37

40 3 0
                                    

37: Papatya

.

Kendi planlarımızı yapıyorduk ama kaderin de planları olduğunu unutmuştuk.

Taehyung'la buluşmak için sözleşmiştik. Yeni adresimi telefondan ona yollamıştım ve apartmanın önünde beni almasını bekliyordum.

Siyah araba apartmanın önünde durduğunda Taehyung arabadan inerek bana doğru yürümeye başladı. İlk başta hayal gördüğümü sansam da, sonrasında gerçek olduğunu idrak ettiğim şeyle birlikte ağzımdan kaçan küfüre engel olamamıştım.

"Siktir."

Taehyung'un saçları griydi.

Tam karşımda durduğunda elimi yavaşça alnına dökülen tutamlara götürürken gülümsemiştim. Sikeyim zaten yakışıklıydı, daha da yakışıklı olmuştu.

"Yakışmış mı?"

"Çok yakışmış."

Gözlerimi ve parmaklarımı saçlarından çekip gözlerine baktığımda yüzündeki gülümseme eşliğinde bana sarılmıştı.

Saçlarını benim için mi griye boyatmıştı?

"Gidelim mi?"

Benden ayrılarak sorduğu soruyu kafamı sallayarak onayladım.

Arabaya bindikten sonra kemerlerimizi taktığımızda Taehyung hızlıca arabayı çalıştırmıştı. Yol boyunca gülümseyerek onu izlemiştim. Tanrım, o gri saçlı olmak için yaratılmıştı!

"Geldik."

Taehyung arabayı durdurduğunda önüne geldiğimiz tatlıcıya bakarken içim biraz tuhaf olmuştu. Ben gittiğim günden beri hiç tatlı yememiştim fakat Taehyung'a bunu söylemememiştim.

"En sevdiğin yer burasıydı değil mi?"

Arabadan indiğimizde sorduğu soruya karşılık olarak kafamı sallayarak onu onayladım. Ben etrafında dolaşıp çene çalarken o bana tepki vermediği zamanlarda beni gerçekten dinleyip dinlemediğini bilmiyordum. Bir gün laf arasında ona buranın en sevdiğim tatlıcı olduğunu söylemiştim. Bu kafenin tuhaf bir konsepti vardı, her tatlının ismi dünyanın farklı bölgelerindeki ülkelerin bir şehrinin ismini taşıyordu.

O zamanlarda beni dinlediğini bu şekilde anlamıştım.

"Hadi girelim."

Taehyung ellerimizi birleştirip beni içeri doğru sürükleyip boş bir masaya doğru yönelmemizi sağlamış ve ellerimizi ayırdıktan sonra karşıma değil yanıma oturmuştu.

Garsonun menüleri getirmesinin ardından Taehyung bana dönerek konuşmuştu.

"Evet Lara Hanım, bir tatlı gurmesi olarak bize ne yememizi tavsiye edersiniz?"

O bana böyle gülümseyerek bakarken ona Taehyung ben tatlı yemeyi bıraktım, diyememiştim.

"Londra, Londra en güzeli."

Derken gülümsemesine karşılık verdim ve Taehyung garsonu çağırdıktan sonra tatlıyla birlikte kahve de sipariş etmişti. Hangi kahveyi içeceğimi sormasına gerek yoktu, ikimizin de en sevdiği kahve iced americanoydu.

"Afiyet olsun."

Siparişi masamıza bırakan garsona gülümseyerek karşılık vermiş ve tatlıya daldırdığım kaşığı dudaklarıma götürürken aylardır tatlı yemediğim için kendime lanet etmiştim.

Çilek ve muzun üzerine dökülmüş sütlü çikolatanın arasından gelen krep kırığının tadı, üzerine tatlıyı hafifletmek için konmuş koyulaştırılmış krema...

Tanrım, bu dünya üzerindeki en güzel şey kesinlikle bu tatlıydı!

Yani Taehyung'tan sonra tabi.

"Gerçekten güzelmiş."

Taehyung'un söylediği şeyle birlikte gülümseyerek tatlımı yemeye devam etmiştim.

Sonunda tatlılarımızı ve kahvelerimizi bitirdiğimizde Taehyung hesabı istemiş ve hesabı ödedikten sonra kafeden çıkmıştık.

Arabaya binerken eve geri döneceğimizi sanıyordum. Taehyung'un arabayı nehrin önünde durdurmasıyla ona dönmüştüm.

"Neden durduk?"

"Konuşmamız gereken önemli bir şey var."

Bu cümleyi gülümseyerek kurmasa kesinlikle anksiyetem tetiklenir ve kötü bir şey olduğunu düşünürdüm. Fakat Taehyung o kadar güzel gülüyordu ki içimde hiçbir endişe oluşmamıştı.

"İnmeyecek misin?"

Taehyung'un kurduğu cümle beni kendime getirdiğinde kemerimi çözerek arabadan inmiştim. O da benim peşimden indiğinde nehrin kenarında yürümeye başlamıştık.

"Taehyung, ne konuşacağız?"

Gülümseyerek gözlerimin içine baktığında onun gözlerinde parıltılar görmek kalbimin sıkışmasına neden olmuştu. O bana artık boş veya duygusuz bir şekilde bakmıyordu. Bakışlarında duygu yüklü bir ifade vardı.

"Oturalım mı?"

Kafamı sallayarak onu onayladığımda çimlerin üzerine oturmuştu. Ben de hızlıca onun yanındaki yerimi alıp meraklı bakışlarımı yüzüne çevirdim.

"Bu senin için."

Taehyung cebinden çıkardığı kutuyu bana uzattığında birkaç saniye yüzüne baktıktan sonra uzattığı kutuyu alıp kapağını açmıştım. Ucunda yaprakları taşlardan yapılmış minik bir papatya olan gümüş kolyeyi incelerken kısık sesle konuşmuştum.

"Taehyung, bu çok güzel."

"Aslında bu hediyeyi almak için biraz araştırma yaptım. Anlamlı bir şey olmasını istiyordum ve sanırım tam olarak aradığım şeyi buldum. Hem stres olduğunda boynunu kızartmak yerine bu kolyeyle oynarsın diye düşündüm."

Dediğinde bakışlarımı kolyeden çekip ona çevirmiştim.

"Narin ama cesur, özgürlüğüne düşkün ve güçlü bir çiçek olan papatya dilediğin kişi olabilme özgürlüğünü sembolize ediyormuş. Sanırım sen bir çiçek olsan kesinlikle papatya olurdun. Onun gibi narin ama güçlüsün. Papatya aynı zamanda yeni başlangıçları ve gerçek aşkı temsil edermiş. Ben seninle tanışmadan uzun süre önce yaşamaktan vazgeçmiştim. Dava süreci sona erdiğinde hayatıma son verecektim. Hayatımı devam ettirme isteğim veya geleceğe dair bir umudum yoktu. Fakat sen bana yeniden mutlu olabileceğimi gösterdin, kadere karşı gelmemin anlamsız olduğunu, yaşadığım her şeyin bir sınav olduğunu bana öğrettin. Ben seninle yeni bir hayata başladım Lara. Sen bana aşkın ne olduğunu öğrettin."

"Taehyung."

Diye mırıldandığımda elimdeki kutuyu alıp yere bırakmış ve ellerimi alıp dudaklarına götürürken ikisine de birer öpücük kondurduktan sonra yeniden gözlerimin içine bakmıştı.

"Ben sana aşık oldum."

Kalbim o kadar hızlı atıyordu ki dışarıdan duyulduğuna yemin edebilirdim.

"Ben de."

Sesim sanki çok uzaklardan bir yerlerdeymiş gibi en sonunda onu bulabildiğimde konuşmuştum.

"Ben de sana aşık oldum Taehyung."

Taehyung dudaklarını burnumun üzerine bastırdığında gözlerimi kapayarak gülümsemiş ve ardından ben de onun yaptığı gibi dudaklarımı burnunun üzerindeki benin olduğu yere bastırmıştım. Bu hareketimden sonra Taehyung dudaklarını yavaşça dudaklarımın üzerine bastırdığında ona karşılık vermiştim.

Ben yeni hayat amacıma ulaşmayı başarmıştım.

Taehyung'a yaşamayı yeniden sevdirmiştim.

The Show Must Go On | Kim TaehyungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin