Akşam yemeği için çok şık bir restorana gelmiştik Tamer yemeği hiç görmemiş gibi yerken sadece şaşkınlıkla ona bakıyordum
"Tamer'im biraz yavaş mı yesen acaba"
"Aç ayı oynamaz Gökçe"
"Ne demek istiyorsun Tamer ?"
"Gece oyun oynayalım dedim ya açken nasıl oynuyor olucam" dedi ağzı dolu bir şekilde Tamer
"Hee anladım"
"Ye yemeğini de biran önce gidelim"
"Ben doydum Tamer"
"Yemezsen ver ben yerim"
"Al Tamer al beni de ye Tamer oldu mu ?"
"Yiycem zaten seni"
"Ne"
"Yok bir şey yok,içsene bir şeyler"
"Yok canım ben almıyim çarpıntı yapıyor"
"Ben alırım çarpıntını sen iç istediğin kadar"
"Yok ben kafam yerinde olsun istiyorum"
"İyi sen bilirsin,pardon hesabı alabilirmiyim"
Tamer hesabı ödedikten sonra otele gelmiştik saat 21:25 aralarıydı otele geldiğimizde ben kabanımı çıkartırken Tamer arkadan klasik müzik açmıştı
"Alırmısın bir kadeh" dedi viski kadehini uzatarak kısık ve boğuk bir ses tonu ile
"Bir tane içeyim bari" dedim kadehi elinden alarak
"Oyun oynamaya hazır mısın ?"
"Hazırım neden olmayayım ki ?"
"Dön arkanı elbisenin fermuarını indireyim"
Arkamı döndüm Tamer fermuarı indirdikten sonra belimden kavrayarak kendine çekti beni arkamdan sarılıyor bir yandan da boynumu öpüyordu
"Tamer oyun oynayacaktık hani" dedim sinirli bir ses tonu ile
"Oynuyoruz işte"
"Oyun bumuydu Tamer"
"Buydu sevgilim"
"Ben bu oyunu oynamak istemiyorum"
"Başladığımız işi bitirmeyelim mi ?"
"Ben masum bir aşk yaşamak istiyorum Tamer"
"Masum bir aşk olamaz bizimkisi"
"Biliyorum en azından masummuş gibi yaşayalım"
"Bak sen bile kendin dedin masum olmasın masum gibi görünelim"
Tamer'e doğru döndüm parmak uçlarıma çıkarak dudaklarım Tamer'in dudaklarını buldu bir zaman sonra konuşmaya başladım
"İstemiyorum Tamer Erkin"
"Peki ben bir duş alayım"
"Bende makyajımı çıkartacağım"
Makyajımı mı çıkartıp üstüme rahat bir şeyler geçirdim yatağın soğuk tarafına uzandım ve derin düşüncelere daldım yatağın soğuk tarafıydı keybettiklerimin acısı soğuk tarafı hissettiriyordu acının masum tatlılığını annemin pamuk gibi olan elleri babamın saçlarımı okşaması annemin elleri gibi hissetirirmiydi Tamer'in yüreği babam gibi üstüme titreyebilir miydi beni yılmadan bıkmadan yıllarca sevebilecek miydi iyi bir baba olabilecek miydi yoksa tam tersi birimi olacaktı bilmiyordum hiç bir şey bilmiyordum onsekiz yaşında bir lise öğrencisi ve yirmisekiz yaşında onun öğretmeni
"Gökçe neden tavana bakıyorsun öyle ?"
"Heh ne sen hiç öyle"
"Gözlerin dolmuş"
"Yoo sana öyle geliyordur"
"Yok hayır basbaya gözlerin kan gölü olmuş"
"Yok bir şey Tamer"
"İyi öyle diyorsan"
"Doğum gününü ne zaman kutluyoruz"
"Daha var benim doğum günüme"
"NE ? hani 4 şubat"
"Yani ben o an öyle"
"Ya bırak yalan söylemişsin bana bir de üste çıkma yağ gibi"
"Ufacık bir yalan sadece ama gerçeğini söyleye bilirim"
"Neyin gerçeği Tamer sen onuda yalan söylersin bırak Allah aşkına kim bilir ne yalanlar söyledin bana al yastığı git burdan nerede yatarsan yat yanıma gelemezsin"
"Özür dilerim sevgilim"
Miğde bulatısı ile attım kendimi banyoya Tamer kilitlediğim kapıyı açmaya çalışıyordu
"Gökçe iyimisin Gökçe ne oldu"
Banyodan çıkar çıkmaz gözüm karardı ne olğunu anlamamıştım gözlerimi açtığımda karşımda Zeynep duruyordu
"Zeynep ne oluyor neden geldik hastaneye Tamer nerede"
"Tamer su almaya gitmişti de"
"De ne Zeynep"
"Az önce sonuçlar çıktı da"
"Eee"
"Eesi hamileymişsin"
"NE" dedim endişeli bir şekilde
"Tamer gelince söyleriz aramadım Tamer'i"
"Hayır Zeynep Tamer bilmeyecek ilk seferden nasıl oldu böyle bir şey bilmiyorum offf ne yapçam,yinede Tamer bilmeyecek"
"Neden diye sormayacağım vardır bir bildiğin eee ne yapacaksın o karnındaki ile"
"Bana destek çıksan yeter var benimde bir planım"
"Tabikide her zaman sana destek olacağım heleki böyle bir durumda arkadaşımsın kızım sen benim"
"Teşekkür ederim"
Tamer'den
Su almak için hastanenin kantinine indiğim sırada telefon çaldı arayan annemdi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜRAİ Aşkın İki yüzü
Literatura FemininaYalnızlığın cehenneminde kavrulan Gökçe'nin gerçekliğinden kaçan Tamer hoca ile kesişen yollarında onları ayıra bilecek tek gücün ölüm olduğunu bilmeden birbirlerine sımsıkı bağlanırlar