Yorum yapmayı unutmayın...
...
"Salondan bir yere ayrılmayın," diye bağıran Minho ile birlikte uzandığım yerde dikleştim ve kapının önünde çocuklara bağıran bedeni inceledim bir süre.
O iki çocuğun gösterdiği görüntüler gözlerimin önünden geçiyordu sürekli ne zaman sakinleşsem veya sakinleşmeye çalışsam.
Sinirleniyordum, kıskanıyordum onu kötülükte. Hakkım yoktu buna, hepsi o küçüğün zihnime yerleştirdiği düşüncelerdi. Biliyordum, anlayabiliyordum fakat ne zihnime söz geçirebiliyordum ne de sakinleşebiliyordum.
Diğer ufaklığın gösterdiklerinden bahsetmiyordum bile!
Demek Minho, temas etmeyi bu yüzden yasaklamıştı onlara. Bense aptal gibi bana dokunmalarını beklemiştim.
Kapının kapanma sesiyle birlikte ayağa kalktım. Vücudum sanki benim kontrolümde değilmiş gibiydi.
Bana doğru dönen bedenin kolundan tutup yatağa çekiştirdiğimda "İnsanoğlu," diye mırıldandı. Kurtulabilirdi ellerimin arasından fakat o yalnızca beni durdurmak için konuşuyordu. Belki de kurtulmak istemiyordu.
Sırtı çarşafla buluştuğunda irice açıldı gözleri, dirseklerinin üzerinden dikleşti ben üzerindeki yerimi alırken.
"İradenin bu kadar zayıf olacağını düşünmüyordum."
Benle alay mı ediyordu bu durumdayken bile? Sanırım, evet. Sinir bozucu muydu, hayır. Sinirimi bozan başka şeyler vardı.
"İsmini değiştireceğim," diye homurdandım bana dediklerini umursamadan. O da bunu istemiyor muydu zaten?
Kaşları çatıldı. "Hayır," diyerek reddetti beni. "Kendi isteğinle yapmadığın bu şeyden pişman olacaksın."
Haklıydı ama kendime de engel olamıyordum işte. Ona cevap vermedim, yüzüne doğru eğildim sadece. O da yatağa uzanıp olabildiğince yüzünü kaçırdı benden. Hatta kaçacak yeri kalmayınca elini dudaklarının üzerine koyup engel oldu bana.
Gözlerimin önünden tekrardan kötülükle olan yakınlığı geçti, daha da sinirlendim. Bir elimle dudaklarını kapattığı elini tutup çekmeye çalıştığım diğerini ise boğazına götürdüm ki pek bir şey yapmadan geçen günkü gibi Maya'nın üzerime atlaması ile yerde buldum kendimi.
"Tanrı aşkına," diye bağırdım Maya ile geçen günkü pozisyona geldiğimizde. Yine hançerini çekmiş ve boğazıma başlamıştı. Öfkeyle bakıyordu bana, aynı şekilde bende öfkeyle bakıyordum ona.
"Ne yapıyorsun insanoğlu," dedi Changbin sert bir sesle. Çoktan yatağa oturmuş ve dikleşen lorduna bir şey yapıp yapmadığıma bakmıştı.
"Size ben çağırmadıkça gelmeyin dedim," diye söylendi Minho dişlerinin arasından. Omzundaki Changbin'in elini ittirdi.
"Ne yapsaydık efendim? Onun tekrardan size zarar vermesine izin mi verseydik?"
Maya'nın konuşması ile hançeri boynuma biraz daha bastırması bir olurken sinirle gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım sakinleşmek adına fakat hiç becerikli olamadım.
Hançeri tutan bileğini tutup kıvırdığımda acı dolu bir inilti çıktı dudaklarının arasından, sonraysa yerimizi değiştirdim. Bunun bu kadar kolay olacağını hiç düşünmüyordum, değildi de zaten. Minho'ya yaptığımı yapıyordum, güçlerimi kullanıyordum.
Yataktan kalkan Changbin, hızla yanımıza geldiğinde altımdaki bedenin hareketsiz kalmasını fırsat bilerek üzerime atılan Changbin'e karşılık verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Universe Ruler/ Bangİnho
FantasyKehanet rüyaları gören bir insanoğlu, evrenin hükümdarı olmak isteyen bir lordun dikkatini çekmişti.