5: Yeni Komşu
.
Üzerimdeki askılı, kalp yaka, mini elbiseyle aynı renk bordo ruju dudağıma sürdükten sonra boyu omuzlarıma gelen kahverengi saçlarımı düzleştirdim ve perçemlerime şekil vererek aynanın karşısına geçtim.
Aynada gördüğüm bu güçlü gözüken beden bana nasıl böylesine yabancı görünüyordu? Yapayalnızdım. Onca şeyle baş ederken, onca mutsuzluğu ve hayal kırıklığını ruhuma gömerken, kanatlarım kırıldığı halde uçmaya çalışırken. Gücümü kendi güçsüzlüğümle boğuşurken tüketmemiş miydim?
Çalan telefonum düşüncelerimden sıyrılmamı sağladığında yüzüme sahte bir gülümseme yerleştirmiştim.
"Hazırsan aşağıda bekliyoruz."
"Hazırım, hemen geliyorum."
Diyerek sesi oldukça neşeli gelen Jimin'e cevap verdikten sonra telefonu kapattım.
Yavaş adımlarla evden çıktığımda kapısı açık olan karşı dairemin girişinde duran kolilere kısa bir süreliğine göz attım. Yeni biri taşınıyor olmalıydı.
Binadan çıktıktan sonra Jimin'in arabasına yönelip arka koltuktaki yerimi aldığımda Haneul gülerek arkasını dönmüştü.
"Çookkk güzel olmuşsun."
Dediğinde üzerindeki buz mavi elbiseyi ve maşa yaptığı saçlarını kısa bir süre inceledikten sonra gülümseyerek karşılık vermiştim.
"O senin güzelliğin asıl. Gözlerim kamaştı resmen."
Dediğimde Haneul'un yüzündeki gülümseme büyümüş ve Jimin'e dönmüştü. İçimde hanım hanım bunlar benim yavrularım, diye konuşan Sid'in sesini bastırarak ikisinin üzerinde gözlerimi gezdirdim. Jimin üzerindeki beyaz gömlek ve koyu lacivert kot pantolonla tıpkı Haneul gibi sade fakat şık görünüyordu. İyi bir ikili olmuşlardı.
"Okuldaki en güzel iki kızla partiye giriş yapacağım için fazla şanslıyım."
Diyen Jimin'e kısa bir süre gülümsedikten sonra ağzımı açıp keşke ben de en yakışıklı erkekle içeri girecek kadar şanslı olsaydım, diye takılacaktım ki Haneul benden önce davranıp içtenlikle ona karşılık vermişti.
"Asıl biz en yakışıklı erkekle birlikte olduğumuz için çok şanslıyız."
Dediğinde sırıtarak aynadan Jimin'e göz kırpmıştım. O da gülümseyerek kafasını yola çevirmiş ve arabayı kullanırken ara ara kafasını çevirip gözlerini yanında oturan Haneul'un üzerinde gezdirmişti.
"İşte geldik."
Diyerek arabayı durdurduğunda arabadan inip mekanın girişine doğru ilerlemiştik. Jimin koluna girdiği Haneul'la birlikte yürürken ben arkalarından onları takip ediyordum. Üçüncü teker olmak çok zordu.
"Hoşgeldiniz."
Diyerek kapıda bizi karşılayan güvenliğe gülümseyerek içeri girdiğimiz an kamaşan ışıklar bir anlığına gözlerimi kısıp yüzümü buruşturmama neden olmuştu. En son ne zaman böyle bir yere geldiğimi hatırlamıyordum bile.
"Ben Jungkook'lara selam verip geliyorum hemen."
Diyerek ortamdaki müziğin sesini bastırmak için yüksek sesle konuşan Haneul'un kalabalığa karışmasını izlerken Jimin'i kolundan tutup bara doğru yürümeye başlamıştım. Burası ayık kafayla çekilecek bir yer değildi.
"Ne alırsınız?"
"Fark etmez."
Diyerek barmeni cevapladığımda gülerek kafasını yana eğmişti.