Eski zamanlarda bahsediyormuş gibi konuşalım:
"Yeryüzündeki kadınların çoğu, anadan üryan yetim doğmuştur. Kendilerinden başka onları savunacak tek bir insanı arayarak ömür geçirirler. Ancak bu çoğu kadın, bir erkeğin arkasının kollandığı gibi kollanmayı tadamaz asla. Asla."
"Bazı kadınlar doğaları gereği değil, yaşadıkları gereği bencil olurlar.
Bir kızı korkuttuğun kadar bencilleştirirmişsin."
Kollarımı üstünden çekip ayrıldım ondan. Saniyeler içinde, bunun ne kadar yanlış olduğunu bilmem bir yana, fizyolojik olarak da hissetmiştim, korkunç bir yanılgıya kapılma endişesiyle yanmıştım. Alelacele ayağa kalktığım sırada, Arın benim tedirgin ve ondan korkmuş ifademi inceliyordu kaşlarını hafifçe çatarak, ben ise Karan'a yan gözle bakmaktan; onun bu konuda ne düşüneceğini merak etmekten kendimi alıkoyamıyordum.
Karan'a bu kadar bağlı olmam, bu hastalıklı tavrım beni deli ediyordu. Sert bir ifade takınıp gözlerimi öte yana, Arın'a çevirdim. Siniri biraz olsun geçmişti ama tekrardan alevlenebilirdi birden; onu Karan'la yalnız bırakamazdım. Elimi uzattım ve "Gel benimle," dedim.
Başını Karan'a çevirdi. "Hayır-" diye geveliyordu ki yatak odasından adım sesleri duyduk. İkimizin de gözleri oraya döndü. Küçük kız duvara yapışarak, koridorun ilerisinden bize doğru geliyordu. Tir titriyordu. Gözlerinden sessizce yaşlar boşalırken, onu terk etmememiz için sesini çıkarmaya çalıştığını; nasıl da yalvarırcasına bir mahcupluk içinde olduğunu görebiliyordum. Ki haksız da değildi, onu bırakamazdık. Karan'ın onu sağ bırakacağına, içimdeki hastalıklı bir yanım ihtimal veriyordu: Ama diğer tarafım ise, 'Hayır, sağ bırakmaz.' diyordu.
Elime, yere bıraktığım silahı tekrar aldım ve serinkanlı bir sesle, "Arın, birini mi öldüreceksin? Emin misin buna?" diye sordum. Bana anlamayarak, ifadesiz bir yüzle baktı.
Resul onun için ne kadar önemliydi kestiremiyorum.
İçime bir sancı girdi o an. Gerçekten de, Karan'ı öldürmeden bırakmazsa ben ne yaparım?
O zaman... Ben tüm bunlarla tek başıma ve neye karşı yüzleşeceğim? Ölmesini istiyorum, ama benden çok önce değil. YAPAMAM! Kes sesini.
Ve sen Arın...
"İnsan gibi yaşamak istediğini söylemiştin. Kimseyi öldürmek istemiyorsun zannediyordum." Diye konuşmaya devam ettiğim sırada, tedirgin bir adım attım geriye.
Yutkundum, titrek göz bebeklerimle, irislerindeki kana baktım. "Öyle değil mi?" diye sordum.
Birilerini öldürmekten çekinmeyen kimselere güvenmeyin. Şayet o kişinin mesleği askerlik ya da polislik değilse. Size, bir katil olarak nasihatimdir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRKAYAK
Misteri / ThrillerEren İpek Şahin, çocukluk aşkı olan üvey abisi Karan Sezer Şahin'in kendini istismar etmesiyle zihinsel olarak çökmeye başlar. On altı yaşındayken dünyası kararan, mafya hiyerarşinin dibine doğan bu genç kızın kontrol arzusu; üvey abisi tarafından i...