Oluşan karmaşa sonucu herkes olması gerektiği yere geri gitmişti.İlk başta Kral her zamanki gibi ciddi bir surat ve endamla yürümüş, yanından da hiç olmadığı kadar sinirli ve gergin gözüken İmparator Kim geçmişti, etekliği savruluyordu geçmesiyle oluşan rüzgarda ayrıca saçları da hareketleniyordu.
Sert adımlar atmıştı.Prens Lee abisinin geldiğini gördüğünde yüzünde çiçekler açmış ve gözyaşlarını bir çırpıda silmişti ki abisi onun ağladığını anlamayacaktı, düşündüğü gibi de olmuştu, Şövalye Seo'yu yalvarırcasına susturduktan sonra abisine her şeyin iyi olduğundan bahsederek onu içi rahat bir şekilde yollamıştı.
Gördüğü bu şeylere rağmen Nakamura Saray'ından ayrılmak istememişti, onun içinde büyüttüğü sevgi tomurcukları asla kesilmezdi.
Kral ise İmparator Kim'in hışımla gitmesinden sonra kardeşine derin ve sorgular bir bakış atmış, onun zan altında hissetmesine sebep olmuştu. Bang Jisung'un ise içi yanıyordu; hem aniden sinirlenmesi hem de Şövalye ile yaptığı şeyler üst üste bindiği için ona fazla gelmişti. Lee Felix'e ise istemeden tokat attığı için değil de, abisinin ona soracağı hesabı düşündüğü için aşırı gergindi.
Bir de hala bu Şövalye'nin yanında durmak onun hararetini arttıracağı için Kral karşısından ayrıldığında her şeyi uzaktan izleyen Şövalye Yang'ın yanına gelmesini yorgun bir sesle emretmiş, Minho'yu eliyle yanından kışkışlamıştı baş ve işaret parmağı ile çatık alnını ovarken.
Şimdiyse Minho bitmiş tükenmiş bir hisle tek başına geçiyordu koridorları, ne düşünmesi gerektiğini bilemediği için artık sağlıklı düşünemiyordu da zaten, düşünme duygusunu bile boşvermiş halde yürürken gözü bir perde ile kapatılan Harem girişine kaydı, herhangi bir kapı yerine beyaz transparan bir tül asılarak o bölüm korunmuştu. Uzun siyah saçlı arkadaşının yine Harem'in kapısı önünde uyukladığını görünce onu buralara sürüklediği için kendine küfürler etmişti.
Derin bir nefes vererek onun yanına gittiğinde ve elini onun omuzuna attığında Hyunjin sıçramıştı yerinden, yine derin rüyalara dalmış olmalıydı. Minho ise ilk önce eğilerek onun hizasına gelmiş, merhametli bakışlarla önüne gelen pürüzsüz ve parlak saçlarını çekerek kulağının arkasına sıkıştırmıştı. Hyunjin'in gözleri hala uykulu iken Minho derin bir nefes vererek onun başını sevmişti, tarihteki en güzel saçlar onda olabilirdi, bu şekilde de kendini avutuyordu.
Odasına gitmekle meşgul olan Küçük Prens ise arkasında Şövalye Yang varken durarak bu manzarayı izlemiş, kuru bir kahkaha bırakıvermişti sinirle kavrularak, gerginliği artmıştı. Öylesine flörtleştiği bir askeri ne kadar kabul etmek istemese de kıskanması, ilk defa oluyordu.
Arkasında bıraktığı rüzgar ile geniş holü terkederken sonunda Hyunjin de ayaklanabilmişti. Minho düşmesin diye onun omuzuna girmişken zar zor gidiyorlardı koridoru, saat neredeyse gece yarısına bile basmış olmalıydı bunca zamanın üstüne. Bugün de onlar için, hiçbir şeyden haberi olmayan Hyunjin için gayet sıradan bir gün olsa da, müthiş bir şekilde yorucu ve kafa karıştırıcı geçmişti.
Tam odalarına gidecekken Yang Jeongin'in sanki bir hayaletmişcesine tüm gün ortalıkta dolaşmasına ve herkese gereken talimatı vermesine şaşırarak bir süre onu izledi Şövalye Lee. Şövalye Yang gidecekken Hyunjin'i bırakıp kulaklarına ulaşan sert sesi umursamayarak onu kolundan yakaladı, aceleci gözüken Yang ise ona dikti sorgular bakışlarını.
"Ne bu acele Şövalye Yang?"
"Prens'im geceliklerini giydikten sonra tatlı yemek istediğini söyledi, aşçılara haber vermeye gidiyordum."
Minho yüzüne hınzır bir gülüş koyduktan sonra gözüne Hyunjin'e kestirmişti, tam olarak iki metre yerde yatıyordu, kötü düşmüştü. Onun bu halde olduğunu görünce biraz bozulsa da içindeki şeytanlığı bozmayarak tekrar göz teması kurdu bir an önce oradan ayrılmak isteyen Yang ile.
![](https://img.wattpad.com/cover/367336080-288-k709458.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kingdom Of Irises ~ Minsung(Mpreg)
FanfictionSüsen Çiçekleri zarefet ve huzuru temsil ederler, içinde bulundukları zariflikle bunlara Iris de denebilir. Bang Jisung ise Bang Krallığının Süsen çiçeklerini temsil eden, nişanlanmanın eşiğine sürüklenen ve nişanlısıyla arası pek iyi olmayan bir Pr...