"Bana öyle bakma, karşılığını istediğin gibi veriyorum."Sarı saçlarını açıp omuzuna ve sırtına dağıtan oğlan sanki içindeki açığa çıkan eğlence canavarını öldürmek istermiş gibi bakıyordu karşısında dikilen kişiye. Dudağının son anda hafif kıvrılması ve ağzından küçük bir kıkırtı çıkması karşısındakini sinir etmişe benziyordu.
Geniş odasına gelerek bomboş yer yatağına oturduğunda omzundan sızan kan temiz saçlarını görünür şekilde kana bularken aynı zamanda elbise içinde kılcallanmış, tenine de bulaşmıştı. Yine de canının yandığını sanki hiç umursamıyormuş gibi güldü, meydan okudu ve kovdu herkesi yanından.
Bütün askerler tereddüt içinde kalsa da teker teker odayı terk ettiklerinde Şövalye Yang bu isteği duyduğu gibi ikiletmeden sabit bir surat ile çoktan gitmişti, onun diğerlerinden daha da çok ilgili olması gerekirken. Fakat odada ne dönmesi istendiğini anladığı için sadece verilen emire uymuştu.
Şimdiyse sarı saçlı oğlan karşısındaki siyah saçlının eğilmesi ile iyice güldü, yüzü sanki bir çiçek bahçesine gömülmüş gibi. Bunu derinlerde duyduğu uğraşma isteğini gidermek için yapmış olduysa da, nedense durduk yere gülümsemek istediğini farkettiğinde çok geçti artık. Çünkü siyah saçlı oğlan dizleri üzerinde oturmuş, çoktan onun burnuna yakın bir şekilde durmaya başlamıştı kızgın gözler ile, yumruklarını sıkar halde.
"Geldim, ne var? Ne istiyorsun benden?"
Kalbindeki korku cesurluğu bu defa aşıyordu, çünkü Kral'ı yaralamak için sabah kahvaltısında yürek yemiş olmalıydı.
Karşılık? Tam şu anda ölebilirdi.
Kral ise avucunu İmparator'un yanağına yasladığı gibi siyah saçlı oğlan hissetti çenesinin onun kanı ile bulanıp sıcağından yandığını. Gözleri bir miktar acıkmış, taş gibi yumruklarını bir kez daha sıkmış ve istemeden de olsa yutkunmuşu irislerindeki hırs artarken.
"Benden bu kadar korkmanı istedim mi Seungmin?"
"Nasıl bir Kral olabilirsin? Herkesi, gözünün önünde katliama kurban etmen gerekir Bang Chan. Seni yaralayana, dersini öyle bir vermelisin ki bir daha eğildiği yerden kalkmamalı beli kırılmış gibi, bir daha asla sana bakamamalı gözlerini oymuşsun gibi. Öyle korkmalı ki senden, arkandan bir iş çevirmemeli. Senin olmadığın yerlerde bile, sanki bir Tanrıymışsın gibi gazabından korkup senin kurallarını dinlemeli."
"Krallar böyle yapar, Joseon gibi bir yerde düşmanlarına bu kadar yumuşak davranarak onların önünü açmıyor musun?"
Tek nefeste içinden gelenleri söyledikten sonra göğsü hızla inip kalkmıştı ve dişini sıkmıştı Kim Seungmin.
Kral ise kıkırdadı sanki bu tavırdan hoşlanmış gibi, asla sinir olmayacaktı, Seungmin onun asla bu şekilde damarına basamazdı çünkü Kral Bang mücadeleci insanların gereksiz çırpınışlarını karşısında görmeye bayılırdı.
"Elimi çekmem için bu kadar sözcük sarf etmene gerek yoktu Seungseung."
"Ben de sana tüyo vereyim, düşmanlar birbiri ile bir araya geldiğinde utanmaz veya sıkılmazlar. Anladım, sinirden kızarmış olmalısın."
Kral Bang sanki bir sırrını ifşa etmek istiyor gibiydi, üstü örtülü bir şekilde İmparator Kim'in pes etmesi gerektiğini söylüyordu. Artık kabul etmeliydi, eğer daha fazla devam ederse bu sadece şımardığının işareti olabilirdi.
Elini Seungmin'i yanağından çektiğinde oğlanın çenesinin kırmızıya bulandığını farkedince afalladı ama bunu farkettirmedi kaşları hafiften çatılırken, onunla konuştuğu tüm süre boyunca acıyı bıraksın yara aldığını unutmuştu bile.
İddialı bir ifade takınarak eski keyfini yerine getirdi ve tekrar buluşturdu gözlerini onunki ile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kingdom Of Irises ~ Minsung(Mpreg)
Hayran KurguSüsen Çiçekleri zarefet ve huzuru temsil ederler, içinde bulundukları zariflikle bunlara Iris de denebilir. Bang Jisung ise Bang Krallığının Süsen çiçeklerini temsil eden, nişanlanmanın eşiğine sürüklenen ve nişanlısıyla arası pek iyi olmayan bir Pr...