3: The Show Must Go On
Şarkıyı Taehyung'un söylediği kısımda açmanızı rica ediyorum
Keyifli okumalar🤍.
"Hazırım."
Diyerek odamdan çıktığımda koltukta oturan Jimin beni baştan aşağı süzerken ağzı şaşkınlıkla aralanmıştı.
"Fıstık gibi olmuşsun."
Dediğinde gülümseyerek hızlı adımlarla koluna girdim ve onu aynanın önüne sürükledim.
"Kavalyeme layık olmalıydım."
Diyerek gülümsemesini sağladığımda makyajımı son kez kontrol edip kırmızı rujumun taşmadığından emin oldum. Oldukça sade, kısa bir siyah elbise giyinmiştim. Kumaşı gömlek kumaşı gibiydi, orta derinlikte bir göğüs dekoltesi vardı ve belindeki elbiseyle aynı kumaştaki kemer bel kısmının sağ tarafında bağlanacak şekildeydi.
Tıp balosuna gidiyorduk ve neyse ki bir hafta önce o gün yaşadığımız gergin yemekhane anısını konuşup olayı tatlıya bağlamıştık. Ne yazık ki beni affetmesi için kaybettiğim iddianın cezasını yerine getirerek Jimin'in odasını temizlemek zorunda kalmıştım.
"O zaman bugün deli gibi eğleniyoruz."
Diyerek güldüğümde Jimin yüzünü buruşturmuştu.
"Tıp balosunda mı?"
Göz devirerek onu cevapladığım sırada birlikte kapıya yürümeye başlamıştık.
"Tıp balosundan sonra beni dışarı çıkaracağına söz vermiştin diye hatırlıyorum."
"Seni dışarı çıkarmam için beni kandırmana gerek yok canım. Henüz bunayacak yaşa gelmedim. Dışarı çıkmak istiyorsan direkt söylemen yeterli."
Diyerek burnumu sıktığında sinirle eline vurdum.
"Makyajımı bozmasana. Hazırlandım o kadar."
"Sanki hayatının aşkını bulacaksın da tıp balosunda. Üç senedir gördüğün aynı yüzler işte. Bulsan şimdiye bulurdun."
"Hiç canımı sıkmak için uğraşma Jimin, bugün Jungkook hakkında iğnelemeler yaparak bile keyfimi kaçıramazsın."
"Hayret."
Diyerek kafasını salladığında arabasına ulaşmış ve hızlıca binmiştik.
"Bas gaza Jimin."
Diyerek neredeyse bağırdığımda kahkaha atarak radyoyu açtı.
"Delirdin iyice."
Ona omuz silkerek camı indirdim ve derin bir nefes aldım. Bugün hayat gözüme çok güzel görünüyordu. İçim yaşama sevinciyle doluydu.
Yol boyunca radyoda çalan pop müziklere eşlik ederek balonun yapılacağı yere vardığımızda Jimin radyoyu kapattı. Bir anlığına yüzüm asılmıştı. Onunla şarkı söylemeyi seviyordum, seslerimiz çok uyumluydu.
"Üzülme, balodan sonra söyleriz yine."
Diyerek zihnimi okur gibi konuştuğunda yüzümdeki gülümseme geri gelmişti.
"Seviyorum seni ha."
Diyerek sanki imkansız bir şey söylüyormuş gibi yüzüne baktığımda eliyle kafamı itekleyerek gülmeme neden olmuştu.
"Bazen gerizekalı mısın yoksa süper zeka mısın diye çok düşünüyorum."
Kahkaha atarak söylediği cümleye karşılık verdiğimde o da gülmüştü.