Yorum yapmayı unutmayın!!!
...
Uyandığımda hava çoktan aydınlanmış, saate baktığımda ise işe geç kaldığımı görmüştüm. Uyuyordum, iyi bir uyku çekiyordum ve bu harika bir şeydi, yani işim şu anlık pekte umrumda değildi.
Kafamı çevirip hemen yanında yatan bedene baktım. Aynı görünüyordu, ölü gibi uyuyordu. Endişelenmekte haklıydılar sanırım, çok sevdiğim biri böyle olsaydı bende korkar ve kararlarını değiştirmek için her şeyi yapardım.
Yerimde dikleştim. Gözlerim ellerimi bulurken gerçekten onların bahsettiği kadar güçlü olup olmadığımı düşündüm. Eğer dedikleri kadar güçlüysem ve bunun farkında değilsem yanımdaki beden daha da zarar görmeyecek miydi? Belki fakat bu onun umrunda değil gibiydi.
Hareketlendiğini hissettiğimde hızla ona doğru döndüm.
İlk kaşlarını çattı, sanki bir rüya görüyormuş gibi. Sonraysa yavaşça araladı gözlerini ve derin bir nefes verdi dışarıya. Yorgun duruyordu ama uyanmıştı işte.
"İyi misin?" Sorumla birlikte beni buldu gözleri, birkaç mırıltı ile onayladı beni. Konuşacak gücü bile yoktu sanki.
Yerinde dikleşmeye çalıştığında tereddüt etsem de yardım ettim ona, eh gölge şövalyesi onunla temasa geçmememi söylemişti.
Sırtını yatak başlığına yasladı, zar zor nefes alıyormuş gibi gömleğinin iki düğmesini açtı zorlukla ve derin bir nefes daha aldı. Bir şey der diye gece kıyafetlerini değiştirmeden yatırmıştım onu yatağa.
Omzuna dokunmaya devam ettiğimi fark eder etmez elimi hızlıca çektiğimde kapattığı gözlerini araladı, şaşkınca baktı bana. O böyle bakınca kendimi açıklama gereksinimi duydum.
"Changbin, gölge şövalyesi sana dokunmamam gerektiğini söyledi."
Güldü. Aslında öksürmüşte olabilirdi, bilmiyorum. "Umursama onu," diye kısık bir sesle konuştu.
Umursama diyordu, durumunun farkında mıydı o? Ölü gibi duruyordu karşımda. O böyle olunca nasıl dinlemezdim bana denilenleri?
"Ben paylaşmadığım sürece alamazsın enerjimi. Bu yüzden umursama onu."
"Madem öyle, neden yaptın? Neden gücünü paylaşmaya devam ettin?"
Derin bir nefes daha aldı. "Bir şeylerin farkına var diye. Ölümü bile alt edebilecek kadar güçlü olduğunun farkına var diye."
Ben, ölümü yok edebilirdim ve neredeyse ediyordum da.
Yutkundum. Korkunç bir şeydi bu, istemeden yapıyor olmam daha korkunçtu. Birine zarar verme olasılığım daha yüksekti çünkü.
"Sen izin verdiğin için ol-"
"Kendini küçük görmeye devam edersen daha çok işimiz var senle insanoğlu."
Lafımı ağzıma tıktı. Bu konuşmadan bıkmış gibi hareketlenip yataktan kalkacağı sırada kolundan tutup durdurdum onu. Ölü gibiydi; zar zor nefes alıyor, konuşuyor ve hareket ediyordu. Böyle ayağa kalkıp gezemezdi.
Kolunu tutmamla birlikte sırtını tekrardan yatak başlığına yasladı, bana baktı ve "Ne oldu," diye sordu.
"Biraz daha dinlen."
"Yeterince dinlendim."
"Hayır. Bir ölü gibi duruyorsun." Kafamı yatağımın çaprazında duran boy aynasını işaret ettim, dönüp baktı aynaya.
"Changbin uzun bir dinlenme aşamanın olduğunu söyledi kendine gelmen için."
"Hep böyle devam edemem ya." Hiçbir şeyi yokmuş gibi gülümsedi, tekrardan ayağa kalkmak için hareketlendi ve ben yine izin vermedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Universe Ruler/ Bangİnho
FantasyKehanet rüyaları gören bir insanoğlu, evrenin hükümdarı olmak isteyen bir lordun dikkatini çekmişti.