Ona bakıp "Ha yani öğretmen ve öğrenci ilişkisi olur da Sıla'yla olmaz diyorsunuz?" Diye sorduğumda bana bakıp geri yola baktı. "Mira, sana söylediklerimden pişman oldum tamam mı? Beni daha da yanlış anlama diye de Sıla'yla aramda hiçbir şey yok dedim"
Birşey demeyip yola baktım. Birkaç dakika sonra hastaneye varmıştık.
Arabadan indiğimde o da indi ve yanıma geldi. O anda telefonum çalarken cebimden çıkarıp arayana baktım.
Annem arıyordu.
"Efendim anne?"
"Kızım yağmur başladı geç oluyor gel artık"
"Tamam anne geliyorum Aslı'yla buluştuk da ondan geciktim"
Telefonu kapattığımda "Bir Aslı olmadığımız kalmıştı" dedi ve önden ilerledi. Arkasından ilerleyip hastaneye girdim. Dudağımı temizleyip birkaç birşey yaptılar. Bunlar olurken o hep başımda beklemişti. Sonunda bittiğinde doktorun odasından çıktık. Hastaneden çıkarken ağzımın içinden "Teşekkür ederim" lafı gevelendi.
"Efendim, duyamadım?"
"Teşekkür ederim" dedim sinirli ama sesli bir şekilde. Gülüşünü duyunca dişlerimi sıktım. Bir an önce eve gitmek istiyordum.
"Ödeştik artık, bana karşı bir sinirin kalmadığını umuyorum" dediğinde ona göz ucuyla baktım. "Çok yalvardınız affetmem için bende kıyamadım"
Bana döndüğünde bende ona döndüm. "Öğretmenin olduğumu unuttun galiba?"
"Şuan sınıfta mıyız ya da okulda? Bakın hala siz kullanıyorum." Dediğimde yüzünü biraz yaklaştırdı. "O zaman sende öğrencim değilsin"
"Sınıfta mıyız?" Biraz daha yaklaştı.
"Ya da okulda?" Deyip iyice yakınlaştı. Kokusu ve sıcak nefesiyle benliğimden ayrılmıştım. Alnına dökülen nemli saçları ve anlamlı bakışları altında eziliyordum. Benim şuan içimde hissettiğim şu duyguyu hayatım boyunca hiç hissetmemiştim. Tüm vücudum güzel bir dalgayla dalgalanırken zorlukla yutkundum.
Tam yüzü yüzümün dibindeyken beni tümüyle etkisi altına almıştı. Yaptığım hiçbir hareketten ben sorumlu değildim.
Beni sırtımdan bir güç ittirmiş gibi aniden dudaklarına dudaklarımı bastırdım. Geri çekilmedi ve rahatsız olmadı. Hızla geri çekilip ne yaptığımı anlamaya çalıştım.
BEN NE YAPTIM?!?!
"Ben özür dilerim, birden öyle siz yaklaşınca yanlışlıkla oldu" dedim başım eğik bir şekilde. Acilen eve gitmek istiyordum hemde acilen!
"Olur öyle yanlışlıklar, seni evine bırakayım" deyip arabaya ilerledi. Ben hâlâ etkisinden çıkamazken hızla arabaya bindim. Yol boyunca hiç konuşmamıştık ben de ellerimle oynamıştım. Evin önüne geldiğimizde birşey demeden arabadan indim ve hızla apartmana girdim. Arabasının sesi uzaklaşırken kapıyı çaldım. Annem kapıyı açtığında "Kızım bembeyaz olmuşsun ne oldu?" Dediğinde içeri geçtim. "Yağmur yağıyor diye koşarak geldim, bişey yok" deyip odama ilerledim.
Annem daha birşey sormamıştı zaten sorması işime gelmezdi. Odama girip kapıyı kapattım ve yatağa oturdum. Küt küt atan kalbimin üstüne elimi koyup "Mira sen ne yaptın? Neden öptün onu deli misin öğretmenin o senin!" Diye kızdım kendime.
O anda öğretmen olduğu falan umrumda değildi. Dudakları önümdeydi ve içimdeki bir his onu öpmemi istedi.
Dudaklarımız değince üstümden bir yük kalkmıştı sanki. Onun da rahatsız olmayıp geri çekilmemesi aklımı kurcalayan şeydi. Beni sevdiğini düşünmüyorum ama öyle önüne gelenle öpüşecek tipte biri değildi. Geri çekilebilirdi beni geri ittirebilirdi veya sonrasında beni uyarabilirdi.
"Olur öyle yanlışlıklar..."
Yanlışlıkla oldu dedim ama o dalgaya almıştı. Bilerek öptüğümü düşünüyordu. Onu sevdiğimi bile düşünmüş olabilir.
Onu öptüm diye kendime kızıyordum ama pişman olmuyordum. İçimde pişmanlık duygusu da olmaması beni korkutuyordu. Ya gerçekten onu seversem diye.
Hızla üstümü çıkarıp duşa girdim. Yağmur saçlarımı mahvetmişti.
Duştan çıkıp üstümü giyindim ve direk yatağıma girdim. Hiçbir şey düşünmeden direk uyudum ve bu ruh sağlığım için oldukça iyi bir hareketti. Gece boyunca onu düşünmek istemiyorum çünkü.
Sabah uyandığımda gözümü açtığım anda aklıma gelmesinden bıkmıştım artık. Oflayıp yataktan çıktım. Yüzüme soğuk su çarpıp kendime gelmeye çalıştım ve üniformamı giydim. Unut Mira, açıklama yapmak zorunda değilsin yanlışlıkla oldu ve bitti gitti.
Odadan çıktığımda annem kahvaltı yapıyordu. Masaya geçtiğimde birşey belli etmeyip sohbet ederek kahvaltımı ettim. "Dün gece birşey olmadığına eminsin değil mi Mira?"
Ağzıma attığım ekmek boğazımda kalmadan "Eminim anne" dedim ve zorlukla ekmeği yuttum. "Başımızda bir baba yok biliyorsun"
Çatalımdaki yemeği ağzıma götürecekken durdum. Çatalı geri tabağa koyup "Çıkıyorum ben" dedim ve evden çıktım. Annem babamdan bahsedince ona olan özlemim aklıma gelmişti.
12 yaşımda babamı trafik kazasında kaybetmiştim. Bunca yıl geçmesine rağmen ona olan özlemim biraz olsun azalmamıştı.
Dalgın şekilde okula doğru yürüyordum. Arda'ın arabası yanımda durunca düşüncelerimden sıyrılıp arabaya döndüm. Aslı yoktu bu yüzden öne oturdum. "Günaydın, yine dalgın gibisin"
Gülümseyip "Uykum var hâlâ okula gidince uyuyacağım" dedim." Benim de uykum var uyuruz beraber" deyip arabayı sürmeye başladı.