hocam, size söylenen her şeye inanmayın lütfen." Dedi Bulut hoca. Ondan sonra ben söze girdim. "Sıla öğretmeni olmasına rağmen utanmadan arkasından iş çevirdi ve ben bunu kayıt altına aldım. Bulut hocayı da Sıla'nın oyununa gelmemesi için durdurdum. Bulut hoca benim öğretmenim ve aramızda öğretmen öğrenci ilişkisi dışında hiçbir şey yoktur."
Sıla "Yalan söylüyorsun. Gerçi kimse evet ilişkim var demez ki?" Dediğinde sinirle ona baktım. Gerçekten bu kızda hiç utanma yoktu. Müdür "Şüpheye düştüm kızım işte. Sıla hakkında işlemler devam ediyor sen gidebilirsin" dedi.
Ayağa kalkıp müdürün odasından çıktım. Kapının önünde bekleyen Aslı ve Kerem'in yanına gittim. Olanları anlattığımda Aslı sinirle "Ya bu kız neyine güveniyor anlamıyorum ki? Müdürün buna inanması da ayrıca soru işareti zaten" dedi.
Oflayıp "Neyse atılır da uğraşmam bir daha inşallah" dedim. Müdürün odasından Bulut Hoca çıkarken yanımıza geldi. "Konuşmamız gerek Mira" dedi.
Aslı "Tabi konuşun hocam, gidelim Kerem" deyip Kerem'le uzaklaştı. Onların gidişine bakarken ona döndüm. Birkaç saniye gözlerime baktıktan sonra "Sıla atılmayacak Mira, babası müdürün arkadaşı. Sıla seni attırabilir ama ben buna izin vermem." Dedi.
Sıkıntılı bir nefes verdim. "Neden izin vermezsiniz?"
"Haksızlığa uğramanı istemem"
Gözlerine baktıkça dün gece aklıma geliyordu. Flashback gibi gözümün önünden o anlar geçiyordu. Nefes alışverişim hızlanırken "Siz bilirsiniz hocam, sağolun yinede" dedim hafif gülümseyerek.
"Var mı matematik dersin bugün?"
"Evet var sizin dersinizden sonra" dediğimde başıyla onayladı. "Ayaz hocan bekliyordur koş sorularını sor" dedi sitem eder gibi. "Kıskanmayın hocam size de sorarım"
"Bekliyorum sorularını" deyip gülümsedi ve geçip gitti. Başımı hızla iki yana sallayıp kendime geldim. Bu adam karşımda durduğu her an böyle mal mı edecek beni?
Sınıfa çıktığımda bizimkilerden kimse yoktu. Yerime oturup telefonumla ilgilenmeye başladım. Bu ders de edebiyattı ve kolay geçecek gibi değildi. Kimse kimseye birşey ima etmeden düzgün bir ders olur umarım.
Zile birkaç dakika kala bizimkiler gelmişti. Arda başını omzuma koyup telefonuyla ilgilenirken ben kitabıma rastgele şekiller çiziyordum. Kapı açıldığında Bulut hocanın ilk bakışları bana ve omzumda başı olan Arda'ya kaymıştı.
Derin nefes verişini burdan duymuştum. Arda hocanın geldiğini görünce doğrulmuştu. Arkama yaslanıp dersin başlamasını bekledim. Utangaç tavırlarımdan sonunda kurtulmuştum. Hocaya baktığımda sınıfa göz gezdiriyordu. Hissetmiş gibi birden bana baktı. Bu ikinci oluyor bak.
Ona baktığımda hissediyor sanki o da bana bakıyor anında. Artık korkutmaya başlıyordu bu durum.
Aslı "Uyusam birşey der mi bu?" Diye sorunca ona baktım. "Bence birşey demez, sal gitsin" dedim. Başını sıraya koyduğunda önüme döndüm. Hoca tahtaya birkaç birşey yazarken ders anlatıyordu.