32

31 3 0
                                    

32: Kaybolmak

Müzik eşliğinde okumanızı tavsiye ediyorum
Keyifli okumalar🤍

.

Burukça gülümseyerek Taehyung'tan aldığım mavi gömleğe bakarken onu giyip giymemek konusunda tereddüt etsem de sonunda giymeye karar vermiştim.

Tam bir hafta olmuştu, Taehyung o gün yaşadığımız olayın ardından beni görmezden gelmeye başlamıştı. Bakışları onunla ilk tanıştığımdaki gibi soğuk ve duygusuz haline geri dönmüştü.

Taehyung'un bana bol olan gömleğini pantolonumun arasına sıkıştırıp kollarını katladıktan sonra aynadan kıyafetimin son halini kontrol edip okula doğru yürümeye başladım.

Neden bilmiyorum fakat belki bu gömleğin içinde o olabilirim gibi hissetmiştim. Belki bakışları bana değerse yaşadığımız şeyleri hatırlar ve beni özler diye düşünmüştüm. Çünkü ben onu çok özlüyordum.

Birkaç gündür o kadar keyifsizdim ki ne doğru düzgün uyuyabiliyor ne de yemek yiyebiliyordum. Taehyung da benim gibi iyi görünmüyordu, üstelik nedenini bilmiyordum, benimle konuşmuyordu, beni görünce sanki orada yokmuşum gibi davranıyordu, bakışları çok nadir üzerimde geziniyordu.

Ne olduğunu anlayamıyordum.

Okula dönemin son sınavına girmek üzere gittiğimde Jimin ve Haneul'a zor da olsa gülümsemeyi başarmış ve yanlarına otururken kafasını masaya yaslamış olan Taehyung'a bakmıştım.

Kafasını bir kez bile olduğum tarafa doğru çevirmiyordu.

"Gömleğin biraz bol değil mi?"

Jimin kaşlarını çatarak sorduğunda Haneul benim yerime konuşmuştu.

"Güzel bence, oversize şeyleri seviyorum ben. Sana da çok yakışmış."

Haneul'la gülümseyerek karşılık verdiğimde Jimin yeniden konuşmuştu.

"Erkek gömleği gibi duruyor sanki."

Jimin'e cevap vermeden bakışlarımı yeniden o tanıdık bedene çevirdiğimde göz göze gelmiştik.

Yalnızca dört saniye.

Gözleri önce yüzümde ardından üzerimdeki gömlekte yalnızca dört saniyeliğine dolaştıktan sonra kafasını çevirdi.

Bu dört saniye benim için yeterliydi.

Üzerimdekinin kendi gömleği olduğunu anlamış olmalıydı, yine de bakışlarındaki boş ifadede değişen hiçbir şey yoktu.

Bu gömleği giymek oldukça yanlış bir karardı.

Umudum gittikçe tükeniyor gibiydi, beni bir daha görmek istemediğini yavaş yavaş kabullenmeye başlamalıydım.

Belki de benden sıkılmıştı. Haklıydı da. Bir şey diyemezdim. Onu suçlayamazdım. Ona olan hislerimin karşılıksız olduğunu en başından beri biliyordum, yine de yanında olmaya devam etmek istemiştim.

Fakat artık her şey bitmişti. Gözlerinde artık bana dair hiçbir şey yoktu. Ve ben bunun nedenini algılayamıyordum.

Belki de birine aşık olmuştu, bu yüzden artık benimle görüşmek istemiyordu. Olabilirdi, o aşık olunacak biriydi, çoğu kız onun gibi biriyle birlikte olmak isterdi. Onun beni seçmesi içinse hiçbir nedeni yoktu. Benden hoşlanmıyordu bile.

Düşüncelerim sınıfa giren hoca sayesinde bölündüğünde birazdan gireceğim sınava odaklamaya çalışmıştım.

Eğer o yapabiliyorsa ben de yapabilirdim. Onu unutacaktım, ben de ona sanki benim için bir yabancıymış gibi bakabilirdim.

Yapabilirdim, öyle değil mi?

Sınav bittiğinde Jimin ve Haneul'la biraz sınavdaki sorular hakkında konuştuktan sonra Jimin'in beni arabayla eve bırakma teklifini reddedip onlara veda ederek yanlarından ayrılmıştım.

Yürümeye ve düşünmeye ihtiyacım vardı.

Çantamdan çıkardığım kulaklığı kulaklığıma takarken çalma listemden en sevdiğim şarkılardan birini açtım.

Kayboldum, bir gökkuşağında
Şimdiyse gökkuşağımız gitti.
Gölgen onu kapladı
Dünyalarımız ilerlerken

Taehyung hayatıma girdiğinden beri değiştiğimi biliyordum, hayatımdan çıkarken de beni aynı şekilde değiştiriyor olmasına şaşırmamam gerekiyordu. Yine de canımın bu kadar acıyor olmasına dayanamıyordum.

Bu gömleğin içinde sen olabilirim
Kısa bir süreliğine de olsa sana yakın olmak için

Üzerimdeki gömleğe bakarken burakça gülümsedim. Onunla geçirdiğim günler aklıma gelirken bana gülümsediği anları hayal ettim.

Bir yıkım makinesi var,
Geçmişte olduğumuz tüm o şeyleri teker teker deviren.
Geceleyin uyanırım
Makinenin hırıltısını duymak için

Taehyung'un yaptığı en ufak jestleri, benimle ilgili aklında tuttuğu hakkımdaki bilgileri, nadir anlarda beliren bakışlarındaki sıcak ifadeyi hatırladım.

Bir acı var,
Bedenime dalgalanmalar veren.
Bedenime sızıyor, beni sakatlıyor.
Bir diken var bende.
Bu bir utanç,
Bu bir ödül.

Ben onunlayken huzurun ne olduğunu öğrenmiştim. O, küçücük bir çadırı benim için yuva yapmıştı ve tuhaf ilişkimiz süresince ruhumda hissettiğim boşluğu doldurmamı sağlamıştı.

Sen ve benim
Hep değişmemiz
Artık ilerlememiz, hızla hareket etmemiz
Ve onun dokunuşu istenmiş olmalı
İstediğiniz gibi olmalı

Fakat o değişmişti, ben de onun gibi değişmeli, ondan uzak durmalıydım.

Ama Jake'e ihtiyacım var sana söylemesi için
Seni sevdiğimi ve bunun asla bitmeyeceğini
Ve ben bir yıl boyunca her gün kanadım.

'Benden uzak dur Lara. Bana iyi gelmiyorsun.'

Kulaklarımda yankılanan bu cümle gözlerimin dolmasına neden olurken ilerlemeye devam ettim. Oysa onu sevmek bana iyi gelmişti.

Sana okuman için bir not gönderdim
Rüzgara doğru
Orada isimlerimiz beraberdi
Tohum gibi düşmüş olmalılar
Toprağın derinliklerine.
Yerin derinine gömülmüş olmalı.
Rüzgarda seni duyabilirim
Adımı söyle, sese sarılayım

"Sonunda buldum seni."

Bu hayatta görmek istediğim son kişi apartmana girmek üzereyken beni karşılığında korkudan bacaklarımın titrediğimi hissetmiştim. Onun burada ne işi vardı, beni nasıl bulmuştu, neden buradaydı, bana yeniden zarar vermeye çalışacak mıydı?

Hiç düşünmeden tüm gücümle koşmaya başladığımda bir an bile geriye dönmemiştim.

Buraya bir daha asla dönmeyecektim. Yeniden kaçacaktım. Daha önce hep yapmış olduğum gibi. Bana zarar veren herkese izimi kaybettirecektim. Bunu daha önce yapmıştım, yine yapabilirdim.

Gözyaşlarım yanaklarımdan süzülürken hiç durmadan koşmaya devam ediyordum.

Hızlıca bir taksinin önüne atlayıp bindiğimde adama otogara sürmesini söylemiştim.

Kayboldum
Bir gökkuşağının içinde
Şimdiyse gökkuşağımız gitti
Kayboldum.

Ve ben bütün acılarımı, hayatıma yeni girmiş olan Taehyung'u, yıllar sonra görmüş olduğum o iğrenç yüzü geride bırakarak kayboldum.

The Show Must Go On | Kim TaehyungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin