Şuna nerede miydim? Soylu malikanesinin önünde!
Şu dede şahsını hiç anlamıyordum. Bana karşı fazla tuhaftı. Elbette canım torunum diye boynuma atlamasını beklemiyordum fakat en azından biraz duygulanabilirdi.
Duygusuz bunak
Evi gece bu kadar yakından görmemiştim. Şimdiyse kocaman olmuş gözlerle eve bakıyordum.
Ne yani? Kaybolmasam böyle bir yerde mi büyüyecektim!
Kapıyı çalışan olduğunu düşündüğüm biri açtı. Beraber eve girdik. Kendimi tedirgin hissediyordum. Salon olduğunu düşündüğüm bir odaya girdiğimizde koltukta oturan bir adam ve kadın ayağa kalktı
Masal Soylu ve Ufuk Soylu...
"Hoşgeldiniz baba" dedi Ufuk Bey
Sakin ol
Sakin ol
Sakin ol"Hoşbulduk oğul" ben yok olmak için çabalarken kolunu omuzuma attı. "Size emanet"
"Baba otursaydın" dedi Masal Hanım
Gözlerin dolmasın, titreme, sakin ol...
"Yok kızım işim var benim. Sonra uğrarım" bana rahatlamam için hafif bir gülümseme gönderdi "hoşçakal Ada"
Gitme...
"Hoşçakalın" diye mırıldandım.
Gitti...
Masal Hanım ise bana bakıp gülümsedi. "Merhaba güzel kız. Tanışalım mı? Masal ben" dedi ve elini uzattı
Bedenimin gerildiğini hissetsem de dudaklarıma zoraki bir tebessüm kondurdum ve elini sıktım "Ada"
Ufuk Bey de elini uzattı "Ufuk"
"Memnun oldum" sesim kısık çıkmıştı.
Birbirlerine baktılar. İkisi de tedirginliğimi hissetmiş gibiydi. "İstersen sana kalacağın odayı göstereyim. Valizin falan var mı?"
sırtımdaki çantayı gösterdim "Yok, çantam var sadece"
hiçbir zaman bir valizi dolduracak kadar eşyam olmadı
Ufuk Bey göz ucuyla beni gösterdi "Bak, herkes senin gibi bir yere giderken bütün evi yanında götürmüyor"
"Sen kendine bak be! En azından senin gibi bütün şirketi sırtlayıp götürmüyorum"
Atışmalarını tatlı bulurken hafifçe tebessüm ettim. Merdivenlerden gelen koşma sesiyle o tarafa döndüm "Anne!" Diye bağırarak bir çocuk indi aşağıya.
Yaklaşık 13-14 yaşlarında gözüküyordu. Uzun bir çocuktu, 1.72 var gibiydi. Kumral kıvırcık saçları, benimki gibi bal rengi gözleri ve çilli yuvarlak yüzüyle gözüme tatı gözükmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYBOLMUŞ
Fiksi RemajaKüçük kız, elindeki papatyaya konan kelebeğe kocaman olmuş gözlerle baktı. "Anne bak keyebek" İçten bir şekilde gülümsedi genç kadın. Parkın az ilerisindeki banklardan birine oturmuştu. kelebeğin konduğu yerden uçmasıyla kaşları çatıldı küçük kızın...