Hafta sonunun bitişini heyecanla bekleyeceğim hiç tahmin etmezdim. Derslere gitmek için heyecanlanacağımı.
Hyunjin ve Felix yine yan yana oturmuşlardı, onların bir arka tarafına oturmuştum. Han henüz gelmemişti. Bir şey olup olmadığını merak ettim.
"Hey, Jisung nerede?" diye sordum Hyunjin ve Felix'e.
Hyunjin omuz silkti. "En ufak bir fikrim yok."
"Benim de." diye katıldı Felix.Beklemeye devam ettim.
Han ancak dersin ortalarında sınıfa gelmişti. Bir süre Felix ve Hyunjin'le konuştu. Konuşmalarını bölmemek için susmalarını bekledim. En sonunda dersi dinlemeye başladıklarında dersin başlarında anlatılan konuların notlarını hemen önümde oturan Han'a uzattım. "Ders notları." diye açıkladım kısaca.
Ne bir şey söyledi ne de suratıma baktı. Elini uzattı ve notları aldı sadece. Afalladım.Felix yan gözle bana baktı. "Sana dedim." der gibi dudaklarını kıpırdattı
Han, onu öptüğüm için bana kızgındı anlaşılan. Peki. Haklıydı sanırım. Ona göre ben yabancıydım.Ders bitince hemen yanına gittim ve hiçbir şey yapmamışım gibi gülümsedim.
"Hafta sonu nasıldı?" diye sordum. Bana kısacık bir an baktı ve bir daha bakmadı.
"Eh," dedi beni umursamaz gibi.
"Bir sorun yok ya?"
Bana dik dik baktı. Anlaşılan cidden kızmıştı.
"Yok canım." dedi imalı imalı.
"Bana kızgın mısın?" dedim ciddileşip.
Sabır diler gibi iç çekti ve beni görmezden gelip sınıftan çıktı.
Peşinden gittim ve ona yetiştim. Beni fark edince yürümeyi bıraktı ve bana döndü.
"Ne var?" dedi.
"Geçen gün için kızgın mısın? Yani...seni öptüğüm için?"
Kaslarını kaldırdı.
"Parktaki." diye açıkladım.
Güldü. "Yok ondan değil ya." dedi.
Rahatlasam mı bilemedim. "Neden bana kızgınsın?"
"Söyleyeyim mi cidden?" dedi şaşkın şaşkın bakarak. "Burada." dedi vurgulayarak.
"Ee, evet." dedim tereddütle.
"İyi bir oyuncusun gerçekten." dedi ve yanımdan geçip gitti.
İyi oyuncu mu?
Anlamış mıydı?
O zaman neden Lino dedi?
Dalga mı geçiyordu?
N'oluyor lan?
Peşinden gittim ve omzundan tuttum. Elimi hızla itti. "Siktir olup git." diye mırıldandı.
"Bak, yemin ederim neyden söz ediyorsun bilmiyorum. Bu yüzden sakince oturup konuşsak nasıl olur? Ha?" dedim o ilerlemeye devam ederken.
"Sadece git." dedi yüzüme bakmadan.
"Bir neden söyle, ben de gideyim." dedim.
Durdu ve bana döndü. Bakışları daha önce onda görmediğim kadar öfkeli duruyordu. Kesin anlamıştı.
"Çünkü senden nefret ediyorum. Oldu mu?"
"H-hayır. Ben nefretinin nedenini soruyorum."
"Sen manyaksın ha."
"İlk duyuşum değil."
"Burada bağıra bağıra olanı söylesem özgürce yaşayabileceğini gerçekten düşünüyor musun?" dedi.
"Ne zaman olanları? Ne oldu da? Lan doğru dürüst söyle, n'oluyor?!"
"Cidden adamı deli ediyorsun." dedi ve hızla gitti. Bende peşinden gitmedim.Bir öpücük verdim diye mi böyle davranıyordu?
Tamam hataydı, ama bu kadarına gerek yoktu sanki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Lonely Cat | Minsung
RomanceÖlü Kedi'nin Minho'nun bakış açısından anlatıldığı bu seferde işler göründüğünden çok daha değişiktir. İlk olarak Ölü Kedi'nin okunmasını tavsiye ederim. İlk bunu okursanız diğer kitaptan spoiler almış olursunuz. ⚠️