21.BÖLÜM: BÖÖ!

130 3 0
                                    

"Sanırlar ben deliyim, şaşkın biri de derler. Sen kendini anladıysan rahatla."

|Moana

🎵🎶: West Coast, Lana Del Rey

Kulağımda Lana çalıyordu. Yangın merdiveninin basamağına oturmuş, koyu mavi conversimin sallanan bağcığını izliyordum. O sırada düşüncelerim bana hakimdi. Zihnimin içinde mükemmel bir gürültü vardı ve son ses açtığım müzik dahi onları bastırmama engel olamıyordu.

Bir alt basamağıma kahve bardağı yavaşça bırakıldığında bir gölge yanıma kondu. Başımı yasladığım duvardan kaldırarak ifadesiz tuttuğum yüzümü yan tarafıma çevirdim. Koyu saçlarım belime doğru aktı. Siyah gözler, tam karşımdaydı.

Mike kulaklığımı çıkartmamı sabırla bekledi. Aslında onun ne kadar sabırlı bir adam olduğunu yeni fark ediyordum. İstediğinde mükemmel bir sabra sahip olabiliyordu. Beni ilk önce sabırsız yanıyla tanıştırmıştı sadece.

Sol kulaklığımı çıkarıp gözlerini izlemeye devam ettim. Üst kirpikleri bir türlü alt kirpikleriyle kavuşmuyordu. Birbirimizi izledik. Koyu bakışlarından hiçbir şey anlaşılmıyordu.

Kaşlarıyla önümde duran kahveyi işaret etti. Yavaşça uzanıp benim için aldığı kahveyi kavradım. Zihnim düşünmeden kaslarıma emir verdi ve kafeini damağımda ağırladım. Latte almıştı. "Artık düşüncelerimi okuduğuna eminim," dedim kısık bir sesle. Beni izliyordu. "Az önce zihnimde kahve içtiğimi hayal ediyordum."

Kirpikleri yavaşça birbirine kavuştu. İri dudaklarını birbirine bastırmıştı. Dağılan siyah saçı ve pürüzsüz teniyle bir meleği andırıyordu. Aslında o hep öyleydi.

"Bu yüzden zihninden her daim iyi şeyler geçirmelisin." Dedi tok sesiyle. Diksiyonu ve kelimeleri kullanışı her zaman beni etkilemişti. Kurduğu tek cümle dahi şiirsel bir metin gibi doluyordu bazen kulağa. Gülümsedim. Söylediği cümlenin özü muhteşemdi.

"Bana anlatacaktın." Diye ekledi.

İşte korktuğum kısım buydu. Bir grup serseriyle kavga etmekten değil de Mike'a geçmişimi anlatmaktan korkuyordum. Mike istediğinde harika bir dinleyici oluyordu. Sorun o değildi. Sorun bendim. Zayıf yönlerimle ve geçmişimle beni bilmesini istemiyordum ancak birçok şeyi biliyordu artık. Bunu düşünerek kendimi rahatlatmaya çalıştım. Biraz kafein daha iyi gelebilirdi. Sıcak kahveden bir yudum daha aldım.

"Senin de beni deli olarak görüp benden uzaklaşmandan korktum." Dedim tüm açık sözlülüğümle. Evet, biliyordum hiçbir zaman gizemli bir kız olamamıştım. Hissettiğimi direkt söylerdim. Maalesef ki doğduğumdan bu yana bu soruna sahiptim.

İfadesiz suratı elle tutulur bir ifadeyi bürünmek üzereydi fakat Mike bunu son anda engelledi. Ben de ne hissettiğini göremedim. "Ergenlikten bu yana tavırlarımdan dolayı bizim çocuklar dışında herkes deli olduğumu düşünürdü. Annem hastaneye yatırılana kadar bu bana dokunmuyordu ama sonra bu halim yüzünden kendimden nefret etmeye başladım." Boğazım ağlama isteğimi bastırdığım için kor düşmüş gibi yanıyordu. Kahve içerek onu bastırmaya çalıştım. Oysa bu daha fazla körükleyecekti.

"Çünkü... Çünkü kimse beni göremiyordu. Masal mı?" dedim sesimi inceltip nazik bir kız taklidi yaparak. "Ah, o delinin teki. Kafasına eseni yapıyor ve kimseyi dinlemiyor. Duydun mu annesi de akıl hastanesindeymiş. Niye böyle olduğu şimdi daha rahat anlaşılıyor."

Gözlerim elimdeki karton bardağa takılı olsa da Mike'ın yutkunduğunu hissedebilmiştim. "Böyleydi." Dedim. Sesimi normale döndürmüştüm. "Masal dendiğinde cevaplar böyleydi. Bir süre umursamadım ama o kadar yalnızdım ki bunlara inanmaya başladım."

MASALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin