42. Bölüm

18.2K 1.5K 589
                                    


-Keyifli okumalar-

"Bugün bu evden çıkabilirsek şükür namazı kılacağım." Diye bağıran Melek beni güldürürken Zerrin'de, Melek'e katıldığına dair başını sallamıştı. Sabahın köründe geldiğimiz bu evin işi neredeyse bitmek üzereydi. Kızlarla heryeri dip köşe temizlemiş, camlara kadar silmiştik. Eşyalar öğlene yakın geldiğinde nakliyeciler hepsini içeriye taşımışlardı. Eşyaları Ali ile birlikte seçerek almıştık. Akşama kadar süren alışveriş ihtiyaçların bitmesiyle son bulduğunda ikimizde yorgun argın eve dönmüştük. Yorgunluğumuz tatlı olduğundan hiç kafaya takmamıştım. Ali'nin de takmadığına emindim

Hem Ali hemde ben kendi evlerimizdeki eşyalarımızı toplamıştık. Hepsini kendi evimize yerleştirirken bizimkiler resmî nikah işinin bu kadar aceleye gelmesini tuhaf bulmuşlardı. Üstüne apar topar ayrı eve çıkınca bizi bu kadar hızlandıran şeyin ne olduğunu sormuşlardı. Cevabımız onları tatmin etmişte olsa hâlen nikahın aceleye geldiğini düşünüyorlardı.

Saat akşam 7'ye doğru gelirken elimdeki vazoyu masanın ortasına gelecek şekilde koyduktan sonra erkeklere kısa bir bakış attım. Hepsi bir işle uğraşırken birbirlerinden bağımsız duruyorlardı.

Serkan elinde tuttuğu çekiçle ve tabloyla merdivenlere yönelirken "Ali, bizi yemeğe çıkarmazsan evine kumpas kurarım." Dedi.

Ali omzunun üzerinden Serkan'a baktığında "İstediğin yemek olsun. Üzerine hangi zehir türünü seversin?" Diye alaylı bir şekilde konuştu.

Kıkırdayarak Serkan'a döndüğümde  o da bana bakıyordu. "Seçtiğin adama dönde bak. Arkadaşına bir yemeği çok görüyor."

Onun yüz ifadesi fazlasıyla üzgünken benim  gülüşüm bir türlü gitmiyordu. Ali, elinde tuttuğu su şişesini hiç düşünmeden Serkan'a atarken Serkan çevik bir hareketle kendisine  atılan şişeden kaçtı.

"Hadi lan oradan!" Diye bağırdığında bana döndü. Yüzündeki ifade gülüşümü soldurduğunda Serkan'ın lafını biraz fazla ciddiye almıştı. "Şaka yaptı sevgilim." Dediğimde ona gülümseyip ters ters Serkan'a baktım.

Serkan göz devirerek önüne döndüğünde "Kime laf atıyorum ki ben? Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş." Diye homurdandı.

"Serkan abi, abimin her şeyi ciddiye alma gibi bir huyu var. Heleki Konu Pınar'sa geçmiş olsun." Esra'nın trabzanlara tutunarak aşağıya doğru seslenmesi şaşırmama sebep olurken göz göze geldik.

"Yaşıyor musun sen?" Melek'in sorusu Esra'yı güldürürken Esra başını iki yana salladı. "Canım çıktı."

"Abi." Diye bağırdığında Ali, Esra'yı göremesede "Efendim?" Dedi.

"Haftanın dört günü size gelsem eski kardeş olur muyum?"

Sorduğu soru beni güldürürken mutfaktan elindeki çay tepsisiyle çıkan ablam bile gülmüştü.

"Yok güzelim. Alt tarafı ölü kardeş olursun." Alaylı ses tonuyla sarf ettiği sözler herkesi kahkahaya boğmuştu.

Ablamın uzattığı tepsiden çay bardağımı alıp "Teşekkür ederim." Dedim.  O da "Afiyet olsun." Dedikten sonra herkese çaylarını dağıtmaya başlamıştı.

Esra homurdana homurdana merdivenlerden inerken "Pabucum dama atıldı. " deyip üzgün bakışlarını Yunus'a çevirdi.

Yunus, eşine gülerken "Çiçeğim sende haftanın dört günü diyorsun." Dedi.

-ACEMİ MÜSLÜMAN- Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin