Yaralar, Yarınlar ve Ya Sonralar Part 11

4.4K 219 121
                                    

Herkese merhabalar..  

 İkinci sezon haberine sevinenlere ufak bir kutlama üzülenlere ise ufak bir teselli bölümü getirdim. 

 Bir önceki bölüme yapmış olduğunuz yorumlar için çok teşekkür ederim. Onlar benim en büyük motivasyon kaynağım. 

Bu bölümü de okumanızı, beğenmenizi ve yorumlarınızla yanımda olmanızı dilerim. 

Keyifli okumalar.. 


............................................................................


 İçindeki endişe onu yiyip bitiriyordu ancak yine de bir adım daha atıp karakol binasına giremiyordu Serhan. Alaz, ona nereden haberi olduğunu soracaktı ve Serhan ne diyecekti? Bütün bağlantılarımı ve gücümü seni gayrı resmi takip etmek için mi kullanıyorum? Kulağa fazlaca gerçek dışı ve hatta sakil geliyordu zaten ama bu, böyleydi. Ta ilk günden beri Soysalan soyadı ile en ufak bağlantısı olan herkese verilen bir bilgi vardı. Hastane, emniyet ya da en basitinden bir tapu işlemi.. Alaz Demir ismi hangi devlet kurumundan içeri girerse Soysalan avukatları bilgilendirilecekti geri kalan kısımlar için daha gayrı resmi yolları tercih etmişti Serhan. Yaklaşık yarım saat önce arandığında ve Alaz'ın karakolda olduğu kendisine söylendiğinden beri neden evden öylece çıktığı hakkında ne söyleyeceği konusunda hiç endişe duymamıştı. Tüm bu insanlar neden Alaz Demir, adlı bir genci izlettiğini sorgular konusunda da bir endişe duymuyordu. Alaz'ı buradan çıkarıp çıkaramayacağı konusunda da bir endişesi yoktu. Onun tek endişesi Avukatları Sinan beyin bahsettiği üzere Alaz'ın yaralanmış yüzü ve Alaz'a burada olduğunu nasıl açıklayacağıydı.

Derin bir nefes doldurdu ciğerlerine. Eğer sigarayı bundan seneler evvel bırakmamış olsaydı şu an birkaç dalı üst üste içmesi gerekirdi. Belki de bunu yapmalı ve köşedeki büfeden bir paket sigara almalı ve uzun zamandır nikotin tüketmediği için muhtemelen daha çabuk etkilenecek bedenini birkaç dal nikotin ile sakinleştirmeliydi. Ama yapmadı. Karakolun bahçesine giren tanıdık bir araç buna engel oldu.

Kavganın taraflarından birinin Rüzgar olduğunu biliyordu ve işin aslı Serhan sebepler üzerine kafa dahi yormamıştı. Oğlunun neden Rüzgar ile kavga etmiş olduğu ile zerre ilgilenmiyordu. Belki de Rüzgar'ın gözünün üstünde kaşı vardı belki de daha ciddi bir meseleydi. Alaz her ne sebeple kavgaya karışmış olursa olsun Serhan sonuna kadar arkasında olacaktı ve bu da tüm sebepleri önemsiz kılıyordu ama ya Alaz'ın şu an içerideki kimsesizliği. Avukatları bile dışarıda bekliyordu Alaz bir şeylerden şüphelenmesin diye ve sırf bir Soysalan olduğu bilinmiyor diye Alaz içeride öylece tek başına duruyordu. Yüzündeki yaraların ciddi olduğunu söylediler Serhan bey, demişti Sinan ve oğlu ilk müdahale için hastaneye bile götürülmemişti. Rüzgar'ın babası ve soyadı yüzünden gördüğü iyi muamelenin muhtemelen onda biri bile gösterilmemişti oğluna. Ama onunda bir soyadı ve babası vardı. Yine de kendisini sakin kalmaya zorladı. Beraberinde bir avukat ordusu ile kendisine yürüyen ve bir şekilde kendisini bu bahçede bulduğuna hiç şaşırmayan adama baktı.

"Serhan, abi bu kaçıncı vukuat ya?" diye sordu adam bıkkınlıkla. "Ali'yi de kendisiyle sürüklemiş yine değil mi?" diye devam etti mahcupça.

O an aklında beliren fikirle neredeyse karşısındaki adamı gördüğüne memnun oldu Serhan. Alaz'a Ahmet ile birlikte olduğunu, onun haberi aldığını ve buraya geldiklerinde Alaz'ı görmesinin kendisine de sürpriz olduğunu söyleyebilirdi.

"Benim oğlanda içeride." diye tasdik etti adamı. Her zamanki o nerede nasıl davranılması gerekiyorsa öyle davranan haline geri dönmüştü.

"Yemin ederim bıktım bu çocuktan. Ben baş edemiyorum artık." diye yakınmaya devam etti adam, Serhan'ın yanına ulaştığında sakin sözleşmişler gibi aynı anda küçük karakola yürümeye başlamışlardı bile. "Yok abi olmuyor, en sonunda elimde kalacak."

Yazılmamış HikayelerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin