26

36 3 0
                                    

26: Kamp

.

"Öyle işte."

Diyerek Taehyung'la olanları anlatmayı bitirdiğimde Jimin şaşkınlıkla beni dinliyordu.

"Sence neden yapamadım dedi? Bir de şu şarkı işi var? Onu bana mı söyledi acaba?"

"Lara sanırım Taehyung'a olan hislerin karşılıksız değil."

Jimin hiç beklemediğim bir cevap verdiğinde içtiğim kahve boğazımda kalmış ve öksürmeye başlamıştım.

"Taehyung'un benden hoşlandığını hiç sanmıyorum."

"Jungkook'tan neden kıskanmış o zaman? Bence o gün sizi okulda sarılırken gördü."

"Jungkook'la aralarında tuhaf bir şey var. Ne olduğunu bilmiyorum, sorsam da anlatacağını sanmıyorum. Bence beni kıskanmıyor, kıskansa o gün bardaki adamdan da kıskanırdı, değil mi? Özellikle sadece Jungkook'tan uzak durmamı istedi. Benim ona söylediğim gibi başka birileriyle birlikte olmamı istemediğini söylemedi."

Dediğimde Jimin kafasını sallayarak beni onaylamıştı.

"O da doğru. Taehyung çok fazla karışık sinyal veriyor, çocuğu çözemedim bir türlü. İyi biri mi, kötü biri mi, sana karşı neden diğer insanlara olduğu kadar soğuk değil, senden hoşlanıyor mu yoksa sadece takılmak mı istiyor, anlamadım."

Jimin'in söylediği şeye karşılık kafamı sallayarak onu onaylamıştım. Taehyung'un ne hissettiğini ben de anlayamıyordum. Yine de onun iyi biri olduğunu biliyordum.

"Neyse, bugünlük Taehyung dozumu yeterince aldım. Duyuru grubundaki mesajı gördün mü? Hafta sonu dönemin bitişini kutlamak için kamp düzenliyorlarmış."

"Gördüm, gidecek misiniz siz, Haneul'la?"

Diyerek sırıtarak göz kırptığımda Jimin bana göz devirmişti.

"Gideceğiz, siz gidecek misiniz Taehyung'la?"

Diyerek aynı imalı ses tonunda konuştuğunda utandığım için gözlerimi kaçırmıştım.

"O gelmez herhalde, o gelmezse ben de gelmem. Kiminle vakit geçireceğim orada?"

"Bizimle."

Jimin kaşlarını kaldırarak konuştuğunda gülmüştüm.

"Sağ ol canım ama üçüncü teker olmak artık yorucu olmaya başladı. Bensiz de vakit geçirin biraz. Sevgili oldunuz ama peşinizde kuyruk gibi beni dolaştırıyorsunuz."

"Yok canım, sen daha çok Taehyung'un peşinde kuyruk gibi dolaşıyorsun."

Diyerek son birkaç gündür onunla oturmayı başlamamı kastederek konuştuğunda göz devirmiştim.

"Jimin bana bayıldığını biliyorum ama hislerini bu kadar belli etme. Haneul yanlış anlayacak sonra."

Dediğimde Jimin masanın altına bana tekme atmıştı.

"Ne yapıyorsun mal?"

Diye sinirli bir şekilde konuştuğumda bana dil çıkarıp önündeki kahveden bir yudum alışını izlerken ben de ona bir tekme atmıştım. Kahve boğazında kalıp öksürmeye başladığında kahkaha attığım için sinirle bana bakarken ayağıma tüm gücüyle basmıştı.

Küçük bir çığlık attığımda etraftaki insanların bakışları bize döndüğü için Jimin ayağını ayağımın üzerinden çekerken utandığım için yanaklarım kızarmaya başlamıştı.

Kafamı kaldırıp Jimin'e baktığımda göz göze geldiğimiz an ikimiz de kahkaha atmaya başladığımızda insanların delirdiğimizi düşündüğünden emindim.

The Show Must Go On | Kim TaehyungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin