32- AYNI MASALIN TEK ÖKSÜZ ÇOCUKLARI

106 7 0
                                    

KARACA'DAN

"Ama yeter artık!" Diye isyan etti en sonunda Karaca.

"Sus kız!" Diyen abisi ile de somurtmaya başladı,şuan hep beraber kahvaltı yapıyorlardı ama Uraz zehir etmeye niyetliydi.

Uraz sabah gözlerini fare sesi ile açmıştı, sonra da bağırarak aşağıya inmiş ve bütün evi inleterek hepsinin uyanmasını sağlamıştı. Fareden fazla tiksiniyordu.
Şimdi ise Duru tarafından kahvaltıya çağırılan İlayda, Mert, Alper ve Mir ise sessizlik içinde onları dinliyordu.

"Gidiyoruz!" Diye yine tutturdu Uraz.

Uraz ısrarla bu evden taşınıp onu, Karanı ve Bereni alarak onun villasına gitmeyi teklif ediyordu ama Karaca kesin bir dille reddediyordu.

"Abi saçmalama, sen istiyorsan villana dönebilir sin ama ben evimi seviyorum" dedi Karaca kesin bir dille, 2 katlı ve gayet şık olan evini seviyordu.

"Kızım seni bunca yıl sonra bulmuşken nasıl bırakırım" dedi Uraz birden, Karaca bu sözü ile dönüp ona baktı. Haklıydı.

Uraz yıllar sonra tutunacak bir dal bulmuştu ve ondan bir saniye bile ayrılmak istemiyordu, zaten onun için evinden ayrılmış ve kardeşinin yanına yerleşmişti.

Mir Uraz'a baktığında endişesini ve acısını görüyordu, Urazı çocukluğundan beri tanıyordu ve neye ne tepki vereceğini çok iyi biliyordu.

Endişesi karacadan ayrılmaktı ya kardeşi birden ellerinden kayıp giderse?
Karaca'nın düzeni bozulmasın diye onun evine gelmesini istememişti, o buraya taşınmıştı.

"Uraz abi" diyerek Beren araya girdi.
"Söyle fıstığım" dedi Uraz bakışları onu bulurken.

"Beni yanlış anlama, bizde sizin bir arada olmanızı çok isteriz hele ki bunca sene birbirinizden ayrı kalmışken"dedi Beren buruk bir sesle.

"Ama ablam bu evi bize yuva yapmak için çok uğraştı, birden bırakması kolay olmaya bilir" diye devam etti.

Uraz bir an dönüp Karaca'ya baktı, sonra "evet ablam bizim bir yuvamız olsun diye çok fedakârlık yaptı" diyen Karana döndü.

Herkes dikkatlice ikisini dinliyordu çünkü öz kardeş olmadıklarını herkes biliyordu ama nasıl bir araya geldiklerini kimse bilmiyordu.

"Ablam bizi bulduğunda ben 7 Karan ise 8 yaşındaydı. Bizim şuan hayatta olmamızın tek sebebi Ablam" diyen Beren ile Karaca kaşlarını çatarak "Beren!" Diye uyardı onu.

"Kızma abla, herkes bizim kardeş olduğumuzu biliyor ama kimse gerçekleri bilmiyor" dedi Beren kendini zorlayıp tebessüm ederken.

"Gerçek diye bir şey yok, siz benim kardeşimsiniz" dedi karaca anında.

"Evet öyleyiz" diye onayladı onu Karan.

Berenin genzi sızlarken hayal meyal hatırladıkları vardı çocukluğuna dair ama hatırladığı her şeyde sadece kesin olan 2 kişi vardı.

Karaca ve Karan.

Onları o kadar çok seviyordu ki ikisinden birine bir şey olursa nefesi anında kesilecek gibiydi.

"Karan ve ben bebekken yurda verilmişiz, aynı yurtta kalıyorduk ama bir gün kaçtık yani kaçmak zorunda kaldık. Aslında kaçtığımız yurt değildi, müdire hanımdı" dedi Beren bildiklerini anlatırken.

Gözleri dolduğunda dönüp yanında oturan Karana baktı, karan da ona baktığında Beren'in artık her şeyi anlatmak istediğini anlamıştı o yüzden devam ettirdi konuşmayı.

"Beren benden 1 sene sonra düşmüş o o illet yere, aslında biz o zaman dair bir şey bilmiyoruz ama orada bir abla vardı ve o bize son gece her şeyi anlatmıştı. Beren yurda geldiğinde 3 günlük bir bebekmiş, onu getirip benim odamda bir beşiğe yerleştirmişler... Sultan ablanın anlattığına göre çok ağlıyormuş geldiğinde ama ben de o gün onun sesine dayanamayıp ağladığımda benim sesim ile susmuş" dediğinde buruk bir tebessüm oluştu yüzünde.

ZAMANA KARŞI 1.SERİ (KİTAP OLDU)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin