"Bulut, git dedim. Görmek istemiyorum seni"
Derin bir nefes verip ne tepki vereceğimi umursamadan ellerini yüzüme koydu ve gözyaşlarını sildi. Gözleri pişman bakıyordu ama onu affetmeye niyetim yoktu. Başımı diğer tarafa çevirdiğimde bir süre durup ellerini çekti. "Seni zorlamayacağım Mira. Benim işim var şimdi gelip seni alacağım"
Yavaşça geri çekilip biraz bekledi. Sonra çenemden tutup yüzümü kendine çevirdi ve alnımdan öptü. Tepki vermemi beklemeden odadan çıktı. Boğazıma birikmiş hıçkırıklarımı birer birer çıkarttım.
Telefonumu elime alıp anneme geç geleceğimi söyledim. Sorgulamadan tamam demişti ve ona bıçaklandığımı söylemeyecektim tabikide. Bu gece eve dönerdim zaten.
Doğrulmaya çalışsam bile yaram acıyordu. Güçlükle yataktan inip dolaptaki temizlenmiş kıyafetlerimi giydim. Telefonumu çantama koyarken kapı açıldı. Arda gelmişti. Sinirli hâlinden herşeyi bildiği belliydi.
Ona baktığımda gelip sarıldı. "İyisin değil mi Mira, hay beynimi sikeyim seni yalnız bırakmamalıydım. Özür dilerim Mira"
Geri çekildiğinde gülümsedim. "Dileme, başımda koruma olmak zorunda değilsin."
Saçlarımı geriye doğru okşayıp "Neden ayaklandın?" Diye sordu kızgınca. "Eve gideceğim, burada durup ne yapacağım?"
"Bulut nerede? Hani seni koruyordu? O adam seni bıçakla tehdit ederken o neredeydi Mira?"
Derin bir nefes verdim. "Gördü, ama onunla beraber olduğumu sanıp gitti" dediğimde sinirle duvara yumruk attı. Bileğinden tutup gözlerine baktım. "Yapma, bıçağı görseydi öyle davranmazdı"
"Hala o adamı mı savunuyorsun Mira!" Dediğinde kapıda bizi dinleyen Bulut'u fark ettim. Arda da fark ettiğinde üstüne yürüdü ve tutamadım.
Arda "BU KIZ O HALDEYKEN BIRAKIP GİTTİN Mİ LAN SEN?!! SANA HİÇ GÜVENMEDİM ZATEN! ELİMDEN BİR KAZA ÇIKMADAN SİKTİR GİT GÖZÜM GÖRMESİN SENİ!" diye bağırdığında Bulut iyice sinirlenmişti ki ikisinin arasına girip ikisini de göğüslerinden ittirdim.
"Kavga istemiyorum. Arda beni eve bırak" dedim ve Bulut'a döndüm. "Gelme artık, sana olan kırgınlığım geçmeyecek" dedim ve yanından geçip koridora çıktım. Kokusu yine içime dolmuştu ve ona yakın olmak istiyordum. Kalbim kırılsa bile hala onu istiyordu.
Arda yanıma gelip bileğimden tuttu. Birlikte hastaneden çıkıp arabasına bindik. Anneme söylediğimden erken gelmiştim. Arabadan inmeden "Arda, sakın kavga etmeyin. Seninle de konuşmam" dediğimde birşey demedi bende arabadan indim. Evet, kavga edeceklerdi.
Eve girdiğimde anneme birşey belli etmemeye çalıştım. Yorgun olduğumu söyleyip odama geçtim. Çantamı elimden yere bıraktım ve derin bir nefes verdim. Ayakta öyle bir süre durdum ve olanları düşündüm. Onu düşündükçe güzel hissediyordum ama gidişi aklıma geliyordu ve ona olan kızgınlığım sinirim iyice kendini belli ediyordu. Üstümü değiştirip aynada yüzüme baktım.
Artık ifade okunmayan dümdüz bir yüzüm vardı. Sırtımdaki sızıyla gözlerimden akan birkaç sessiz damlayı hissettim tenimde.
Onun yaptığına karşı hissettiğim acı fiziksel acının yanında hiçbir şeydi. Hava kararmıştı ve ders bile çalışasım yoktu. Sürekli hatırlatan sırtımdaki sızı nedeniyle onu düşünmeden edemiyordum.
Yatağa yavaşça uzanıp örtüyü üstüme örttüm. Uykum vardı ama sırtımdaki acı izin vermiyordu. Zar zor daldığım uykudan onun kokusuyla uyandım.
Sadece camımdan gelen sokak ışığıyla aydınlanan odamda birden uyandım ve yanıbaşımda oturan onun gözleriyle karşılaştım. Kanayıp kurumuş dudağı ve üzgün bakışlarını gördüm. Etrafıma bakıp buraya nasıl geldiğini anlamaya çalıştım. Odamdaki balkonun kapısı açıktı. Nasıl girdiğini inan merak etmiyordum.
"Alev alev yanıyorum sana. Sen beni affetsen bile ben kendimi asla affetmeyeceğim" dedi sessizce ve sakin bir sesle. Yavaşça doğrulacakken yaram acıdığı için yüzümü buruşturdum.
"Kalkma" dedi ve omuzlarımdan yatağa geri ittirdi. Kendiliğinden bir damla yaş gözümden yastığa aktı. "Bilseydin, beni ondan kurtarır mıydın?" Diye sordum bende aşırı bir sakinlikle. "Bilseydim onu o anda orada öldürürdüm Mira, senin karşına çıkmaya korkacak hale getirirdim onu"
Birşey demeden gözlerine baktım. "Arda beni korumak istiyor sadece" gülümseyip "Ondan karşılık vermedim zaten" dedi.
"Affetmeni bekleyeceğim Mira, ömrümün sonuna kadar da olsa bekleyeceğim" dedi eliyle nazikçe saçımı geriye okşarken. İçim soğumadı benim. Böyle iki söze affetmek istemiyordum. Sırtımdaki yara her acıdığında onu düşünmekten ne zaman vazgeçerim o zaman affederim.
"Geldiğin gibi git Bulut" dediğimde saçımı okşayan eli durdu. "Gidiyorum tamam" dedi ve yavaşça ayağa kalktı. Kalbim gitme diye bağırırken sessizce balkona ilerlemesini izledim. Kapıyı balkondan kapatıp aşağı inmişti.
Karanlık odada gözlerimi gezdirdim. Kokusu vardı hala kokusuyla uyuyacağım için seviniyordum. Gözlerimi kapatıp sessizlik içinde uyumaya çalıştım. Birkaç kere onu yanımda hâlâ oturuyor diye hissedip gözlerimi açtım ama görmeyince gözlerimi geri kapattım. Daha ne zamandır tanıdığım birine bu kadar bağlanmam neden?