Yorgun adımlar ve sönük bakışlar, bunlar her canı sıkılmış insanda olan duygular ve duyguların yansıma şekli. Üstü hala sırılsıklam kalan adamın ayaklarına tıpkı kara sular inmiş gibi yavaş adımlarla gidiyor koridordu. Saray'ın son büyük holünde kalan ve diğer odalara oldukça uzakta bulunan bir odası vardı onun da, Kral Christopher bu çileli yolu aşabilmişti sonunda.Gece kendini gösterdiğinde ve hava kararıp yıldızlar gökyüzünde parlamaya başlayınca ortalıkta da ses kesilmişti, herkesin güzel bir uykuya ihtiyacı vardı fakat artık aralarında sonsuz bir uykuya gömülen birisi de vardı. Kral'ın kafasını bu rahatsız ederken İmparator Kim'in nereye gittiğine bakmadığı ve herhangi bir emir vermediği için de tedirgindi, isterse onu derhal kovabilirdi bile ama bunu yapma gücünü kendisinde bulamamıştı.
Sürgülü, kalın keten üzerine çizilmiş kuş desenli ve tahta vücutlu kapısını bir çırpıda itti yana doğru. Odanın içine bakma gereği bile duymadan arkasını dönerek tekrar örttü açtığı o kapıyı, şapkasını bir çırpıda yere attığında ve saçındaki tokayı çıkardığında dağılmıştı sapsarı uzun telleri. Beline kadar gelen saçlarına en az kardeşinin kendi saçlarına baktığı kadar güzel bakmıştı, oldukça da etkileyici duruyorlardı. Pürüzsüz ve gürdüler.
Alnındaki bandı da çıkartıp attığında sıra ıslak kıyafetindeydi fakat onu çıkartacak güç bileklerinde değildi, ruhsal açıdan çok yorgundu özellikle savaştan dolayı fiziksel anlamda da kendini çok zorlayamıyordu. Tabii ki bunu da kimseye söylememişti, her şeyi kendi içinde halletmeye çalışırdı zaten. Kimseye bir şey söyleyip fırsat verme düşüncesinde olmazdı, güçlü olmak onun içindeki sabrı yiyip bitirse de kararlarında emin bir insan olmak ülkenin geleceği için en iyisiydi.
Gözlerine aynada bunlar yansıdı birden; her odasına yatmak için gelişinde olduğu gibi. Fakat bugün daha fazla incelemişti kendini pelerini de çıkartınca, neden bu halde olduğunu çok sorgulardı. Şu ana kadar odada tek olduğunu sanıyordu. Gözü iyice kötüleşmişti, dışarıdan sadece uzun bir yarık görse de içeride onu sonsuz bir karanlık karşılıyordu. Görüş açısını kaybetmesi sıkıntı yaratacaktı, umutsuz halde bakıyordu kendisine. Çocukken yaşayamadığı bütün duyguları, gençken tadamadığı bütün zevkleri ve büyüyünce açıklayamadığı bütün sırları kalbine gömüyordu uzun süredir, bu onu taş kalpli yapmamıştı asla ama bu onun yüreğindeki çocukluğu silip süpürmüştü.
Bu yüzden Kral Bang Christopher mantık denilince akla gelen ilk lider olurdu.
Derin bir iç çekiş ile yanına döndüğünde şaşkınlığından yerinde zıpladı adeta ve iki adım geriye gitmesi ile geniş odasında duvara yaklaştı sırtı, şimdi ruhsuz gibi bakmıyordu önüne, tek kaşı havada ve gözleri açıktı, ağzı hafif aralıklı titrek bir şekilde kalmıştı. Söyleyecek tek bir şeyi olmamıştı, kekeleyemiyordu bile.
Geniş odasının sağ tarafında güzel işlemelere sahip süsler ve masalar bulunurken, sol tarafında büyük aynası ve uzun masası bulunuyordu. Masaların üzerinde genelde porselen çaydanlıklara doldurulmuş içkiler bulunurdu. Duvar kenarında ise dizdiği ve resmen bir yığın oluşturan, çin alfabesi ile yazılmış olan, kenarları iple bağlanmış sürüce kitap vardı. Onların yanında ise süslü kumaşlara yapıştırılmış ve rulo haline getirilmiş parşömenler yer alıyordu. Onların önünde ve kapısının hemen önünde de geniş iki kişilik yer yatağı bulunuyordu işte, fakat hep boş olan yatağın üzerinde yabancı birisi daha vardı.
Odasındaki yabancı madde, kesinlikle oydu.
Şatafatlı kıyafetlerini çoktan çıkarmış olan ve altına beyaz bir şalvar, üzerine pembe bol bir hanbok geçirmiş olan ve siyah saçlarının üstünü at kuyruğu yapıp geri kalanını omuzuna sarkıtan adam sorgular gibi bakıyordu içeri girdiğinden beri kendisini farketmeyen adama. Kini geçmemişti ama daha sakinleşmiş gibi duruyordu bu sefer, asıl sorun Kral'ın mahremine bu şekilde gecelikleri ile izin bile istemeden rahat bir şekilde girebilmesiydi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kingdom Of Irises ~ Minsung(Mpreg)
Hayran KurguSüsen Çiçekleri zarefet ve huzuru temsil ederler, içinde bulundukları zariflikle bunlara Iris de denebilir. Bang Jisung ise Bang Krallığının Süsen çiçeklerini temsil eden, nişanlanmanın eşiğine sürüklenen ve nişanlısıyla arası pek iyi olmayan bir Pr...