Eren İpek Şahin, daha on altı yaşındayken, üvey abisi tarafından takıntı haline getirildiğini korkunç bir olayla öğrenir. Bu trajik vahşete, önündeki üç yıl boyunca maruz kalmaya devam eder. Üstelik bu, başına gelenlerin yalnızca bir kesimidir: Çevresindekilerin genç kıza davranış biçimi de en az başına gelenler kadar zorlayıcıdır.
Eren'in, artık, kendine biçtiği yazgının 'karanlığın kıyameti olmak' olduğu on dokuz yaşında, hayatının 'dönüm noktası' bir adamın suretine bürünerek karşısına çıkar: Karanlığı, kendi için 'saklanma alanı' olmaktan öte görmeyen bu adam; kısa sürede, Eren'in (onlara tutunarak) nefes almaya devam edebildiği tüm kaotik inançlarını parçalayacak ve yerine kendi diktelerini zorla yerleştirmeye çalışacaktır.
Dikteler ve inançlar birbirleri ile çarpıştıkça, kaotik çarpışmalar ve riyakâr yüzlerin orantısız artışı söz konusu olacak; üçünden birinin canı, eninde sonunda diğer ikisinin ellerinde kalacaktır.
"Şehrin biraz kan ağlaması gerekliydi, yıkanması için."
O, ağlattı.
İnsanlar söylediler ki:
-Göklerden düşmüş bir meleği andırıyordu. İsrafil bizlere geç kalınca, şehrin kıyamet Sur'unu o üfledi.
Ve melek dedikleri de, güldü bu söylenenlere, kabaca kıkırdadı:
-Neyse ki ben, kendini Tanrı sanan serseriye şirk(?) koşabilirim, peki o serseri, bir melek zannedilene şirk(?) koşabilir mi?
𓆨
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRKAYAK
Misteri / ThrillerEren İpek Şahin, çocukluk aşkı olan üvey abisi Karan Sezer Şahin'in kendini istismar etmesiyle zihinsel olarak çökmeye başlar. On altı yaşındayken dünyası kararan, mafya hiyerarşinin dibine doğan bu genç kızın kontrol arzusu; üvey abisi tarafından i...