18

48 4 0
                                    

18: Dörtlü Date

.

"Taehyung hadi hazırlan."

Heyecanlı bir şekilde uykulu gözleriyle kapıyı açan Taehyung ne dediğimi algılamaya çalışırcasına yüzüme baktığında konuşmaya devam etmiştim.

"Sınavların bitişini kutlamak için tatlı yemeye gidiyoruz. Haneul, Jimin, sen, ben."

Dediğimde kaşlarını çatarak kapıyı yüzüme kapatmıştı. Sinirle kapıyı yumrukladığımda çok geçmeden kapı tekrar açmıştı. Bu sefer kaşları çatılı olan kişi bendim.

"Jungkook'u çağırmasınlar diye Taehyung da gelecek dedim. Eğer gelmezsen Haneul senin gelmeyeceğini söyleyip onu çağırır."

Dediğimde ikna olmuşa benziyordu.

"Hazırlan, yarım saate çıkacağız. Ben de gidip hazırlanıyorum şimdi."

Diyerek hızlıca arkamı dönüp evime girdiğimde kapıyı arkamdan çarptığını duymuştum.

"Ah Lara ah. Senin bu çocukla çok işin var."

Diye kendi kendime söylenerek hızlıca kot şortumun üzerine beyaz, askılı bir crop giydim ve siyah deri ceketimi üzerime geçirmeden önce saçımı tarayıp makyajımı yaptım. Hazırlanmam bittiğinde çantamı alıp evden çıkmıştım ki kapının önünde beni bekleyen, üzerine giymiş olduğu beyaz tişört ve kot pantolonla hiçbir çaba göstermeden mükemmel görünen Taehyung bir anlık duraksamama neden olmuştu. Bana kısa bir bakış attıktan sonra merdivenlerden inmeye başladı, ben de peşinden onu takip ediyordum.

"Jimin'ler dışarda bizi bekliyor. Aynı arabayla gidelim dedik."

Dediğimde Taehyung kafasını sallayarak beni onaylamıştı.

Apartmandan çıktığımızda hızlı adımlarla yanına gittiğim Jimin ve Haneul'a sarılmıştım. Haneul, Taehyung'u kısa bir süre süzdükten sonra ona elini uzattığında Taehyung oldukça soğuk bir biçimde uzattığı elini sıkmıştı.

"Ben Haneul."

"Taehyung."

Jimin bana üç numaralı allah seni kahretsin bakışını atarken gülümseyerek Jimin'in omzuna dokunmuştum.

"Sen Taehyung'u tanıyorsun zaten."

"Tanıyor muyum?"

Diye kaşlarını kaldırarak sorduğunda kaşlarımı çatmıştım. Tamam bire birde tanışmamışlardı ama o kadar konuşmuştuk çocuğun hakkında. Gülerek kimseye çaktırmadan Jimin'in kolunu cimcikledim.

"Hadi gidelim. Sabırsızlanıyorum tatlı için."

Diyerek Jimin gerizekalısının söylediği cümlenin etkisini dağıtmayı başardığımda birlikte arabaya binmiştik. Jimin artık yerini ezberlediği kafenin konumuna doğru arabayı sürerken Haneul arkasını dönerek Taehyung ve bana hitaben konuşmuştu.

"Sınavlar nasıl geçti?"

"Fena değildi. Seninki nasıldı?

Diye onu yanıtladığımda gülümsemişti.

"Beklediğimden iyi geçti."

"Seninki nasıldı Taehyung?"

Diye Taehyung'a dönerek sorduğumda kısa bir an yüzüme bakmış ardından soğuk bir ses tonuyla sorumu cevaplamıştı.

"İyi."

Bir an için keşke bu buz parçası yerine Jungkook'u yanımızda götürseydik diye düşünmeden edemesem de bu düşünce aklımdan çok çabuk uzaklaştı.

The Show Must Go On | Kim TaehyungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin