14

42 4 0
                                    

14: Gizli Bahçe

.

Sınıfa girer girmez gözlerim o tanıdık bedeni aramıştı. Taehyung günlerdir bir ölüden farksız görünüyordu.

Mosmor olmuş göz altları ve yorgunluktan ölüyormuş gibi görünen suratını her gördüğümde içim acıyormuş gibi hissediyordum. Öyle ki o gün bana bağırdığında oluşan kızgınlığım bile uçup gitmişti.

Oturduğum sıradan onu izlerken bir anlığına sanki o zamanlardaki kendime bakıyormuşum gibi hissetmiştim. Tıpkı benim gibi acı çekiyordu ve yapayalnızdı.

Ben hayatım boyunca her şeyle tek başıma başa çıkmıştım. Elimden tutan kimse olmamıştı. Annem ve babam ayrılmaya karar verdiklerinde benden kurtulmak için beni yatılı bir okula gönderirken onları bir daha hiç görmeyeceğimi algılayamamıştım. O adamın bana yaptıklarını onlara anlattığımda bu olayın üstünü örtmeye çalışırlarken, yaşadığım her şeyi tek başıma atlatmaya çalışırken kimse yanımda durmamıştı.

Taehyung'un benim aksime yalnız olmayı sevdiğini biliyordum. İnsanları sevmediğini bana açıkça söylemişti. Fakat ya onun da tam şu anda elini tutacak birine ihtiyacı varsa diye düşünmekten kendimi alamıyordum.

"Ben bugün Taehyung'la oturacağım."

Jimin ve Haneul'a gülümseyerek yanlarından ayrılıp Taehyung'un oturduğu sıraya doğru ilerlemeye başladım.

"Merhaba."

Gülümseyerek yanındaki boş sandalyeye oturduğumda boş bakışlarını birkaç saniye üzerimde gezdirmiş ardından hiçbir şey söylemeden kafasını çevirmişti. Bugün ne yaparsa yapsın ona kızmayacaktım. Acı çektiği dışarıdan açık bir şekilde görünen birine kötü davranamazdım.

"Ne zamandır görüşemedik, beni özlemişsindir diye düşündüm."

Diyerek gülümsediğimde tepki vermemeye devam ediyordu.

"Ben seni özledim."

Dediğimde bana dönen bakışları sayesinde dışımdan konuştuğumu anlamıştım. Yüzümdeki gülümseme yavaş yavaş silinirken Taehyung ifadesiz bir şekilde yüzüme bakmaya devam etmişti.

"Yani her ne kadar sen insanları sevmesen de ben severim. Seni bile."

Diye kaşlarımı kaldırarak ironik bir şekilde konuştuğumda dudakları hafifçe yukarı kıvrılmıştı. En azından onu gülümsetmeyi başarmıştım.

"Yani içinden senin sevgine ihtiyacım yok diye düşündüğünü az çok tahmin edebiliyorum ama sen kabul et ya da etme bizim çocuklarımız kardeş sayılır. Bir mazimiz var yani."

Taehyung'un bakışları ön sırada oturup söylediğim şeyi duyan kızların bakışlarıyla birlikte aynı anda bana döndüğünde söylediğim şeyin yanlış anlaşılmaya oldukça müsait olduğunu fark ederek telaşla kıza açıklama yapmıştım.

"Birlikte fidan dikmiştik de ondan bahsediyorum."

Kız bir şey demeden önüne dönerken Taehyung'un güldüğünü duyarak gözlerimi ona çevirmiştim.

"Çok mu komik? O çocukların sorumluluğunu almak zorundasın Taehyung."

"Benim bir çocuğum yok."

Diye konuştuğunda sonunda onu konuşturmayı başarabileceğim için mutluluktan ağlamak istemiştim.

"Var."

"Yok."

"Var diyorum işte."

Diye sinirle söylendiğimde yeniden gülmüştü.

The Show Must Go On | Kim TaehyungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin