12

90 5 0
                                    

Yol boyunca beni babamın üzüntüsünden uzak tutacak şekilde eğlendirmişti. Yine gülmemi tutamazken arabadan indim. Bu huyumu sevmiyordum çünkü gülmeye bir kere başlayınca kendimi tutamıyordum.

Arda yanıma gelip güldü ve kolunu omzuma attı. "Sınıfa kadar gülersin şimdi" dedi. Birlikte okul bahçesine girdiğimizde Aslı ve Kerem ilerde bekliyordu. Hâlâ gülerken biraz olsun azalmıştı en azından. Arda saçlarımı karıştırıp "Yeter gülme yeteeer" dedi sahte bir kızgınlıkla. Artık sadece gülümsüyordum en azından.

Saçlarımı düzeltirken bahçeye giren Bulut hocayla göz göze gelince gülümsemem aniden durdu. Aslı "Mira gülüyor mu yine?" Diye sorunca Aslı'ya döndüm. Aslı "Yok gülmüyormuş" Dedi.

Bozuntuya vermeden gülümsedim. Onlar aralarında sohbet ederken göz ucuyla okula giren Bulut hocaya baktım. İlk iki dersimizin ona olması şuan ellerimi titretiyordu.

Yavaş yavaş ders saati yaklaşıyordu. Arda sonunda kolunu omzumdan indirmişti. Okula girip sınıfımızın katına çıktık. Sınıfa girmeden bir kız "Arda!" Diye seslenince hepimiz oraya döndük. Arda kıza bakıp gülümseyince konuştuğu kız olduğunu düşündüm.

Arda bana bakıp "Bahsettiğim kız" dedi parlayan gözlerle. Gülümseyip kıza baktım. Saf ve masum bir görünüşü vardı. Elimi uzatıp "Ben Mira, Arda'nın arkadaşıyım" dediğimde elimi tutup sıktı. "Bende Gamze, Arda senin için kardeşim gibi demişti. Memnun oldum" dedi gülümserken. Aslı'yla ve Kerem'le de tanıştığında Bulut Hoca'yı merdivenlerin başında gördüm. Ders saati gelmiş olmalıydı.

Diğerlerini beklemeden sınıfa girip yerime oturdum. İçim içime sığmıyordu bir yandan da rezil oldum diye düşünüyordum. Oturduğum yerde ayağımı sallamaya başladım. Diğerleri hocayla birlikte sınıfa girmişti. Arda yanıma otururken elimi sallanan bacağımın üstüne koyup durdurdum. Bakışlarımı özellikle önümde tutuyordum.

Arda "Sence iyi bir kız mı?" Diye sorunca ona baktım. Gülümseyip başımla onayladım. "Evet iyi biri gibi" dedim.

Bulut hoca sessiz duruyorken birşey mi oldu diye ona baktım. Direk bana bakıyordu. Hâlâ dersi başlatmayıp neden bana bakıyordu ki?

Utangaç tavırlarımdan sıkıldım cidden. Derin bir nefes verdim ve bende ona baktım. Birkaç saniye sonra bakışlarını kaçırıp derse başladı. Başım dik bir şekilde duruyordum artık. Düşünceli ve utangaç olmak çok yorucu.

Tahtaya bir cümle yazıp öğelerine ayırmamızı istediğinde fazla cesur davranıp elimi kaldırdım. Utangaç olmayayım derken abartmıştım yine.

Gözleri direk beni bulurken gülümsedi. İki eli kanda olsa bile beni seçecekti. Gülüşünden belliydi.

Ayağa kalkıp bana uzattığı tahta kalemini aldım. Cümleyi ayırıp hocaya döndüm. Gözlerine bakarken utangaç olmamak için çok çaba sarf etmiştim. "Doğru mu?"

Tahtaya bakıp başını iki yana salladı. Parmağıyla yanlışımı gösterince en kolay yerini yanlış yaptığımı gördüm. "En çok onun doğru olduğundan emindim, nasıl yanlış ya?"

Gözlerime bakıp "Olur öyle yanlışlıklar" dediğinde kalakaldım. Birkaç saniye bakıştıktan sonra derin bir nefes aldım ve yanlışı doğruyla düzelttim. Başıyla onaylayıp "Doğru, yanlış değil doğru" dedi sakince gözlerime bakarken. Dişlerimi sıkıp hiçbir tepki vermemeye çalıştım. Kalemi uzattığımda eline aldı ve bende sırama döndüm.

Yine tüm aklımı çorba gibi karıştıracak şeyler söylemişti. Sıraya oturduğum anda derin bir nefes verdim. Düşünmekten yoruldum yoruldum yoruldum!

O benim öğretmenim, ben onu öptüm ve o bana doğru diyordu.

Önümdeki kitaptakilere bakarak başımdaki düşünceleri def etmeye çalıştım. Onun sesi hâlâ gelirken başka bir şeye odaklanmak çok zordu. Arda koluma dokunduğunda ona baktım. "Gergin gibisin, ayağını sallıyorsun ne zamandır"

Ayağımı salladığımı yeni fark etmiştim. Ayağımı durdurup "Sıkıldım biraz ya bide yanlış yaptım ya onu düşünüyorum" dedim. Başıyla onaylayıp önüne döndü.

Aslı'ya baktığımda uyuduğunu gördüm. Kerem de kendi halinde takılıyordu. Kapı çaldığında önüme döndüm. Nöbetçi öğrenci gelmişti. Elindeki kâğıda bakıp "Sıla Durmaz ve Mira Sevin'i müdür çağırıyor" dediğinde ayağa kalktım.

Bulut hoca "Teneffüste gidersiniz, oturun" dediğinde yerime geri oturdum. Geçenki meseledir zaten çok da merak edilecek birşey değil.

Arda bana dönüp kolumu tuttu. "Kavga mı ettiniz Mira?" Diye sordu sinirle. "Hayır hiçbir şey olmadı Arda sakin olur musun?"

Kolumu bırakıp yüzümdeki saçı geriye ittirdi. "Aferin uslu ol böyle, kavga etme" dediğinde gülerek saçımda olan eline vurdum.

Bulut hoca yüksek sesle "Sessiz olun" dediğinde Arda'yla uğraşmayı bırakıp önüme döndüm. Zil çaldığında ayağa kalktım. Sınıftan çıkıp müdürün odasına ilerledim. Arkamdan Sıla ve Bulut hoca gelirken Bulut hocanın ne ilgisi olduğunu anlamaya çalışıyordum.

Müdürün odasına girdiğimizde öndeki koltuklardan birine oturdum. Müdür bana bakıp "Sıla Bulut Hoca'nla ilişkin olduğunu söyledi." Dediğinde öylece kalakalmıştım.

KARİZMATİK ÖĞRETMENİM (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin