KARACA'DAN
Gözlerimi açtım alarm ilk defa tam vaktinde çalıyor. Yine kabus ve yine ter içindeyim en azından devamını görmedim.
Ne zaman rahat bir uyku çekeceğim merak ediyorum.
Yüzümü sertçe ovuşturarak yatakta doğruldum.
Aşağıdan yine sesler geliyor. Nasıl bu kadar yüksek sesle konuşuyorlar anlamıyorum.
Duş almak için banyoya ilerledim. Önce dişlerimi fırçaladım sonra üstümü çıkarıp duş başlığının altına girdim.
Suyu soğuk dereceye getirip duş almaya başladım. Beni kendime getirecek tek şey şuan soğuk su. Bı süre sonra suyun altından çıkıp bornozumu giydim.
Saçlarımı da saç havlusu ile ıslaklığını alıp taramaya başladım.
Şüphesiz ki beni şu hayatta yoran şeylerden biri de kalçama dek uzanan siyah saçlarım ama napim saçlarımı seviyorum.
İşim bitince banyodan çıkıp dolabıma yöneldim, siyah iç çamaşırlarımı alıp giydim. Sonra beyaz bir crop ve altına da gri eşofmanımı giydim. Ayaklarıma da beyaz spor ayakkabılarımı giydim.
Odamdan çıkıp merdivenlere yöneldiğimde sesler daha fazla arttı.
Her bir basamakta sesler oldukça yüksek bir hale geliyor.
Tam da tahmin ettiğim gibi Beren elinde nerden bulduğunu bilmediğim oklava ile karan' ı kovalıyor, yeşim abla ise beren ve elindeki oklava dan karan' ı korumaya çalışıyor.
Karan 23, Beren ise 22 yaşında ama gelin görün ki çocuk gibiler.
Bu duruma alışık olduğum için direk kahvaltı masasına baş köşeye geçip oturdum.
Beni ilk fark eden herzaman ki gibi yeşim abla oldu."Günaydın kuzum" dedi. Her ne kadar sesi naif olsa da, kadını o kadar yormuşlar ki iki kelimeyi nefes nefese konuştu.
"Günaydın yeşim abla" diye cevap verdim.
Bu iki deli hâlâ beni fark etmemiş olacak ki beren hâlâ "Gel buraya" diyip oklavayı karanın kafasına vurmaya çalışıyor, karan ise "Kızım bi dur" diye kendini korumaya çalışıyordu."İkinizde kesin şunu!" Diye sert bir şekilde uyarınca aynı anda irkilip bana döndüler.
Beren hemen elindeki oklavayı aralarında kalan zavallı kadının eline tutuşturup, omuzunun hemen altındaki kızıl saçlarını savura savura yanıma gelip, yanaklarıma öpücük kondurup
"Günaydın" diyip sevimlilik yapmaya başladı.Sanki hiçbir şey görmemişim gibi, masum masum mavi gözlerini kırpıştırıp yerine hemen sağ tarafıma oturdu.
Karan ve yeşim abla ise Beren in bu değişken haline afallayıp ona baktılar.
Tabi ki haklılar, ne diyebilirim ki aşağıya inerken beyaz teni sinirden kıpkırmızı olmuştu.
Allah bilir karan yine ne yapmıştı.
Karan da yanıma gelip başımın üstüne bir öpücük kondurup sol tarafıma oturdu.
Temastan nefret ederim ama onlara kıyamıyorum. İkisi dışında kimse benimle temas kuramaz. Tabi dövüştügüm zamanları saymazsak.
"Bugün işe gidecek misin?"diye sordu yeşim abla. "Evet" diye cevap verdim, önüme çay bardağını katarken. İki tane poğaça birkaç tane de zeytin alıp kahvaltımı yapmaya başladım.
"Abla 8' de davet var. Bugün gitmesen olmaz mı?" Diye araya girdi karan. Kendimi fazla yorduğumu söyleyip duruyor bana, benim için endişelendiklerini görebiliyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAMANA KARŞI 1.SERİ (KİTAP OLDU)
Action"Söylesene neden hiç doğum gününü kutlamıyorsun?" Dedi yalancı bir şaşkınlıkla. "Kes sesini!"dedim. "Çünkü annen 7.yaş doğum günün de öldü" dedi acımasız bir şekilde Onun ağzından çıkan bu sözler ile herkesin saşkın bakışları bana döndü. "Abla" ded...