Yorum yapmayı unutmayın!
...
Kısa bir süreliğine diye getirdiği çocuklar akşam olmasına rağmen hâlâ buradaydılar.
Onlara da alıştırmıştı; hepsi koltuklara dizilmiş, heyecanlı bir şekilde çizgi filmleri izlemeye başlamışlardı. Ne kadar da güzel vakit geçiriyordu uçakları ile.
Bulaşıkları yıkamayı bitirdiğim sırada elinde bardakla içeriye giren Minho'ya baktım bıkkınca. Onun sarayındaki hizmetlilere mi benziyordum ben?
"Bunu unutmuşum," diye kurtulabilirmiş gibi şirin bir ifade ile konuştuğunda göz devirdim. Tamam belki bu ifadesi ile kurtulabilirdi ama sinirlenmiştim bir kere.
"Yıka o zaman."
"Ben mi?"
"Hizmetline mi benziyorum?"
"Orduma yer alacaksın, benziyorsun biraz sanki."
Alayla kurduğu cümle beni iyice sinirlendirirken kolundan tutup lavabonun önüne çektim onu ve yıkasın diye kafamla işaret ettim.
Bir süre boş boş suratıma baktı, sonra derin bir nefes aldı ve süngeri alıp deterjan döktü üstüne. Bardağı köpükleyip durulayana kadar arada bir bana baktı, sanki elinden almamı bekliyordu. Bittiğinde musluğu kapatıp diğerlerinin yanına bırakmış ve bana doğru dönüp kollarını önünde birleştirmişti.
"Oldu mu?"
"Evet."
Göz devirdi. Islak ellerini kaldırıp bana doğru uzatırken "Karşında kim var senin farkında mısın," diye homurdandı. Oysa her dediğimi dinleyen, yapan oydu.
"Bulaşık yıkama konusunda becerikli bir lord." Islak ellerini tutup indirdiğimde ciddi misin der gibi baktı bana.
"Ben her türlü konuda becerikliyim," diye övündü, kibirli bir gülümseme sundu.
"Her konu da mı?"
"Evet." Bir adım atarak bana yaklaştı. "Göstermemi ister misin?"
Konu sanki başka yerlere gidiyormuş gibiydi. Ondan uzaklaşıp "Hayır," diye homurdandım. "Belki daha sonra."
"Sen kaybedersin." Omuz silkti Minho, salondan seslenen çocuklarla birlikte bana kısa bir bakış attı ve yanımdan geçip mutfaktan çıktı.
Peşinden gidecekken masanın üzerinde oturan pembe saçlı oğlan, Willy duraksamama sebep oldu. Ne ara gelmişti buraya? Minho görmemiş miydi onu?
"İsmi ne demiştin?" Kafasını çevirip kapıyı kapatan kardeşine, Eris'e karşı kurduğu cümleyle kaşlarımı çattım. Ne yapıyordu bu ikili?
Eris kapıyı kapatıp kilitledikten sonra sırtını kapıya yasladı ve "Chan," diyerek kardeşine doğru döndü.
"Ah Chan, anlamı nedir?"
"Bilmiyorum." Hiç araştırma gereksinimi duymamıştım. İsimlerin anlamları pekte önemli değildi bazılarına göre, eh o bazılarının içerisinde bende vardım. Çünkü çoğunluk anlamına bakmaz, güzel bulduğu için koyardı.
"Ciddi misin?"
"Willy, onlar için isimler önemli değil."
"Gerçekten mi," diyerek şaşkınca kardeşine baktı. "Oysa bizler için çok önemli."
"Neden?"
"Çünkü bu isimlerimizi her şeyden çok sevdiğimiz kişiler verir, eh karşı tarafta çok sever ve isim verme gereksinimi duyar."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Universe Ruler/ Bangİnho
FantasiKehanet rüyaları gören bir insanoğlu, evrenin hükümdarı olmak isteyen bir lordun dikkatini çekmişti.