Sessizce tuvaletten çıkmalarını bekledim. Sıla'nın yaptığı plan başarılı olursa Bulut hoca direkt atılırdı.
Sesleri kesilince tuvaletten çıkıp ellerimi yıkadım. Aynada yüzüme bakıp derin bir nefes verip tuvaletten çıktım. Bir şekilde Bulut hocayı oraya gitmemesi için engellemeliydim.
Koridorda durup "Beni ilgilendirmiyor aman, ne hâli varsa görsün" dedim. Kendi kendime konuşurken arkamda hareketlilik oldu ve Bulut hoca yanımdan geçip gitti. Arkamda durup beni dinlemiş miydi o?
Sınıfa ilerleyip içeri girdim. Arda yerinde oturuyordu. Yanına oturup derin bir nefes verdim. Beynimin sağ tarafı hocayı kurtar derken sol tarafı umursama diyordu.
Düşüncelere dalmışken fizik hocasının sesiyle kendime geldim. Arda "Düşüncelisin biraz" dediğinde başımla onayladım.
Ne yapmam gerektiğini düşünüp durdum ders sonuna kadar. Zil çaldığında Arda'nın uyuduğunu gördüm. Aslı Kerem'le sınıftan çıkarken bir sonraki dersten sonra çıkış zili çalacaktı.
Bu arada akıllılık edip Sıla'nın konuşmasını telefonuma kaydetmiştim. Eğer gidip bunu hocaya dinletirsem iyilik yaptığımı anlayacağı için yine seni ilgilendirmez diyebilirdi.
Belki etmeden onun çıkışta gitmesini engelleyebilirdim. Telefonunu kırsam? Yok çok abartı olur o. Derslerle ilgili konuşsam? Hayır Sıla arayınca gider tutamam.
Doğaçlama yapmaya karar verdiğimde düşünmeyi bırakıp başlayan derse odaklandım. Ders boyunca Sıla'nın yanındaki arkadaşlarıyla heyecanlı bir şekilde konuşmasını izlemiştim.
Bende Mira'ysam senin planını bozarım Sıla. Sırf senin istediğin olmasın diye elimden geleni yapıyorum bak. Hocayı ne kadar sevmesem de okuldan haksız yere atılmasına izin veremem.
Çıkış ziline birkaç dakika kalırken Arda uyanmıştı. İçimde belirsiz bir heyecan varken dakikaları sayıyordum. Zil çalınca Arda ve Aslı'ya birşey belli etmeden yanlarından ayrıldım. Sıla ve yancıları hemen spor salonunun soyunma odasına ilerlerken öğretmenler odasının katına indim. Doğaçlama demiştim ama aklıma hiçbir şey gelmiyordu.
Öğretmenler odasının önüne geldiğimde kalbim daha hızlı atmaya başladı. İçeri girdiğimde Bulut hoca tek başına oturuyordu. Masanın üstündeki telefona bakıp ona baktım. Beni görünce kapıyı kapatıp yanına ilerledim.
"Telefonunuzu kullanabilir miyim? Annemi aramam gerek"
"Telefonun olduğunu biliyorum Mira" deyip masadaki telefonunu aldı ve ayağa kalktı. Aceleyle "Dakikam bitmiş, lütfen acil bir mesele" dedim ellerimi önümde tutarak. Bana karşı sinirli olsa da bir şekilde o telefonu ondan alıp sessize almam lazımdı.
Gözlerine bakyığımda başıyla onaylayıp telefonu uzattı. Elinden alıp açacakken telefon çalmaya başladı. Sıla arıyordu ve elini telefona uzatmışken birden telefonu arkama sakladım.
"Ver telefonumu, ne yapıyorsun?" Diye sinirle üzerime geldiğinde birkaç adım geri gittim. "Vermem" dedim.
Telefon hâla çalarken sesini kapatıp tekrar arkama sakladım. Derin bir nefes verip üstüme gelirken geri gidecektim ki duvar vardı. "Mira! Ne yaptığını sanıyorsun? Telefonum çalıyor görmüyor musun?"
Yanıma geldiğinde nefes nefese bir elimi göğsüne koydum. "Şuan veremem, ama vereceğim" dedim. Elini arkama uzattığında elimle göğsünü ittirdim. "Mira Sinirleniyorum"
Elini tekrar arkama uzatınca yüzü normalden de yakındı yüzüme. O da fark edince elimdeki telefonu almaya çalışan eli durdu. Gözlerime bakarken "Lütfen, telefonu vereceğim, sadece bekle" dedim.
Nefesini dudaklarımda hissederken sessizce bana bakıyordu. Şimdi sırada onu okuldan dışarı çıkarmak vardı. Derin nefesler almaya başlayıp göğsünde olan elimle gömleğini tuttum. Başımı eğip ayaklarım beni taşımıyormuş gibi yaptım.
"Mira!" Endişeyle belimden tutup beni ayakta tuttu. Telefonun titremesi dururken kendimi ona bıraktım. "Mira kendine gel, Mira" deyip beni kucağına aldı.
Öğretmenler odasından çıkarken okulun sessiz oluşuyla herkesin çoktan çıkıp gittiğini anladım. Güvenlik "Neler oluyor hocam?" Diye sorunca Bulut hoca "Bayıldı birden hastaneye götürüyorum" dedi. Sesindeki endişeyi bayılmama bağlayıp umursamazken Sıla'nın sesini duydum. "Hocam ne oldu Mira'ya?"
Hoca birşey demeden ilerlerken gülümsemek istedim. Yanaklarımı ısırıp arabasına varana kadar kendimi tuttum. Beni öne oturtup kendisi de direksiyona oturdu. Elimde hâla telefonu vardı. Yola çıktığımızda gözlerimi açtım. Birkaç kere öksürdüğümde bana baktığını hissettim.
"Mira, sen iyi misin?"
Yavaşça ona bakıp "İyiyim, nereye gidiyoruz?" Dedim. Elimdeki telefonualıp sinirle arabanın bölmesine koydu. "Hastaneye gidiyorduk, birden kucağıma bayıldın çünkü"
Sağa çekip arabayı durdurd. Ona baktığımda şüpheyle bakıyordu. "Neden öyle bakıyorsunuz? Ben iyiyim, düşündüğünüz için teşekkürler" dedim ve arabadan inmek için hareketlendim. Kolumdan sıkıca tuttuğunda ona döndüm. Sinirli görünüyordu. "Çocuk mu kandırıyorsun? Bir işler peşinde olduğunu bilmiyor muyum?"