Yorum yapmayı unutmayın...
...
Gözlerimi odamda açtığımda uzun zaman sonra kehanet rüyası gördüğümü fark ettim. Minho ile olan anlaşmamız bitince kehanet rüyaları görmeye başlamıştım. Kötü müydü, hayır. Kehanet rüyaları görmek iyi bir şeydi bence, tabii uykusuz kalmayı saymazsak.
Yatağımdan kalkıp etrafıma bakındım. Aydınlık duruyordu etraf fakat çoğu eşyamı göremiyor, sadece orada olduklarını düşünüyordum; hafif bir karartı vardı eşya olduğunu düşündüğüm yerlerde.
İlk kez bir kehanet rüyasında odamdaydım. Bu da yakınlarımdaki birine ait bir kehanet olduğunu gösteriyordu. Ah umarım kötü bir kehanet değildir.
Odamdan çıkıp salona geçtiğimde koltukta uyuyan bedenlerde gezdirdim gözlerimi. Jisoo ve Hyein yan yana yatmıştı ve huzurlu bir uykunun kucağındalarmış gibi görünüyordu.
Ama aynı şey tek başına uyuyan Hyunjin için geçerli değildi.
Tepesinde bir karartı vardı, hareket eden bu karartı bir hayaletmiş gibiydi sanki. Hyein'in bahsettiği ürkütücü varlıklar...
Ona doğru ilerlediğimde rahatsızca yerinde kıpırdandığını, bir şeyler mırıldandığını fark ettim. O karartı her neyse üzerine bir yük oluyormuş, ona berbat bir rüya gösteriyormuş gibiydi.
"Hyunjin," diye mırıldanarak yanına oturdum. Beni duymayacaktı, buradan hiçbir şey ile oynayamıyordum sonuçta.
Elini tutmaya çalıştım ama gel gör ki buradaki hayalet bendim, elim elinin içinden geçti.
"Hyunjin," diye Jisoo ile aynı anda mırıldandığımda kafamı çevirip ona baktım. Hyunjin'in mırıldanmalarını duymuş gibiydi.
Hızla ayağa kalkıp yanımıza yaklaştı, Hyunjin'i omuzlarından tutup uyandırmaya çalıştı fakat hiçbir işe yaramadı. Sadece Hyunjin'in mırıltıları arttı. Ah birde tepesindeki karartı daha da büyüdü ya da bilemiyorum, bana öyle gelmiş de olabilir.
"Abla," diye seslenen Hyein, Jisoo'nun dikkatini çekerken işaret parmağı ile Hyunjin'in tepesindeki karartıyı işaret etti.
"Üzerinde."
"Ne? Üzerinde ne var?"
Asansör olayından sonra epey korkmuş olacak ki Jisoo, elini boşlukta -karartının üzerinde- salladı hızlıca. Hayaleti göremeyen Jisoo'nun bu yaptığı ise hiçbir işe yaramadı.
"Ab-"
"Kötüyü çağırma Hyein."
Kafamı çevirip tekrardan Hyunjin'e baktığımda yüzündeki ifadenin değiştiğini fark ettim. Kaşlarını çatmış, elini boğazına götürmüş ve mırıldanmaları artık birer bağrışa dönmüştü.
Gözlerim kocaman açılırken "Ölüyor," diye bağırdım, sanki onlar beni duyacakmış gibi.
Jisoo'da bunu fark etmiş gibi Hyunjin'in kıyafetini çekiştirerek boğazını açığa çıkardı. Bir hayalet tarafından boğulan bedene bu yaptığı ne kadar etkiliydi, tartışılırdı ama yardım etmeye çalışıyordu işte.
Sonraysa Hyunjin'in yanındaki boşluğa uzandı ve "Chan," diye seslendi. Birinin kolumu tuttuğunu hissettim, gözlerimi kapattım sıkıca. Uyanmam lazımdı.
"Chan, uyan."
Gözlerimi yavaşça aralayıp tepemde dikilen ve beni uyandırmak için sarsıp söylenen Jisoo'ya baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Universe Ruler/ Bangİnho
FantasyKehanet rüyaları gören bir insanoğlu, evrenin hükümdarı olmak isteyen bir lordun dikkatini çekmişti.