1.8

104 25 15
                                    

'Geçmişimi unutmayı çok isterdim.'

"

Dediğini yapıyorum neden hâlâ canımı yakıyorsun?"

Ellerinde olan saçları daha sıkı bir şekilde kavrarken düşündü. "Bundan yüz bulmaman için, eğer şikayetin varsa fotoğrafları gönderebilirim onlara."

Korkuyla titredi genç olan. "Ama her şeyi yapıyorum, böyle olursam beni tehdit etmeyecektin."

Yüzünde olan sırıtma daha da büyürken bir kez daha asıldı saçlarına genç olanın. "Herkese inanma minik fare, annen bu konuda seni sürekli uyarıyor hatta."

Gözleri yanmaya başlarken sessiz kaldı ve bakışlarını kıpkırmızı olan bacaklarına odakladı.

"Ben bir süreliğine dışarı içmeye çıkacağım. Seni odana kitlemeyeceğim ama bir şartım var ses çıkartmadan sadece burada oturacaksın. Anladın mı beni, sana şimdilik güvenebilir miyim?"

Hızla onu onayladı Hyunjin. Aslında onu kitlemeden çıkmazdı ama anahtarı şimdilik kaybettiği için bunu ona söylemek istememişti.

"Dış kapıyı ve camları yine de kilitleyeceğim, evin içinde kameralar var. Yanlış bir hareketini görürsem, seni buna pişman ederim."

"Hiçbir şey yapmadan burada oturacağım, camlara ve kapılara dokunmak yasak."

Çenesinden tutarak kafasını kaldırdı Hyunjin'in. "Bak ne güzel öğrenmişsin."

Onu rahat bırakıp tek tek her yeri kilitlemeye başlamıştı. O sırada onun her hareketini dikkatle izliyordu Hyunjin, o dış kapıya yönelirken fark ettiği şeyle içinden sevinç çığlıkları atıyordu.

Dalgınlığına gelmiş olmalı ki bahçe kapısını kitlememişti. "Ses yapma sakın, çok geç kalmam."

Arkasından dış kapıyı kitlerken Hyunjin bir süre gitmesini bekledi. Kafasında kuran biri olduğu için neredeyse her dışarı çıktığında yarım saat kapının önünde bekliyordu. Bunu artık öğrenen Hyunjin sessizce koltukta oturmaya devam etti. Geçen sürenin ardından uzaklaşan adım sesleri ile cama yaklaştı, motorunu çalıştırarak gittiğini gören Hyunjin bahçe kapısına yöneldi.

Bakışları etrafı tararken yavaşça kapıyı açtı. Önce temkinli davranmış olsa da son hızla en yakın emniyete doğru koşmaya başladı. Sonunda ondan kurtulacağı için mutlulukla koşuyordu.

Emniyetin önüne geldiği gibi gülümseyerek içeriye girmek için ilerledi. "Seni lanet olası! Nereye geldiğini sanıyorsun sen!?"

***

"Hyunjin, hadi bak gerçekten az kaldı lütfen."

Israrla ona bakan Ryujin'e rağmen olumsuz anlamda kafasını salladı. "İstemiyorum."

Bıkkınlık ile gözlerini devirdi Ryujin. Neredeyse on beş dakikadır Hyunjin'e dil döküyordu ama sonuç nafileydi.

"Bak bunu içmen lazım, aylardır Minho veriyordu zaten bunu sana. Yeni bir şey değil Hyunjin, bu ilaçlar senin sağlığın için."

Bakışları hâlâ ona çevirmeden kendine çektiği bacaklarının üzerinde olan günlüğüne bir şeyler yazmaya devam ederken ufak bir esneme bıraktı. "Hyunjin, bak Minho gelmeden şunu iç lütfen, sonra bir de onun çenesini çekmeyeyim."

"İçmeyeceğim, Minho sana kızacak olursa benim içmek istemediğimi söyle. Şimdi uykum var, dinleneceğim." Yatağına uzanarak gözlerini kapatmış kısa sürede de uykuya dalmıştı.

Elindeki ilaca bakarken halsizce iç çekerken mırıldandı Ryujin. "Onu bu kadar şımartırken aklın neredeydi Minho."

Daha fazla odada durmasının manası olmadığı için odadan çıkarak kendi işine döndü.

İki saat sonra tüm hastaları ile ilgilenen Minho, Hyunjin'i bilerek en sona bırakmıştı. Hyunjin sabah değil akşam sohbetlerini sevdiğini o yüzden ondan akşam gelmesini rica etmişti.

"Ryujin, Hyunjin ne hâlde?"

Yeni boyattığı sarı saçlarını arkaya atıp Minho'ya baktı. "Yemekten sonra ilaç içmek istemedi, her ne kadar çabalasam bile. Sonra da direkt uyudu zaten, yüksek ihtimal hâlâ uyuyordur."

"Tamam, sen yine içirmeye çalış ama içmezse de ben gelince içiririm. Uyanırsa eğer bir saatlik bir işim var hastane dışında, onu halledip geleceğim."

Onu onaylayan Ryujin ile direkt Minji'nin yanına gitmişti.

***

Gözlerini yavaşça aralayan Hyunjin cama baktığında güneşin batmaya başladığını görmüştü. Yanındaki sürahiden bir bardak su doldurup onu içti.

Gözü ilerdeki tuvale kaydığında bitirmek istese bile bir türlü tamamlayamıyordu. İçini kaplayan huzursuzluk ile bir süre daha baktı.

Odağını dağıtan şey ise kapının çalınmasıydı. İçeri hızla giren Ryujin sanki biri onu kovalıyormuş gibi direkt kapıyı örtmüştü.

"Sana bir şey getirdim ama aramızda kalacak, Minho'ya söylemek yok anlaştık mı?"

Şaşkınca ona bakan Hyunjin başta anlamasa da onu onayladı. "Ama vermeden önce bir anlaşma yapacağız."

Merakla sordu Hyunjin. "Ne anlaşması?"

"Sana vereceğim şey sonrasında benim istediğim bir şeyi yapacaksın sende."

Anlamakta zorlansa da onayladı. "Ne vereceksin bana peki?"

Ryujin cebinden iki tane Hyunjin'in en sevdiği çikolatanın büyüklerinden çıkarttığında, gözleri parladı Hyunjin'in.

"Sen nereden biliyorsun bunu, o kadar uzun süredir yemedim ki. Hiçbir şeyi canim bu kadar istememişti."

Ufak da olsa sırıtarak ona uzattı çikolataları. "Ama bunları yemen için ilacını içmen lazım."

İsteğini sonunda anlayan Hyunjin direkt somurtsa bile o çikolataları istiyordu. Ryujin'in çıkarttığı ilaca baktı, sonra da gözlerine. "Bazen senden nefret ediyorum, düzenbaz seni."

Elindeki ilaçları almış bir bardak su ile hepsini zor da olsa yutmuştu. Ryujin galibiyetle gülümserken direkt çikolataları ona uzattı.

"Bende seni seviyorum sarı papatya, bak sırf senle benzeyelim diye sarıya boyattım saçlarımı. Nasıl olmuş?"

Hyunjin ağzındaki çikolatayı yutarken baktı. "Sarı senin rengin olmalı, çok yakışmış. Benimki anneden kaynaklı doğal olsa bile ben siyah isterdim saçlarımı."

"Siyah da sana yakışır ama boyatırsan Minho sana nasıl bal çocuk diyecek."

Ryujin'in dediği ile direkt ona dönerken "Sen nasıl öğrendin bunu?"

Ryujin tekrar yüzündeki sırıtış ile "Benim kulağımdan bir şey kaçmaz, haberin olsun prenses."

Hyunjin'in burnunu sıkarak odadan çıkmıştı Ryujin. Arkasında da ağzındaki çikolata ile şaşkın bakışlar atan Hyunjin olduğunu bilmeden.

Güneş çoktan batmıştı, Hyunjin'in ise çikolatadan hevesi geçtiği için çekmecenin içine koymuştu kalanı. Ryujin'in dediğine göre Minho beş dakika içersinde odaya gelecekti, o yüzden yatağında bağdaş kurmuş onu bekliyordu.

Kapının çalması ile heyecanla bakışları oraya dönerken yüzünü hastane maskesi ile örten biri gelmiş, kapıyı da ardından kapatmıştı.

Yüzündeki maskeyi indirmesi ile Hyunjin vücudundaki tüm kanın çekildiğini hissetti. "Görmeyeli çok değişmişsin Minik Fare."

***

Kontrol etmeden atıyorum, hatam varsa özür dilerim. Bölüm yine çok gecikti ama ilham perilerin ufaktan çürüdü, o yüzden yani.

Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın lütfen.

my demons, hyunho ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin