[8] Şeytanlarımın ninnisi.

318 41 145
                                    

Kendini öldürmek istemek,

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kendini öldürmek istemek,

Kendini kurtarmak istemek değil mi aynı zamanda?

Kimi yüksek ruhlar için.

9 Mart 2024

"Nasılsa izleri bile kalmayacak."

Ağır ve acı bir duman gözlerimi yakıyordu. Genzimde bir tıkanma söz konusuydu. Bu duman, ciğerlerimi dolduran içimdeki buhranla ortak bir tanıdıklık taşıyordu sanki. Üstelik, bu geniz yakan duman sayesinde, içimdeki buhranı daha da iyi tanımlamıştım. Şöyle ki, ben, her daim yanıyordum ve zehirli bir havanın esaretindeydim.

O yüzden mangalın acı dumanında bana yabancı kalan bir şey yoktu: hatta aklımı başında tutan bir kolonya işlevi vardı.

Her bir olaya binlerce olguluk anlam katabilirim, bu size tuhaf gelmesin. Ben, yalnız bir zihnim. Bu zannedilenin aksine çoğu insanın yaşamadığı bir şey. Değerlerim ve hazinelerimi açık bir yürekte değil; demirden bir kılıf içine yerleştirilmiş bir yürekte saklarım. Benim için her şey, birer giz taşır içinde. Gizlerde, edebiyatı uyandırıyor işte.

Derdimi kederimi anlatmanın en güzel yolunu bulmaya çalışıyorum. Çünkü, derdimi anlatamadığımdan anlaşılamadığıma inanıyorum. Eminim ki, derdimi insanlara anlatabildiğimde beni anlayacaklar.

Dikkatim, gözlerimin önünü şeffaf bir perde misali kaplayan mangal dumanlarının ardından yükselen Şahin malikanesindeydi. Etrafımdaki kalabalığın sesi belirsiz, suyun altından duyulan bir gürültü olarak gelmeye başlamıştı çoktan kulaklarıma. Avuç içim sıcaktan dolayı terliyordu, sağ dirseğimi masaya dayayıp sağ elimi yanağıma bastırmıştım. Avuçladığım sağ yanağım sıcacık olmuştu.

Çarşamba günündeydik. Karan'ın halası, kocası ve çocukları iki gündür bizde kalıyorlardı. Nikah bitene kadar buradalardı. Nikahtan önceki son kutlama olarak, mangal yapıyorduk. Karan özellikle istemişti. Etten tiksindiğimi bilmesine rağmen.

Erkekler ileride mangalla uğraşırken -onca aşçı ve uşağa rağmen kendileri yapmak istemişti- ben ve Karan'ın halası Feride, kızı Karsu, annem, dördümüz birlikte masada oturuyorduk. Feride, Karsu'nun akademik başarılarını ballandıra ballandıra anlatıyordu, tıp kazanmıştı Karsu. Bir zamanlar benim hedefim olan üniversitede, benim hedefim olan bölümdeydi. Ve Karsu'nun başarısını Feride anlatırken, gittikçe zihnim boşalmıştı. Dalıp gitmiştim ileriye.

Gözlerim, dumanların önünü kapladığı Şahin Malikanesindeydi dediğim gibi. Dalgın gözlerle seyrediyordum binayı. Önce tüm camlarını saydım, sonra içini; gizli geçitleri, sanki duvarlardan ilerisini görebilme yeteneğim varmış gibi hayal etmeye başladım hangisi neredeydi diye. Üç yıl boyunca bu eve tıkıldığımda, kafamı bir yerlere verip aklımı kaybetmemi sağlayan şey, bu evin labirentimsi yapısı olmuştu. Bir de kütüphane.

KIRKAYAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin