28

1.2K 85 24
                                    

Ben ne kadar yazarsam yazayım size derdimi anlatamıyorum. O kadar okunma sayısı var ama vote sayısı okunma sayısının yarısı bile değil.

Eğer beğenmiyor olsaydınız şimdiye kadar okumadınız kitabı zaten. Ve bana göre bu kitap çoğu gerçek ailem/asker kurgusuna göre daha iyi. Şimdi linç etmeyin çünkü BANA GÖRE daha iyi.

Lütfen emeğime biraz saygı gösterin.....

____________________________________

" Bu kız sana mı asılıyor? Gerçi benimki de soru resmen asılıyor!" Dedim sinir ile salonda bir oraya bir buraya giderken.

" Evet, ama ben ona asla yüz vermedim. Zaten bu yüzü nerden aldığını da bilmiyorum!" Dedi barın.

Pınar gittikten sonra hepimiz salona geçmiştik.

" Ben bir Asel e bakayım." Dedi çiğdem yengem ayağa kalkarken.

" Bende size çay koyayım." Dedi annemde ayağa kalkarak.

Barın, annemgil gidince ayağa kalkıp yanıma geldi. Ellerini yanaklarıma koyup konuştu;

" Güzelim benim, bırak şu sinirini. Benim gözüm 2 yıldır senden başkasını görmedi, görmeyecekte."

Bu adamın kalbime garezi vardı. Olmalıydı!

Yüzüm anında yumuşarken ellerimi onun yaptığı gibi yanaklarına koydum.

" İyide kırımızı çizgime değindi aptal. Yok efendim ben askeriyeye erkekler ile-" derince olmayıp kendimi çektim.

" Birdaha olmayacak güzelim." Dedi.

" Zaten bir daha olursa, onun leşini alırsın. Namusuma, askerliğime laf ettirmem!"

" Tamam yavrum."
Tekrar yanıma gelip ellerini belime koydu.

Aramızda çok bir boy farkı yoktu. Askerlikte boy sınırı olduğu için 1.90 üstü değildik. Barın 1.88 ben ise 1.86 idim.

" Hem, sen nasılsın? Dün fazla yorgundun. "

" İyiyim. Sadece hala vücudum sızlıyor."

Belimi okşayarak konuştu.
" Oda geçer iki güne inşallah."

Kafasını boynuma gömdü ve içine derin bir nefes çekti.

" Barın." Dedim uyuşuk bir şekilde.

" Yavrum?" Dedi boynumda olduğu için boğuk çıkan bir sesle.

" Biri gelecek."
Dedim saçlarını okşarken. Sözlerim ne kadar benden ayrılmasını derse desin, hareketlerim öyle demiyordu.

Sonkez içine derin bir nefes çekip benden uzaklaştı.

Kendimi toparladıktan sonra konuştum.
" Sen neden gelmiştin?"

" Sana bir şey söylemek için geldim." Dedi kendini tekrar koltuğa bırakırken.

" Tamam söyle o zaman?" Dedim bende yanına otururken.

İçinde derin bir nefes çekerek konuştu.
" Görev var."

Anında yüzüm asılmıştı. Galiba benimde asker olmama rağmen buna asla alışmayacaktım.

" Hangi bölge?" Dedim. Sesim fısıldar gibi çıkmıştı.

" Suriye, kamp kurmuş itler. İçlerinde kırmızı listede olan bir elebaşının sağ kolu var. Onuda alacağız."

Ellerimi sağ koluna sarıp başımı omzuna koyup konuştum.
" Allah yardımcınız olsun. Sağ salim dön olurmu?"

Sol eli ile saçlarımı okşayıp kafamı öptükten sonra konuştu.

DİŞİ KURT/Gerçek AilemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin