzaklaştırdı."

Başımı salladım ve "Kendisi neden kaçmadı peki?" diye sordum merak ve şaşkınlıkla. "Elinde büyük bir imkan, anahtar, vardı ve isteseydi kaçabilirdi."

ROYALTY •|• BxB •|•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin