Artık demir almak günü gelmişse zamandan
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil, ne de bir kol.Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli,Biçare gönüller! Ne giden son gemidir bu!
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu.Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler.Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden,
Birçok seneler geçti; dönen yok seferinden.🌊🌊🌊
"Peki daha önce bu duyguyu yaşamınıza sebep olacak bir şey yaşadınız mı?"diyen İnci Hanım'la yüzümde buruk bir tebessüm oluştu. İlk seansıma gelmiştim yaklaşık on dakika olmuştu bu sürede tanışma faslıyla geçmişti. Şimdiyse terk edilme ile ilgili sorularını soruyordu.
"Annem."diyerek derin bir nefes alıp anlatmaya başladım. Ciddiyetle beni dinliyor ve bilgisayarına notlar alıyordu. Annem tarafından nasıl terk edildiğimi anlatığımda bir kaç saniye sessiz kaldı.
"Öncelikle Umay, evet zor bir olay ama herkes tarafından terk edilecekmişsiniz gibi düşünme sebebiniz nedir acaba? Biraz açabilir misiniz?"dediğinde biraz durdum. Bütün hayatımı tamamıyla anlatmalı mıydım?
Ne düşündüğümü anlamış gibi hafif bir tebessümle "Anlatabilirsiniz bana istediğiniz her şeyi, konuştuklarımız danışanlarım ve ben arasında kalıyor."dediğinde başımla onaylayarak "Tamam o zaman... Aslında bu düşüncemi yenmeye çalışıyordum bir süredir. Aslında şöyle."diyerek cümlelerimi toparlamaya çalıştım.
"Bir... Bir buçuk ay önce üst katıma biri taşındı. Barlas, bir şekilde kendini beyaz listemde başa yazdırdı. Normalde hayatıma kolay kolay birini almam, konuştuğum kişi sayısı sınırlıdır. Ama o varken sınırlarım kalkıyor.
Ona güveniyorum."derken güldüm. "Nasıl oluyor bilmiyorum ama güveniyorum. Evet yine hayatıma girerse terk etme ihtimali aklımda hep vardı ama onun yanında arka planda kalıyordu."dediğimde İnci Hanım'a baktım. Yine aynı şekilde pür dikkat beni dinliyordu.
"Devam edin lütfen."demesiyle boğazımı temizleyip devam ettim. "Bir kaç gün önce abim gelip başka bir ülkeye yerleşeceğini söylediğinde tekrar on altı yıl önceye gittim. Annemin bırakıp gittiği o güne.
Bir kez daha terk edileceğim. Yine gitmez dediğim kişi beni bizi bırakıp gidecek. Sonra eve gittim ve her gün olduğu gibi yine kendime söz verdim hayatıma bir daha kimse girmeyecek diye."dediğimde anlatacaklarımın bittiğini düşünerek arkama yaslandım.
"Umay, bunun için verebileceğim bir ilaç olmadığı gibi güven kazanmanız gerekiyor. Zaten kendin de söyledin Barlas'a güveniyordun hatta belki hoşlanıyorsun. Bazı olayları akışına bırakmamız gerekiyor. Mesela annenin gittiği gün tarih olarak hatırlıyor musun?"dediğinde başımla onayladım.
"İki gün sonra on altı yıl oluyor."dediğimde başıyla onayladı "O gün ne yapacaksın mesela, iki gün sonra?"dediğinde biraz düşündüm.
Her zaman bira ve sigara takılırdım sahil kenarında ama bu aralar biraz fazla içmiştim o yüzden sigara ve sahille geçirecektim. Bunları söyleyerek "Ama bu sefer bir sigara birde ben oluruz."dedim. Bilgisayara bir şeyler yazıp "Yanında birinin olmasını ister miydin o gün? Mesela Barlas'ın."demesiyle biraz düşündüm.
İnsanların acılarımı görmesini istemezdim bu kim olursa olsun. Başımı olumsuz anlamda sallayıp "Tek kalmak isterdim."dedim.
"Ama tek başına olman gerçekten yalnız hissetmene sebep oluyor. O yanında olsa tek olmadığını seni hep destekleyen biri olduğunu hissedersin dene bence."dediğinde telefonuma bildirim gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PERA KARADENİZ
Ficción GeneralBir kadın var eksik büyümüş. Hayatın acı gerçekleriyle küçük yaşta karşılaşmış. ... Ve bir adam var. Vatanı için ailesinden vazgeçen bir asker var. Vatanını seçtiği için evladından vazgeçen bir ailesi var. ... Bir kadın var. Karadeniz kadar inatçı...