esi | 8

600 120 62
                                    

Sınır 60

...

"Hyunjin,"

Hyunjin elinde ki bardağı dudaklarına götürecekken yanından gelen sesle oraya döndü. Felix'in koca gözleriyle ona baktığını gördüğünde ise elinde ki bardağı bırakmıştı.

"Sence ben güzel miyim?"

"Güzelsin. Çok güzelsin." dedi iç çekerek. Felix sırıtıp arka masalarında oturan adamları gösterdi.

"Demek ki çok güzel olduğum için bana bakıyorlar."

Hyunjin'in kaşları çatılırken Felix'in arkasına baktı. İki adam da gözlerini ona dikmiş, hiç çekinmeden bakıyorlardı. Hyunjin masada arkadaşlarının olduğu gerçeğini sildi bir an için aklından. Felix'i belinden tuttuğu gibi kendine çekti. Göğüsleri birbirine çarparken Felix direkt olarak kafasını Hyunjin'in boyun girintisine saklamıştı. Çikolata kokusunu daha net içine çekebilirdi şimdi.

"Lan! Felix, ne oluyor?"

Jisung, Seungmin ve Jeongin ikisine şokla bakarken diğerleri pek de umursuyor gibi görünmüyordu. Hyunjin'in Felix'e olan ilgisi belliydi. Felix'in de ondan farksız olduğunu daha net anlamışlardı düğünde.

"Hâlâ bakıyorlar."

Hyunjin sinirle dişleri arasından fısıldarken Felix iki elini de Hyunjin'in beline sardı. Sarhoş değildi. Sadece sarhoş olduğunu söyleyip Hyunjin'e sırnaşmayı seçmişti. Hyunjin bunun farkındaydı. Sarhoş olan birini gözünden tanırdı. Felix'in sarhoşluğu etkisiyle yapmadığı açıktı.

"Neden beni götürmüyorsun? Ben sana aitmişim ya hani, yerim senin yanın olmalı değil mi?"

Fısıltısı sadece Hyunjin'e ulaşırken Hyunjin beklemedi. Felix'i belinden kaldırdığı gibi kendisi de kalktı. Yere bıraktığında belini bırakmadan ilerletti onu.

"Yarın konuşuruz."

Masadan uzaklaşmadan Hâlâ onları şaşkınlıkla izleyen üçlüye döndü.

"Sam'i illa ki anlatmıştır size. Chan size Sam'in kim olduğunu anlatır."

Chan kafasını sallayarak onaylamış, rahatlıkla mekandan dışarı çıkarken Felix etrafını inceliyordu. Arada sırada Kore'ye gelse de ilk defa burada bir bara geliyordu. Genelde bir gün kalıp, arkadaşlarıyla takıldıktan sonra dönüyordu.

"Benimle mi gelmek istersin yoksa seni Minho'nun evine mi bırakayım?"

"Seninle gelsem sevişecek miyiz?"

Hyunjin hafifçe gülüp kendisine yine koca gözleriyle bakan bedeni kaldırdı. Kucağına aldığı anda Felix bacaklarını onun beline sardı.

"Sarhoş biriyle sevişecek birine mi benziyorum ben?"

"Sarhoş biriyle sevişecek biri olmasan da deli olduğun adamla sevişecek birine benziyorsun."

Kafasını Hyunjin'in boynuna bırakıp gözlerini kapattı. Otoparka gidene kadar böyle kalmak istiyordu.

"Delirdiğim adam da sen misin?"

"Kalbin elimin altında Hyunjin. Ne kadar hızlı olduğunu anlayabiliyorum. Ve benimki de böyle atıyor."

"Felix, daha 3 saat önce benden uzak duruyordun sen. Ne oldu?"

"Hoşuna gitmiyor mu bu hallerim?"

"Söylediğin gibi, delirdiğim adamın bana böyle şeyler söylemesi hoşuma gidiyor. Sorun, senin bir kaç saat önce uzak durup şimdi bana yaklaşman. Sadece bedenin arzuladığı için yapıyorsan,"

"Hayır." Felix cümlesini kestiğinde sessiz kalarak ilerlemeye devam etti. "Sadece bedenim arzulasa kalbim böyle atmazdı ki. Sarhoş da değilim ben. Ne istediğimi biliyorum. Evet, bedenim de seni istiyor ama kalbimde yakınlarımda olmandan memnun."

Esnemesi kendi cümlesini keserken daha fazla konuşmadı. Kollarını Hyunjin'in boynuna sarıp uyku moduna geçti.

Felix'in cümlelerinden sonra Hyunjin de konuşmamayı tercih etti. Uykusu olduğunun farkındaydı. Yarın konuşabilirlerdi. Tim komutanları evlendiği için tüm tim izinliydi iki gün boyunca, Chan ise iki hafta izin kullanacaktı. Büyük bir sorun olmadıkça aniden çağırılmayacaktı.

Yanağını Felix'in kafasına yaslayıp ilerlemeye devam etti.

"Umarım tüm hayatın boyunca sadece benimle olursun. Benim olduğunu hissediyorum, umarım sende bunu hissediyorsundur. Bunu hissederek yanımda kalmanı istiyorum Lee Felix Yongbok."

...

lfy 🫠

lfy 🫠

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

-yeis

ellerim seni istedi | hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin