-Hellooo girlss yeni bölüm ve yeni olayllarsss skkswkaiw.
Neyse bölüme başlamadan önce yıldıza basmayi unutmayın lütfen
🥺🌸--İyi ve neşeli okumalar 🌸-
Şarkı Adı: Mabel Matiz-Bir Hadise Var
Mabel Matiz-ValsBoran Kılıç. Henüz kardeşinin öldüğünü kabullenememişti bile. Hangisi buna cesaret etmişti; Ares Korkmaz? Ahenk Korkmaz? Deniz Öztürk? Akın Sönmez?
Kim olabilirdi, kim buna cesaret edecek kadar yürek yemişti.
Elini sertçe masaya vuran Boran kafasını viski bardağından kaldırıp intikam ateşini daha da harladı. Düşünüyordu. Ne yapabilirdi?
Hangisini öldürmekle başlayabilirdi?
Fark etmezdi ki. Kimi öldürürse öldürsün İzel geri dönmeyecekti ama bu gerçek onu vuran kişiyi öldürmeyeceği anlamına da gelmiyordu.
Ayağa kalktı Boran. "Süleyman'a haber verin," dediğinde sesi öfkeliydi "Oyuna girmeye başlayacak"
Levent kafasıyla onayladıktan sonra odadan çıktı ve Süleyman'ı sakladığı yerden almak için arabanın yolunu tuttu.
Bu sırada kapıdan içeri Doğan Kılıç girdi. Yüzünde üzüntüye dair bir iz bile yoktu. Her zaman olduğu gibi.
"Boran," diye lafa girdi. Boran ise kalktığı koltuğa oturup yarım bıraktığı viski bardağını yeniden kafasına dikti.
"İşleri fazlasıyla boşladın. Bu aleyhimiz..." lafını tamamlayamadan Boran araya girdi.
"Şuanda kardeşimi öldüren puştu bulmak ve öldürmek dışında hiçbir işim yok benim" diye öfkeyle soludu. Babasını zaten sevmezdi, şimdi böyle konuşması onu daha da sinirlendirmişti.
"Ama aleyhimi..." Boran bağırarak tekrar araya girdi.
"Doğan Kılıç! Şuan aleyhim veya senin boktan işlerin sikimde bile değil! Duydun değil mi!"
Doğan Kılıç tek bir söz etmeden öylece odadan çıkıp gitti.
Masanın üzerinde duran fotoğrafı aldı Boran. İzel burada o kadar büyük gülümsüyordu ki sanki asla her gün babasından şiddet görmemiş gibi, geneleve satılmaya çalışmamışlar gibi, abisine doya doya sarılmiş gibi.
"Senin gülüşünü çalan herkes bunun bedelini canıyla ödeyecek söz veriyorum birtanem" gözünden istemsizce bir yaş düştüğünde hemen elinin terisyle sildi Boran. Fotoğraf ıslanmamalıydı. Ondan kalan hiçbir hatıra göz yaşıyla ıslanıp, öfke ateşiyle yerle bir olmamalıydı.
Barkın Atabey sadece kendi kızının değil, İzel Kılıç'ında çocukluğunu mahvetmişti. O ayyaş bir tecavüzcüydü.
Boksör diye anılan yıllarda Boran çok küçüktü neden her seferinde kız kardeşini alıp ona götürdüklerine anlam veremiyordu ama şuan anlıyordu: orada ona zorla tecavüz ediyordu ve bunu bilen Doğan Kılıç sesini bile çıkarmadan oturuyordu.
On beş yaşındaydı İzel, Barkın ona kafayı taktığı zaman. Zorla kolundan tutup götürmeye çalıştığında araya girdi Boran ama ne fayda tek bir tokat onu yere sermeye yetmişti bile.
Sonrasında ise kız kardeşinin çığlıkları duyuldu.
"Baba bir şey yap onu öldürmesinler bana ne olur!" diye yalvardı Boran babasına ama nafile ne olduysa babası bu kadar durgun ve ifadesizdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKIN SAVAŞI *TAMAMLANDI*
RomanceDudaklarımızdaki bir dal sigara gibi hayat, içimize çektikçe çürütür insanı. Aslında asıl hata budur: Öleceğimizi bile bile aşkı yaşamak istemek, yenileceğimizi bile bile bir savaşa girmek ve en kötüsü olan da o savaşı kaybedip yine başa dönmek. Are...